Politika

Kılıçdaroğlu: PKK-MİT görüşmeleri Ecevit zamanında da vardı

Kılıçdaroğlu, PKK ile MİT’in ‘Oslo görüşmeleri’nden terörle mücadeleye, dış politikadan yeni anayasa çalışmalarına kadar gündemdeki konuları de

25 Eylül 2011 03:00

T24 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan MİT-PKK görüşmesinde ilişkin olarak, "Her zaman devletin istihbarat örgütleriyle bu tür görüşmelerin yapıldığını, yapılabiceğini söylemiştim. Seçimler sırasında da söylemiştim. Çünkü bu tür görüşmeler vakti. Rahmetli Ecevit zamanında da vardı. İmralı’da Apo ile de görüşme yapıldı. Ama ilk kez böyle bir görüşmeye tanık oldum. Ben böyle bir görüşme olduğunu bilmiyordum" dedi.



Kılıçdaroğlu, dün Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul Mİlletvekili Aydın Ayaydın ve İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile birlikte Vatan Gazetesi'ni ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Vatan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Turgut Yuvacan, Vatan Gazetesi Başyazarı Güngör Mengi, ve yazarlardan Ruhat Mengi, Can Ataklı, Yazıişleri Müdürü Uğur Koçbaş, Ekonomi Müdürü Ercan İnan ve Yayın Kurulu Üyesi Aydın Öztürk’ün sorularını yanıtladı, gündemdeki konuları değerlendi.


Kılıçdaroğlu, dün Vatan Gazetesi’nin yöneticilerine ve yazarlarına, PKK ile MİT’in ‘Oslo görüşmeleri’nden terörle mücadeleye, dış politikadan yeni anayasa çalışmalarına kadar gündemdeki konuları değerlendirdi.


CHP lideri Kılıçdaroğlu, terörle mücadele konusunda Meclis’e çağrıda bulundu: Çözüm Meclis’te, harekete geçilmeli

PKK-MİT görüşmesi

Bu görüşme değil bir müzakere

Bu görüşmeyi yorumlamak için görüşmeye katılanların görevlerini bilmek gerekiyor. Örneğin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın durumu. Özel temsilcilik daha çok diplomaside kullanılan terim. Bu iş için bürokrat olmaya gerek yok. Herhangi bir kişi özel temsilci olarak gönderilebilir. Örneğin, özel temsilci olarak bir gazeteci, bir sanatçı gönderilebilir. Aslında bir anlamda Özden Sanberk gibi. Mavi Marmara örneği gibi. Hiçbir sıfatı yoktur özel temsilcinin. Burada da Hakan Fidan’a öyle bir misyon biçildiği anlaşılıyor. Başbakan’ın özel talimatı ile ‘sen git çöz’ denmiş. Bu konuda 3 gazetenin manşeti çok farklı olsaydı, bugün farklı bir tablo ortaya çıkardı. Medya ne yaptı? Bana göre sorumluluk üstlendi. Her zaman devletin istihbarat örgütleriyle bu tür görüşmelerin yapıldığını, yapılabiceğini söylemiştim. Seçimler sırasında da söylemiştim. Çünkü bu tür görüşmeler vakti. Rahmetli Ecevit zamanında da vardı. İmralı’da Apo ile de görüşme yapıldı. Ama ilk kez böyle bir görüşmeye tanık oldum. Ben böyle bir görüşme olduğunu bilmiyordum. Samimi söylüyorum. Bu bir müzakere aslında. Bir görüşme değil. Hakan Fidan yüzde 95, işbirliği sağlandığını söylüyor. Yüzde 95 çok ciddi bir rakam. Nedir bu yüzde 95. Peki yüzde 5 uzlaşılamayan alan nedir? Onu da bilmiyoruz. Şimdi bugün (dün) Hayati Yazıcı’nın bir açıklaması var. PKK silah bırakırsa diye. Bu ne demektir? Silaha teslim olan iktidar demektir.



