24 Ekim 2021 17:50
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘Etkin ve Demokratik Yerel Yönetimler İçin Türkiye Muhtarlar Buluşması’na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasi çarkının en önemli halkasını muhtarlar oluşturuyor. 105 maddeden oluşan bir Muhtarlık Temel Kanunu taslağını hazırladık. Muhtarlara bütçe verilmesi lazım. Sosyal yardımları muhtarlar dağıtabilir. Ben sizin oyunuza değil, sorunlarınızı çözmeye talibim. Hiçbir devlet, bir kişinin iki dudağına teslim edilemez. Devletin organları vardır. Muhtarlara da yetki verilebilir" diye konuştu.
Fuar İzmir'de Türkiye'nin 81 ilinden 2 bin muhtarın katılımıyla düzenlenen Etkin ve Demokratik Yerel Yönetimler İçin Türkiye Muhtarlar Buluşması’na, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP İzmir milletvekilleri ile ilçe belediye başkanları katıldı. Demokrasinin güçlenmesi ve yerelde karşılaşılan sorunların çözümü için fikir alışverişinin yapıldığı buluşma sonrası eylem planı hazırlanacağı belirtildi.
Her gittiği yerde muhtarlarla toplantı yaptığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları iyi biliyoruz. Biz, yeni bir şeyler yapmak zorundayız. Kavga etmeden, ayrışmadan, bölünmeden ama bir saat gibi çalışarak ülkemizi inşa etmek zorundayız. Kolunuzda saat taşırsınız. Arka kapağını açtığınızda orada çalışan mekanizmayı görürsünüz. Tek bir alet yoktur orada. Birden fazla çark vardır. Her bir çark kendi görevini yapar. Bize saniyeyi, dakikayı, saati gösterir. O çark iyi çalışmazsa zamanı doğru göremeyiz. Demokrasi çarkının iyi çalışması lazım. Bunun en büyük halkasını muhtarlar oluşturuyor. Çünkü siz seçimle geliyorsunuz. İkinci yüzyıla çağrı beyannamesini açıklamıştık. Bir yüzyılı devirdik. 2023'ten sonra ikinci yüzyıla başlayacağız. İkinci yüzyıla başlarken bu ülkede huzurun, demokrasinin, gelişmenin, kalkınmanın olmasını istiyoruz. Her mahallede, her köyde, bütün Türkiye'de huzur olmasını istiyoruz. Elbette düşüncelerimiz farklı olabilir ama hepimizin bayrak ve vatan aşkı kaçınılmazdır. Bu bayrak altında ve vatanda huzur içinde yaşamak istiyoruz. Akademisyen arkadaşlar muhtarlığı, tarihçesini size anlattılar. Muhtarlığın katılımcılık ve kurumsallaşmasını anlattılar. Ben size muhtarlarla ilgili farklı bir şey anlatacağım. Neler yapacağız? 1833 yılı, Kastamonu Taşköprü ilçesinde yapılan bir muhtarlık seçimi. Milletvekili seçiminden önce yapılan bir muhtarlık seçimidir bu. 1933 yılında, Aydın'ın Çine ilçesinin Karpuzlu bucağında bir kadın muhtarımız seçildi. Siyaset, muhtarlık kurumuna yeterli desteği veriyor mu? Devleti yönetenler muhtarlık kurumuna önemi ve değeri veriyor mu? Ben söyleyeyim, değeri de önemi de vermiyor."
Bir Muhtarlık Kanunu’na ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Sadece 'Muhtarlar çok değerli' deyip alkışlarsak bunun altı boştur. 82 kanun, tüzük ve yönetmelikte 354 maddede muhtar adı geçer. Bu maddeleri ne siz bilirsiniz ne de ben bilirim. Muhtarın elinin altında olacak bir Muhtarlık Kanunu’na ihtiyacımız var. Görevleri, yetkileri ve sorumlulukları anlatan temel Muhtarlık Kanunu’nun olması lazım. Bunu yaptık. 105 maddeden oluşan bir Muhtarlık Temel Kanunu taslağını hazırladık. İlgili muhtarlık kuruluşlarına gönderdik. 'Bizim eksiğimiz olabilir, bakın ve dönün' dedik. Şimdi elimizde Muhtarlık Temel Kanunu taslağı var. Seçim olur, belediye başkanları ve muhtar seçimleri olur. Sizin birleşik oy pusulanız yok. Niye? Girersiniz kabine, 'Muhtar nerede, oy verecektim' diye bakarsınız. Bu siyaset kurumunun muhtarlığa değer vermediği anlamına geliyor. Birleşik oy pusulasının olması lazım. Belediyelerin binaları var. Muhtarların büyük bir kısmının ya binası yoktur ya derme çatma binası vardır. Veya kiralık bir yerde oturur. Niçin sizin muhtarlık eviniz yoktur, neden yapılmaz? Bazı belediyelerimiz tek tip muhtarlık evi yaptı ve teslim etti. Bir girişi var, sekreterin, memurun oturabileceği yer var. Vatandaşın oturup sırasını bekleyeceği yer var. Gidip muhtarla görüşebilir. Bütçeden söz edildi, sizin bir bütçeniz yok. Siyaset kurumu önem vermiyor. 'Ne demek muhtara para vermek' diyorlar. Bütçe aynı zamanda denetim demektir. Gittiğim her toplantıda örnek veririm. Fakir bir ailenin çocuğu üniversite kazandı. Mersin'de kazandı, gidecek kaydını yapacak. Otobüs parası bile yok. Belediye başkanı, milletvekili, başbakan ve cumhurbaşkanına ulaşamaz. En rahat ulaşacağı kişi muhtardır. Gider anne baba muhtara, 'Çocuk kazandı, gitmesi lazım' der. Bu ne anlama geliyor. Muhtar doğrudan kendi mahallesinde bulunan kişinin sorunlarına çözüm üreten kişi konumuna geliyor. Bu çok mu zor."
Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Dediler ki 'Bütçe diyorsun ama parayı nereden vereceksiniz?' Oturduğunuz mahallelerde emlak vergisi alıyorsunuz. Emlak vergisi büyükşehir belediyelerine veriliyor. Onun yüzde 1'i, 2'i verilse günah mı olur? Biz, sadece muhtarlık kurumunu değil, belediyeyi de güçlendirmek istiyoruz. Otopark yerini merkezi hükümet yapmaz. Belediye yapmak zorunda. Taşıt alım vergisini merkezi yönetim alıyor. Motorlu taşıtlar vergisini de. Niye yerel yönetimler almıyor? Gelişmiş ülkelerde bunları belediyeler alıyor. Hem kaynak vermiyorsunuz, hem ‘sorunu çöz' diyorsunuz. Dersimize iyi çalışıyoruz. Türkiye'yi yönetmeye talibiz. Türkiye'yi adaletle, ahlakla, bilgiyle, birikimle yöneteceğiz. Yanlış yönetim kaynak israfıdır. Siyasete güveni sarsar. Bunu çözeceğiz. Köy tüzel kişilikleri mahalleye dönüştürüldü. Tunç Bey de söz etti. Köylünün malına mülküne el koydular. Onları da iade edeceğiz. Nelere el konulduysa tamamını köy tüzel kişiliklerine iade edeceğiz. Fakir bir aile bir sorunla karşılaşıyorsa o bütçeden muhtar müdahale eder. Yoksul birini bulacaksan ya mahallenin muhtarına ya da bakkalına gideceksin. Onlar sana yoksulun kim olduğunu gösterirler. Sosyal yardımları politik amaçlarla değil, muhtarlık aracılığıyla dağıtmamız lazım. Bir kişinin yoksulluğunu teşhir etmek günahtır. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Felsefe budur. Muhtar dağıtırsa sorun kalkıyor. Fakire yardım edeceksen kaydı vardır. Sosyal yardımları muhtarlar dağıtabilir.”
Muhtarların kendi mahalleleriyle ilgili kararlardan haberi olmadığını söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Belediye meclisinden mahalle ile ilgili karar çıkıyor. Vatandaş soruyor ne olduğunu. Muhtar 'Vallaha ben de yeni öğrendim' diyor. Her muhtar kendi mahallesiyle ilgili bir karar alınacaksa belediye meclisinde söz ve karar sahibi olacak. O zaman mahalleli gelip muhtarı bulduğunda anlatacak. 'Şunun için şu karar alındı' diyecek. Olayın arka planını muhtar öğrenmiş olacak. Mahallesinde karar alınıyor, muhtarın haberi yok. Böyle demokrasi olmaz. Demokrasi katılımcılıktır. Belediye başkanı muhtarlarla ortak proje yapamaz. İçişleri Bakanlığı hakkında soruşturma açar. 5393 sayılı Kanun’un değişmesi lazım. Muhtarlığın bir kamu kurumu olarak görülmesi gerekir. Türkiye Muhtarlar Birliği yok. Çok fazla parçalı bir yapınız var. Türkiye Belediyeler Birliği'nin bütçesi var. Ama Türkiye Muhtarlar Birliği yok. Çok kalabalıksınız, güçlüsünüz, var ama politik olarak ayrıştığınız için politikacılar bunu kullanıyor. Ben sizin oyunuza talip değilim. Ben sizin sorunlarınızı çözmeye talibim. Hiçbir devlet, bir kişinin iki dudağına teslim edilemez. Devletin organları vardır. Liyakat dediğiniz bir kavram vardır. Osmanlı'da bile liyakat vardı. Padişah vardı ama görevi sadrazam yapardı, enderun vardı. Bunların tamamı yönetimde liyakati, işi ehline vermeyi sağlayabilirseniz devleti güzel yönetirsiniz. Bu yetkiler muhtarlara verildiğinde bu hükümete yarar."
