Gündem

Kılıçdaroğlu'ndan ABD'ye 'Ermeni soykırımı' tepkisi: Tarihte yaşanan acı olayları siyaseten intikam alma aracı haline getirmek doğru değil

30 Ekim 2019 13:40

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen "Ermeni Soykırımı'nı tanıyan yasa tasarısı"na tepki gösterdi. "Her ülkenin tarihinde acı olaylar vardır. Hiçbir ülke benim tarihimde acı olaylar olmamıştır diyemez" diyen Kılıçdaroğlu, "Tarihte yaşanan acı olayları günümüze taşıyıp onu siyaseten intikam alma aracı haline getirirseniz bu olmaz. Bu hiçbir ülkeye yakışmaz" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Elbette ki cumhuriyet kurulurken gazinin aklında 'egemenlik milletindir' ilkesi vardır. Bir sınıfın değil, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiştir ve milletin desteğini her ortamda istemiştir. Bunu yaparken de bütün mazlum ülkelerden destek görmüştür."

"Her seferinde söyledim, madem demokrasi diyoruz, millet en büyük güçtür diyoruz, neden bazı durumlarda TC devletini seçimle gelen değil de atamayla gelen biri temsil eder? Bunun düzeltilmesi lazım."

ABD'ye '1915 tasarısı' tepkisi

"Saray'da kurduğunuz dar bir kadroyla dış politika yaparsanız, çıkmaza sürüklenirsiniz. Lobicilik için ödenen 13 milyon dolar çöpe atıldı. Dış politikada Dışişleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakıp Saray tamamen dış politikayı yönlendirmeye kalkınca Türkiye'de farklı şeyler de olmaya başladı. Demokratik standartlarda geriye gidişler olmaya başladı. Hapishaneler tıka basa dolmaya başladı.

"Her ülkenin tarihinde acı olaylar vardır"

Amerikan Kongresi'nde Temsilciler Meclisi'nde sözde Ermeni soykırımı ile ilgili bir yasa tasarısı kabul edildi. Önümüzdeki süreçte Senato'ya gelecek. Her ülkenin tarihinde acı olaylar vardır. Hiçbir ülke benim tarihimde acı olaylar olmamıştır diyemez. Ama tarih siyasetçilerden çok tarihçilerin işidir. Tarihte yaşanan acı olayları günümüze taşıyıp onu siyaseten intikam alma aracı haline getirirseniz bu olmaz. Bu hiçbir ülkeye yakışmaz. 

Türkiye Cumhuriyeti rahmetli Ecevit döneminde Ermenistan'a çağrı yaptı. Sizin tarihçilerinizle bizim tarihçilerimiz bir araya gelip bunu incelesinler. Kaçacak bir şey yok. Belgeler duruyor zaten. Olayı bütün ayrıntılarıyla öğrenelim. Ama bunu alıp da benim dediğimi yapmadın, 'ben egemen gücüm, söylediğim alanın dışına çıkarsan intikam alırım, bak Ermeni olaylarını tekrar gündeme getiririm' derseniz bu doğru değildir. Bunu asla ve asla doğru bulmuyoruz.

6 Şubat'ta, Macron sözde Ermeni soykırımı ile ilgili bir açıklama yaptığında ben grupta şu açıklamayı yapmışım; geçmişte yaşanan acı olayların günlük siyasi hesaplara malzeme yapılması iki toplum arasında köprü kurulmasına yardımcı olmamaktadır. Yapılması gereken Türkiye ve Ermenistan halklarının ayrışmasını ortadan kaldıracak adımların atılması ve yeni nesillerin barışçıl bir anlayış esasına dayalı bir biçimde geleceğe bakmasını sağlamak olmalıdır. Bu duyarlılık sadece tarihçilerde değil, bu duyarlılığı ilk kez altını çizerek dile getirenlerden biri de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. 1 Mayıs 1922'de TBMM'de bir konuşma yaptı. Şöyle demiş; "Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin isteklerinden çok dünya kapitalistlerinin yararlarına göre çözülmek istenen sorun Kars Antlaşması'yla en doğru şekilde çözülmüş oldu. Yüz yıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki halkın iyi ilişkileri memnuniyetle kuruldu."

Egemen güçlerin, dünya kapitalistlerin silah olarak kullandıkları bir olayı 1922'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ifade etmiştir. 

