CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, askerde olan oğlu Kerem Kılıçdaroğlu'nun yeterince silah eğitimi almadığını söyledi. CHP lideri, “Tezkere bırakıp Afrin’e gideyim falan demedi mi?” sorusu üzerine, “Göndermezler çünkü yeteri kadar silah eğitimi almadı. Gelecek önce evlilik hazırlıkları yapacak” yanıtını verdi.
Milliyet'ten Serpil Çevikcan bir grup gazeteciyle Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti. Ziyarette konuştuklarını "Olumlu bakıyorum" başlığıyla yayımlanan köşesinde aktaran Çevikcan'ın yazısının bir bölümü şöyle:
Dün Meclis’te bir grup meslektaşımla birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla da sohbet etme imkânı bulduk, geçirdiği operasyon nedeniyle bir kez daha “geçmiş olsun” dileklerimizi ilettik.
CHP lideri iyi gözüküyordu, operasyonun etkilerini üzerinden atmıştı.
Kılıçdaroğlu, operasyona neden olan rahatsızlığın babasında da ağabeyinde de olduğunu belirttikten sonra, “Çok önceden ameliyat olacaktık bekledik. Neyse geçti gitti diyelim” yorumunu yaptı. “Ayağa çabuk kalktınız” hatırlatması üzerine de “Aslında dinleniyorum da. Belki de genel başkan olduktan sonra en çok dinlendiğim dönem. Kitap okuma imkânım oldu. Soner Yalçın’ın son kitabı ‘Saklı Seçilmişler’i okuyorum. Bazı şeyler var. Keten üretimi, fabrikaların kapatılması” dedi.
‘Sefer görev emrim yok’
Askerdeki oğlunun anımsatılması üzerine 6 Mart’ta tezkere alacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Üniversiteye dönecek değil mi? Tezkere bırakıp Afrin’e gideyim falan demedi mi?” soruları üzerine, “Göndermezler çünkü yeteri kadar silah eğitimi almadı. Gelecek önce evlilik hazırlıkları yapacak” diye konuştu.
Yaklaşık tarihin sorulması üzerine “Valla bilmiyorum o işleri” yanıtını verdi.
“Sizin yok değil mi sefer görev emri?” diye sorulması üzerine ise “Yok, hayır” dedi.
‘Karar vermek için çok erken’
CHP lideri, partinin Cumhurbaşkanı adayının, ittifak yapıp yapmayacağının belirsiz olmasından dolayı yöneltilen eleştirilerin anımsatılarak, “Genel seçimde ittifakı düşünüyor musunuz?” diye sorulması üzerine, “Buna bugünden karar vermek için çok erken” yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, bu yanıtın ittifaka kapıyı kapatmadığı anlamına geldiğinin söylenmesi üzerine de şu değerlendirmeyi yaptı:
‘İttifak değil birleşme’
“Biz ona birleşme diyoruz, ittifak değil. Birlikte hareket etme. Bir de şu var; bu yasa eşitlik ilkesine aykırı. Şimdi yüzde 9,90 oy alan parlamentoya milletvekili sokamayacak, yüzde 1 oy alan sokacak, ittifak dolayısıyla. Sonra seçim güvenliği konusunda, tekliften kaynaklanan ciddi endişelerimiz var. Onların da giderilmesi lazım. Teklif bir anlamda halkın iradesinin gasp edilmesine yol açan 12 Eylül darbe hukukunun bir devamı. Yüzde 10 seçim barajını getirdiler, bir de yüzde 50 ve üstü barajını getirdiler. İki barajlı bir sistem oldu ki bunun demokrasi ile bağdaşır bir yanı yok.”
‘Bahçeli’yi muhatap almıyoruz’
CHP lideri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısındaki CHP’ye yönelik sert eleştirilerinin ve “Gitsin cümbüş ittifakı kursun” sözlerinin anımsatılması üzerine şu yanıtı verdi:
“Bahçeli bizi hedef almak istiyor. AKP sözcüsü gibi. Yani AKP’nin söylemesi gerekeni Bahçeli söylüyor. O neden ile doğrudan muhatap almıyoruz.”
