Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan dönemin Kızıltepe Komutanı Hasan Atilla Uğur’un, Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olarak görev yaptığı dönemde yaşanan faili meçhul cinayetler ve köy boşaltmalara ilişkin sürdürdüğü soruşturmasını tamamladı. Köy yakmaların ve fail meçhul cinayetlerin ‘sistematik’ şekilde JİTEM faaliyeti olduğu, bu yapının da devlet ve siyasilerle bağlantısı bulunduğu vurgulandı.
Radikal gazetesinden Mesut Hasan Benli'nin haberine göre, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı, TMK 10. madde ile görevli Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne gönderdiği fezlekede, dönemin Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı Erdoğan ile kamuoyunda ‘bıçak timi’ olarak bilinen ekipte yer alan 8 kişi şüpheli sıfatıyla yer aldı.
JİTEM sorumlusu
Savcılık hazırladığı fezlekede, şüpheli Uğur’un JİTEM denilen yasadışı yapının ‘Kızıltepe sorumlusu’ olduğunu iddia etti. Fezlekede, o dönemde yaşanan faili meçhul cinayetlerin, köy boşaltmalarının JİTEM tarafından sistematik şekilde gerçekleştirildiğine dair kuvvetli şüphe bulunduğu vurgulanarak şöyle denildi: “Fail meçhul cinayetlerin, gözaltına alınıp kaybettirilme, köy boşaltma ve işkence olaylarının da genel itibariyle 1993-1996 arasında gerçekleştiğinin sabit olduğu, bu suretle JİTEM adlı yasadışı oluşumun varlığının sabit olduğu ve iddia edildiğinin aksine 1990’dan sonra da faaliyetlerine devam ettiği anlaşılmıştır.” Benzer soruşturmalardan farklı olarak, bu soruşturmada zorla köy boşaltmalar ve fail meçhul cinayetlerin açık bir şekilde, JİTEM isimli yasadışı yapının faaliyeti olduğu anlatıldı.
Fezlekede terörle mücadele amacıyla yürütülen devlet faaliyetlerinin belirli bir dönemde legal çizgiden çıkarıldığı anlatılarak şu tespitlerde bulunuldu: “Başta TSK olmak üzere bu alanda faaliyet gösteren kurumlarda çalışan kamu görevlilerinin organize ettiği oluşumlar bünyesinde örgüt mensuplarının, örgüte yardım edenlerin veya sempati duyanların haklarında adli süreç başlatılmaksızın işkence ile öldürülme ve bunun gibi hukuka aykırı eylemlere maruz bırakıldıkları bir gerçektir. Açıklanan cinayetler zorla köy boşaltmalar ve işkence olaylarına başlatılan bu soruşturma kapsamında yapılan araştırmalar neticesinde söz konusu eylemlerin JİTEM adlı oluşumun faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirildiğine dair kuvvetli şüphe teşkil eden delillere ulaşılmıştır.”
Fezlekede, JİTEM’in yasadışı faaliyetlerine dair de şu çarpıcı tespitlerde bulunuldu:
“JİTEM içerisinde TSK personeli dışında kurucuların ve itirafçılar gibi sivil kişilerin de görev yaptığı dikkate alındığında bu oluşumun hukuki nitelik taşımadığı ve terörle mücadele kisvesi altında hukuk dışı faaliyetler yürütmek üzere vücuda getirilmiştir. JİTEM yöneticilerin aynı zamanda silahlı kolluk görevlisi olmalarının bu yapının hareket kabiliyetini arttırdığı ve faaliyet alanını genişlettiği, yönetici kadronun devlette bulunan irtibatı sayesinde araç, silah ve maddi kaynak sıkıntısı yaşanmadığı devlete ait silah otomobil vb araçlar JİTEM faaliyetleri kapsamında rahatlıkla kullanılabilmiştir.”
Siyasilerin iradesi vardı
Fezlekede bölgede tek yetkili gücün subaylar ve onların emrindeki birimler olduğu, adli ve idari makamların bu tür faaliyetlere göz yumduğu da ifade edildi.
JİTEM’in sadece hukuk dışı faaliyetlerde bulunmadığı, haksız menfaat sağladığına da işaret edilen fezlekede, “İnsanların adli makamlara çıkarılmaksızın sorgulanıp öldürülerek su kuyularına atılması gibi vahşi eylemler ‘terörle mücadele’ gerekçesiyle izah edilemez, aksine bizzat terör suçu teşkil etmiştir. Devlet bütçesinden harcama yapan, cinayet ve işkence gibi ağır ceza gerektiren suçları sistematik işleyen, faaliyet alanı çok geniş olan bu örgütün dönemin yüksek rütbeli kamu görevlilerinin ya da siyasilerin iradesiyle kurulup yönlendirilme ihtimali çok yüksek ve araştırmaya değerdir” denildi.