Politika

Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı seçildi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, delegelere 'yoldaşlarım' diye seslendi

31 Ağustos 2012 14:03

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı seçildi. Cape Town kentinde yapılan 24'üncü konsey toplantısında 4 Başkan Yardımcılığı için seçim yapıldı. Başkan Yardımcılığı'na seçilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, delegelere "yoldaşlarım" diye seslenerek bir konuşma yaptı.  Küresel ekonomik kriz uyarısı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, insanı odağına almayan bir politikanın sürdürülemeyeceğini söyledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Birleşmiş Milletler (BM) dahil, ekonomik, mali ve parasal uluslararası kurumlarla kuruluşların yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtti.

Andrew Finkel, Taraf gazetesinde (31 Ağustos 2012) zirveden izlenimlerini yazdı. Finkel şunları söyledi:

Dünyanın dört bir yanından gelen sosyalist partiler dün Cape Town’da öfke kontrolü çalışması için biraraya geldi. Sosyalist Enternasyonal Kongresi’nde söz alan her konuşmacı, nanosaniyeler içinde, işsizlik ve sıradan insanların hayatı pahasına dünyadaki milyarlarca doları bir yerden bir yere transfer edebilen düzensiz mali sisteme verdi veriştirdi.

ABD Kongresi tarafından 2008 yılındaki uluslararası finans piyasalarındaki çöküşü araştırmak için kurulan Finansal Kriz Araştırma Komisyonu Başkanı Phil Angelides, “Dünyayı krize sürükledikten sonra sağ siyasetin hâlâ yükselişte olması şaşırtıcı” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu için bu etkinlik, onun liderliği altında CHP’nin yeniden dünya sahnesinde yerini almaya hazır olduğunu kanıtlaması için bir şanstı. Partisinin gençlik ve kadın kollarının da dahil olduğu kalabalık bir ekiple birlikte geldi. CHP, sosyal demokrat yoldaşlarıyla dayanışma göstermek için buraya geldiyse, onlar Kılıçdaroğlu ile dayanışma konusunda çok daha hevesliydi. Kılıçdaroğlu, selefi Deniz Baykal’ın titizlikle imtina ettiği kongrenin başkan yardımcılarından biri seçildi.

Kongre’de Türkiye’den tek parti CHP değildi. BDP’yi temsilen Gültan Kışanak da oradaydı. BDP, “gözlemci üye” statüsünden “danışman üye” statüsüne yükseltildi. Ancak, hızla tam üyeliğe geçirilme ümitleri suya düştü. “Tam üye olabilirdik ama ne zaman kabul edilmenin eşiğine gelsek, mahkeme partimizi kapatıyor ve bütün sürece yeniden başlamamız gerekiyor” diye konuştu BDP delegasyonunun bir üyesi. BDP heyeti, öncesinde Güney Afrikalı rahip Desmond Tutu ile biraraya geldi. Kışanak, sözünü sakınmayan Anglikan rahibin kendisine, Kürtler ve Abdullah Öcalan için dua ettiğini söylediğini aktardı.

Fakat, kelimenin tam anlamıyla sahnenin ortasına layık görülen Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Fransa’nın eski cumhurbaşkanı adayı Ségolène Royal ile eski Almanya Şansölyesi Alfred Gusenbauer gibi seçkin konuşmacılar arasında prestijli bir noktada duruyordu. Britanya delegesi ve İşçi Partili milletvekili Denis MacShane, “Sosyalist Enternasyonal CHP’nin geri dönmesini memnuniyetle karşılamaktadır” diyerek, Kılıçdaroğlu’na verilen desteğin, Türkiye’nin tek parti devletine dönüşmesini istememelerinden kaynaklandığını ifade etti.

İşin ironik tarafı, Sosyalist Enternasyonal’e evsahipliği yapan Afrika Ulusal Kongresi, Güney Afrika’yı tek parti devleti şeklinde yönetiyor ve boğazına kadar yolsuzluğa battığı için, iç siyasette sorunlar yaşıyor.

İlk kez Afrika’da toplanan Kongre’nin açılışını Devlet Başkanı Jacob Zuma’nın yapması bekleniyordu. Fakat Botswana’ya resmî bir ziyaret kapsamında gittiği için kongreye katılamadı.

Uçak hangarı büyüklüğündeki konferans salonunda “fil”den bahsetmek de Sègoléne Royal’e kaldı. Royal, madenci köyü Marikana’da öldürülen 34 grevci için taziyelerini dile getirdi.

Konuşmacıların çoğu kapitalizmin küresel krizine vurgu yaparak daha sıkı düzenlemelerin getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. “Yeni bir dayanışma kültürü” alt başlıklı Kongre’de, ulusal sınırlara itibar etmeyen uluslararası sermaye üzerinde kontrol sağlanması ihtiyacına değinildi.

Önceki gün, rakipsiz yarıştığı başkanlık görevine yeniden seçilen Yunan Sosyalist lider Yorgo Papandreu, “Mücadele serbest piyasa ile devlet arasında değil, serbest olmak ve süper zenginlere hizmet etmekten başka işlevi olmayan bir piyasanın nasıl kontrol edileceğine karşı veriliyor” dedi.

Kongre’deki ortak tema, giderek artan toplumsal öfkenin, demokratik hükümetlere olan itibarı baltaladığıydı. “Avrupa 1930’lara dönemez” diye uyarıda bulundu Şansölye Gusenbauer.

Kongre’ye hitaben yaptığı konuşmada Kılıçdaroğlu da başarısızlığın getireceği tehlikeler konusunda uyarıda bulundu: “Trilyonlarca dolar yeni kaynak, krizin sorumlusu olarak görülen finansal kuruluşlara aktarılırken, krizin doğrudan kurbanı olan sıradan vatandaşlar işlerini yitiriyor; ücretleri ve emekli maaşları kesiliyor. Bu nedenle haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar. Sosyal huzursuzluk giderek artıyor.”

Yabancıların, adını telaffuz etmekte zorlanmasının yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun başka bir sorunu var. Kongre’deki konuşmasına donuk demek haksızlık olur. İşsizlik konusunda kaygılıydı; halihazırda Avrupa piyasalarını etkileyen bulaşıcı hastalığın daha uzaklara yayılabileceği endişesini dile getirdi. Fakat sorun şu, ihtirası, üzerinde çalışılmış gibi görünebilir. Öfke kontrolüne gelince, bunu idare edebileceğini gösterme konusunda iyi ama kendini serbest bırakamıyor.