Terörle mücadele

Bir araya gelinsin ve bu konu çözülsün

Biz iktidar olsak bu konuda (terörle mücadelede) parlamentoyu harekete geçiririz. Parlamentoda akil adamları toplarız. ‘Nasıl çözülebilir?’ diye sorarız. Çünkü parlamentoda AKP içinde de CHP içinde de, MHP’de de ve BDP’nin içinde de bu sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin kafa yoran insanlar var. Anayasa değişikliğinde bir araya geliniyor da terör konusunda niye bir araya gelinmesin. Engel olan ne? Şimdi müthiş bir ortak payda var. Şehit yakınları dahil bu konunun bitmesini istiyor. Bugün ben PKK’nın Siirt’te öldürdüğü kız çocuklarının babalarıyla konuştum. Başsağlığı diledim. Adamların bana söylediği ortay şey, ‘Bizim çocuklarımız öldü başka çocuklar ölmesin.’ Yani bunu çözün. Ben aynı şeyi Balıkesir’de bir şehit annesinden de duydum. Elimi yakaladı, ‘Bunu çözeceksiniz, çözün’ dedi. Ankara’da da şehit düşen binbaşının evine gittim. Babasıyla konuştum. Babası ‘Niye bu sorunu çözmek için hükümete yardımcı olmuyorsunuz’ dedi. Yardımcı olacağız da onların ne yaptığını, ne yapacağını bilmiyoruz. Aslında her parti bunu istiyor. Bunu çok samimi söylüyorum. Türkiye’nin bundan kopması lazım. Bu başka bir şey.


Bu süreçte İmralı’dan açıklamalar yapıldı. Örneğin orada bir cümle var. Apo diyor ki ‘Beni kullandılar.’ Bu cümle çok önemli. Kim kimi kullandı. Ama buradaki kullandının anlamı farklı, ‘Beni aldattılar’ diyor. Şimdi bu ayrıntılar bilinmeden bizim sağlıklı yorum yapmamız çok zor. Nedir bu ayrıntılar? Kimse bilmiyor. Bunları da bir internet sitesinden bunları öğreniriz.



Bu iş silahla çözülmez


Kılıçdaroğlu dün İstanbul’a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.


Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin “Başbakan Erdoğan, terörün çözümü konusunda İran ile ortak adım atılacağını açıkladı. Hükümetin bu konudaki girişimlerini nasıl buluyorsunuz?” sorusu üzerine şunları söyledi:


“Terör konusunda Hükümet’in girişimleri maalesef başarısızlıkla sonuçlandı. Sıfır terörle devraldılar, şimdi terör Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi haline gelmiş durumda. Yeni bir politika izliyorlar, öyle anlaşılıyor. İran ile ortak operasyon yapacaklar. Yani 1990’ların başına yeniden dönüp özel güvenlik güçleri yetiştirecekler. Silahla bu işin çözülemeyeceğini öteden beri söylemiştim. Siyaset kurumunun terörü sonlandırma konusunda politika, çözüm üretmesi lazım. Bu konuda gerekirse bütün siyasi partilerin, kamuoyunun desteğini almak gerekiyor. Eğer böyle bir adım atılırsa CHP olarak her türlü desteği vermeye hazırız.”



DIŞ POLİTİKA

Başbakan BM’de konuşurken salonda hiçbir Arap lider yoktu

Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını eleştirerek, “Türkiye Orta Doğu’da kısa sürede yalnızlaşacak. İşaretlerini de verdi. Başbakan Genel Kurul’da konuşurken, salonda Filistin lideri Abbas dahil hiçbir Arap lideri yoktu” dedi.


Türkiye Orta Doğu coğrafyasında çok kısa süre içinde müthiş yalnızlaşacak. İlk işaretleri dün çıktı zaten. Sayın Başbakan Genel Kurul’da konuşurken Filistin lideri Abbas dahil salonda hiçbir Arap lider yoktu. Şu anda Suriye ile ilişkilerimiz iyi değil. Irak ile değil. İran’la değil. Ermenistan’la değil, Yunanistan’la da değil. Hangi komşumuzla aramız iyi ki? ‘Sıfır sorun olacak, sıfır sorunla başlayacağız’ dediler. Ama çok sorunlu hele getirdiler. Ciddi olaylar var dış potikayla ilgili. Sessiz, sakin bir iki söylemle geçiştiremeyiz. Örneğin Kıbrıs. Kıbrıs Rum Kesimi 2003’te sözleşme yapıyor ve ses çıkarmıyorsunuz. 2007’de sözleşme yapıyor yine ses çıkarmıyorusunuz. 2007’de 11 yer için ihaleye çıkıyor ve ses çıkarmıyorusunuz.