‘AYM’ye götüreceğiz’
Kılıçdaroğlu, ittifak teklifinin değiştirilmeden çıkması halinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını da söylerken, şöyle dedi:
“Şimdi hukukçular inceliyor. Belki komisyonlarda pürüzlü yönleri büyük ölçüde giderilmiş de olabilir. Yani sonuçta siz seçimi güvenlikli bir ortamda yapmak zorundasınız. O kadar çarpık hükümler var ki sanki açık oy gizli sayım gibi bir anlayış üzerine inşa edilmiş bu teklif. Kabul edilebilir bir tarafı yok. Parlamentoda mücadelemizi yapacağız. Bu haliyle geçerse de Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz.”
‘Kanun çıksın, değerlendireceğiz’
CHP lideri, “En geniş birlikteliği sağlayacağız ifadeniz ittifaka açık olduğunuz anlamına mı geliyor? Biz ittifak yapabiliriz mi diyorsunuz yoksa tek liste ittifakına açığız mı diyorsunuz?” sorusuna ise “İşte o dediğim koşullara bağlı. Önce bu teklifin çıkmasını bekleyeceğiz. Sonra oturup kendi aramızda bir değerlendirme yapacağız” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde her partinin adayının olacağının söylendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, CHP’nin tüzük kurultayında değiştirilecek tüzüğüne Cumhurbaşkanı adayının halk tarafından belirlenmesi seçeneğinin konulacağının anımsatılması üzerine, “Seçeneklerden birisi o. Halk belirliyor diye bir şey yok ortada. Üç seçenek vardı, bir de dördüncü seçenek eklenecek oraya. Tabii tartışılacak. Milletvekillerinde vardı, cumhurbaşkanının belirlenmesinde de seçenekler var” dedi.
‘İlkeler platformu’
CHP lideri, İYİ Parti veya Saadet Partisi genel başkanlarının temeli anayasa olan bir ilkeler platformu çevresinde birliktelikten söz ettiklerinin anımsatılması üzerine de “Ben olumlu bakıyorum. Tabii olabilir; ilkeler belirlenir, o ilkeler doğrultusunda eğer bir birliktelik sağlanacaksa, o ilkelerden yola çıkılarak yapılır. Türkiye’nin uzlaşmayla yeniden bir anayasa yapılmasını istiyoruz dedim. Daha önce de bunu deklare ettik biliyorsunuz. Buna ihtiyacı var Türkiye’nin” diye konuştu.
‘Duruşumuz net’
Kılıçdaroğlu, “AK Parti ve MHP sizin HDP ile ittifak yapacağınızı söyleyen ön kabulle hareket ediyor” yönündeki soruya da “Aslında bizim duruşumuz çok açık ve net belli. Biz seçim yasasını değiştirip barajın sıfıra indirilmesi, belki yüzde 1-2’ye indirilmesi, her partinin de bağımsız seçime girmesidir bizim arzumuz” yanıtını verdi.
Bahçeli’nin CHP’nin barajı kaldırma teklifini baraj sorunu olmasından kaynaklandığı yolundaki değerlendirmesinin anımsatılmasına ise sadece gülerek karşılık verdi.
‘Ayağına gelmişken alsaydın’
CHP lideri, PYD eski eş başkanı Salih Müslim’in serbest bırakılmasını ise şöyle değerlendirdi: “Karara bakmak lazım. Hangi gerekçeyle bırakıldı onu bilmiyorum. Asıl sorumlu AKP hükümetidir. Yani siz Müslim’i Yargıtay kararı varken Türkiye’ye davet ettiniz, altına kırmızı halılar serdiniz, kabul ettiniz, yemek yediniz. Bu adam eğer terörist ise hazır ayağına kadar gelmiş, götürürsün polise teslim edersin, olur. Ama bunlar yapılmadı.”
CHP lideri istismarla ilgili yasa çalışmasına zina konusunun da dahil edilmesi planına ilişkin olarak da tasarı parlamentoya gelmeden yorum yapmasının doğru olmadığını söyledi.