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle tamamladı:
"İkinci bir yüzyıla giriyoruz. İkinci yüzyılda Türkiye'nin barış içinde büyümesi ve kalkınması lazım. Çatışarak, karalayarak, kötü örnek olarak değil. Akılla, mantıkla, birikimle, erdemle devletin yönetilmesi lazım. Devlet, soyulacak organ değildir. Siyaset, devletin rantını cebine indirdiği bir kurum değildir. Fakir fukara için çalışın. O nedenle sosyal devlet diyoruz. Size maaş verilmiyor, ödenek veriliyor. Hastalandığınızda ödeneğiniz kesilir. Size maaş verilmesi lazım. Sosyal güvenlik primlerinin kamu otoritesi tarafından yapılması lazım. Bu hakkı talep etmelisiniz. Anayasa ne diyor 'Angarya yasaktır, bedava iş yaptıramazsın'. Baskın yapacaklar, gelip muhtarı buluyorlar. Muhtar karakolun bekçisi, postanenin nöbetçisi olmamalıdır. Muhtar onuruyla şerefiyle seçilmiş, görevinin başındadır. Gençler geldiğinde onlara şunu söyleyin. Torpilden canları yanmış, KPPS'den yüksek alıyorlar, sözlüye başkası giriyor. 90 puan alan eleniyor. Söyleyin, Kılıçdarolu dedi ki 'Mülakatı kaldıracağız, hakkını teslim edeceğiz’. Bu güzel toplantıyı düzenleyen arkadaşlara teşekkür ederim. Şunu unutmayın; Türkiye'nin çözülemeyecek bir sorunu yoktur. Türk lirası güneş görmüş kar gibi eriyor. Kışın zor geçeceğini, fakir fukaranın perişan olacağını görüyoruz. Ama bu kara kışı atlatacağız. Türkiye'yi huzura kavuşturacağız. Şerefli bir, onurlu Türkiye'yi kuracağız. Sözüm sözdür, beraber yapacağız. Manavlar, kasaplar, taksi şoförleri arasında hiçbir ayrım yapmadan sorunları çözeceğiz. Ne dedim; ben sizin oylarınıza değil, sorunlarınızı çözmeye talibim."
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise şunları söyledi:
"Sizleri ağırlamaktan büyük gurur duyuyorum. Anadolu öğretisi ile başlamak istiyorum. Şahmaran efsanesini bilir misiniz? Bir yanı kadın bir yanı yılan olan doğaüstü bir varlıkla bir çoban arasında geçen hikayedir. Asırlardır söylenegelen bu efsane şunu anlatır. İnsanın hırsı, yılanın zehrinden daha tehlikelidir. Çünkü kendini de zehirler. Vicdanı tarif etmişler. Vicdan asıl olarak insanın bir başkasında yaşamasıdır. Kendi sınırlarını bir başkasının gözünden görebilmektir. Bir duruş, aynı zamanda bir eylemdir. Başkalarını incitmeden yaşama eyleminin tarifidir. Demokrasi, aslında bir vicdan göstergesidir. Demokrasi, 5 yılda bir sandığa gitmekten ibaret değildir. Her zaman her yerde birlikte yaşamanın sağladığı düzendir. İyi vicdanlarda toplumun huzurunun teminat altına alınmasıdır. Muhtarları halkımızın vicdanı olarak görüyorum. Bu nedenle vicdan örgütlenmesi olan demokrasinin kilit taşıdır. Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılı için iade-i itibar politikasını tarif etmiştir. Bunun gereğini yerine getirmek için yerel yönetimlere de sorumluluklar düşüyor. Bugünkü buluşmamız, Kemal Kılıçdaroğlu'nun tüm Türkiye için tarif ettiği muhtarlık politikasını İzmir'de uygulama kararlılığımızın sonucudur. Muhtarlarımız bizim icraat rehberimizdir. İzmir'deki tüm çalışmaların yaşam bulmasında muhtarlarımızın görüş, talep ve önerileri belediyemize yol gösteriyor. Göreve ilk geldiğim gün en az oy aldığım Kiraz'ın Dokuzlar köyüne gitmiştim. O gün, tüm muhtarlarıyla düzenli buluşma kararı aldım. 30 ilçesi ziyaret ederek en merkezi yerden en uzak yere kadar tüm muhtarlarla yüz yüze görüştüm. Acil Çözüm ekibi kurduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin alım garantisi, programını bu çalışmanın sonuçlarına göre belirliyor. Yoksul kesimleri hızla destek kapsamına alıyoruz. Seyyar makam sayesinde mahallelerimizi ziyaret ediyor, sorunları yerinde görüp çözümleri anında yerine getiriyoruz. İzmir'de, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde bu toplulukla bir araya gelmenin mutluluğunu bize yaşattınız. Sayın Genel Başkanım yepyeni bir Türkiye inşa etmek için bizlere rehberlik ediyorsunuz. Bugün aramıza katılarak bize büyük bir gurur yaşattınız. Ülkenin dört bir yanında umudun yeniden yeşermesini sağladığınız için size teşekkür ediyorum."
© Tüm hakları saklıdır.