Ses çıkar. Ama şimdi ‘yapamazlar, edemezler, gidemezler, vururuz’ diyorsun. Ama adamlar dedi ki ‘Hiçbir şey yamapazsınız.’ En son ABD’li bir firma geldi doğalgaz için. Obama’ya söz verdi, ‘Biz müdahale etmeyeceğiz.’ Bu görüşmelerden en karlı çıkan Amerika olmuştur. Radarı koydu, ‘İsrail ile kapışmayacaksın’ dedi. Hay hay müdahale etmeyeceğiz. Biz ne elde ettik? ‘Suriye’de dişlerini göstermeye devam et’ dedi. Hay hay dedi. Dişlerini göstermeye devam ediyor. Asarım, keserim vesaire. Piri Reis’i gönderecez demek yani koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışıyor mu Allah aşkına? Daha önce çıktı Gazze’ye dedi ‘Yardım gemisi göndereceğim. Savaş gemileri ile beraber.’ ‘Gönder alnından öpeyim’ dedim. Gönderemedi çünkü ben de biliyorum. Sen kimi nereye gönderiyorsun? Hiç ses çıkarmadı. Bu füze radarıyla ilgili olarak ABD’li bir yetkilinin medyaya verdiği bilgiler var. ‘İsrail ile bilgi paylaşılacak, bir Amerikan radarıdır’ gibi açıklama yapılmış. Bu soru sorulduğunda diyor ki Başbakan ‘Amerikalılar bunu düzeltecekler.’ Şu ana kadar ABD’den düzeltme şeklinde bir açıklama gelmedi.



İstanbul’un yeni başkanı 39 yaşında, Boğaziçili


Kılıçdaroğlu’nun ziyaretine CHP’nin çiçeği burnunda İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da eşlik etti. Kılıçdaroğlu’nun da çok başarılı bulduğu ve güvendiği Salıcı’yı, CHP MYK geçen hafta, Mart ayında geçici olarak İstanbul İl Başkanlığı görevine getirdiği Bahri Şahin’in yerine atadı. 1972 Antep doğumlu olan Salıcı, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler mezunu. Salıcı 1990’da Demokrasi İçin Gençlik Platformu ve 1994’te de SODEV’in kurucuları arasında yer almıştı. Salıcı, siyaset kadrolarının yenilenmesini isteyen sosyal demokratların 2005 yılında oluşturduğu “10 Aralık Hareketi” içinde yer almıştı. CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndan Tekin 2010’da ayrılmasının ardından bu göreve sırasıyla Berhan Şimşek, Nebil İlsever, Bahri Şahin getirilmişti. Salıcı’nın da atanmasıyla yaklaşık 1,5 yıllık süreçte bu göreve getirilen 5. isim oldu.



CHP milletvekillerinden rapor istedim

Ramazan aylarında eleştirildik. CHP’li milletvekilleri oturuyor AKP’li milletvekilleri çalışıyor diye. Oysa bizim bütün CHP’li milletvekilleri çalışıyordu. 5 Eylül itirabiyle rapor istedim. Milletvekillerini kimi tarlaya gitti kimi düğüne gitti. Kimi başsağlığına gitti. Çalıştılar. Bu arada tatil yapmadılar mı? Tatil yapmalarını da istedik. 3 gün 5 gün 10 gün. Ama ben hepsinden rapor istedim. Belki de bizim tarihimizde ilk kez bir genel başkan milletvekillerinin yaz döneminde yaptığı çalışmalarla ilgili rapor istedi. Üstelik milletvekili çıkartamadığımız yerlere de milletvekili gönderdik. O bölgede neler yapıp yapmadıklarını raporla bize bildirdiler. Parti okulu başlattık. Çalışmalarımızı kamuoyuyla paylaşacağız. Bizim eleştirilere itirazımız yok. Belki onlar bizi biraz daha hareketlendiriyor.



YENİ ANAYASA

Yargıdan herkes şikayetçi

En ciddi tehlike yargıda. Recep Tayyip Erdoğan aleyhine bir dava kazanmak sıfır. Anayasa değişikliğine destek vereceğiz derken bunun içinde yargı da var. Hatta ben Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le konuşurken bize şöyle bir bilgi geldi: Referandumda kabul edilen maddeler, anayasa değişikliğinde dikkate alınmayacak diye. Eğer böyle bir şey varsa hiç yapmayalım dedim. Bütün maddeler gelecek masaya. Yargıdan herkes şikayetçi. Vatandaş da şikayetçi.



MEDYAYA ELEŞTİRİ

Muhalefete yer verilmiyor

AKP’den bir genel başkan yardımcısı konuşma yaptığında o televizyonlarda canlı veriliyor. Bizde genel başkan yardımcısını bırakın Genel Başkan konuştuğunda ya kısmen veriliyor ya da hiç verilmiyor. Bizim sıkıntımız ondan. Bizim farklı bir yol izlememiz lazım. Televizyon vermiyor diye küsüp oturmamamız lazım. Neticeye ulaştırmamız lazım. Kafamızda bir şeyler var, bunu yapacağız.