"ABD Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen tasarı umarım Senato'da kabul edilmez ve iki ülke ilişkileri bir çıkmaza sürüklenmez."

"Bütün dış politikayı Trump eksenli yürütüyorsunuz"

"İkinci yanlışlık; Amerika'nın ne olduğunu bilmeyen, siyaset yapmanın ne olduğunu bilmeyen bir Saray sosyetesi Türkiye'yi Amerika'da bu noktaya sürükledi. Amerika'da kuvvetler ayrılığı var. Siz bütün dış politikayı Trump eksenli yürütüyorsunuz. Temsilciler Meclisi, Senato tamamen devre dışı. Türkiye kaybeden ülke olarak ortaya çıktı. Türkiye'ye uygulanacak olan ambargonun hiçbir sonuç doğurmayacağını buradan söylemek istiyorum. Herkes tarafından bu ambargonun reddedileceğini de söylemek isterim. Kıbrıs Barış Harekâtı'nda da uygulandı ne oldu? Aynı kararlılığı bekliyoruz.

Eren Erdem için çağrı

Cumhuriyet'i demokrasiyle taçlandırmak. Bunun yolu adaletten geçiyor. Hukuk varsa, hak varsa, adalet varsa demokrasi ile taçlandırırsınız. Hukuk herkese eşit davranırsa orada adaletten söz edebilirsiniz. Türkiye'de adalet yok. En somut örneği Eren Erdem olayıdır. Tam 486 gündür hapiste. Tahliye edildi, ama başka bir mahkeme tutuklanmasına karar verdi. Gizli tanık beyanlarını inkar etti. Bana özel imkanlar sağladılar o nedenle Eren Erdem'in herhangi bir suçu yoktur diye. Gizli tanık beni savcı yönlendirdi deniyor. O savcının da HSK genel sekreteri olduğu daha sonra ortaya çıktı, şimdi görevden alındı. Şimdi dosyası 5 aydır kapağını açmıyorlar. O yargıçlara sormak isterim; bu kadar vicdansızlık olur mu? Hangi gerekçeyle tutuyorsunuz içeride. Eren Erdem içeride kaldı diye hak hukuk adalet demeyecek mi, adaletsizliğe isyan etmeyecek mi, düşüncelerinden vaz mı geçecek? Osman Kavala da 729 gündür içeride. İçerisi tıklım tıklım dolu bir Türkiye gerçeği var.

Soma maden işçilerinin eylemi

Günlük yaşamımızda da adalete ihtiyacımız var. Soma işçileri haklarını arıyorlar. Haklarımızı nasıl arayalım? Kırıp dökmeyeceğiz Ankara'ya kadar yürüyeceğiz diyorlar. Hayır yürümeyeceksiniz, sopa, biber gazı. AKP'ye oy veren vatandaşların vicdanına seslenmek isterim. Soma faciasında kaç kişi hayatını kaybetti, ya bu işçiler haklı bunların hakları verilmeli diye açıklama yapmadılar mı? Aradan geçti yıllar ya bu işçilerin hakları hangi gerekçeyle verilmiyor? Hakları verilmedi. 

"Neden birilerine el bebek gül bebek, birilerine cop biber gazı?"

Eskişehir'deki işçiler de hak arıyorlar. Onların da çoluk çocuğu var. Onlar da Ankara'ya yürümek istediler. Onlara da cop, biber gazı. Bolu'da işten atılan işçiler vardı. Biz hiçbir işçinin işten atılmasını istemeyiz, bankamatik işçiler hariç. Onlar da yürümek istediler. Onlar da polis gözetiminde Ankara'ya kadar yürüdüler. Biz yürümesin demiyoruz ama Bolu'daki işçilere yapılanlarla Soma işçilerine ve Eskişehir'dekilere yapılanlar arasında dağlar kadar fark var. Neden birilerine el bebek gül bebek, birilerine cop biber gazı? Birilerine sağladığın imkanları diğerlerine de sağla. Ben Bolu'daki işçiler neden yürüyor demiyorum, hak arıyorlarsa eyvallah, tabii ki de yürüsünler. Hiçbir sorunumuz yok ama diğer işçiler için ciddi sorun var."

"Askerlerin sosyal güvenlik pirimini Milli Savunma Bakanlığı ödesin"

"Bir görev yapıyor, askerlik yapıyor onu sonra borçlandırıyorlar. Parayla da yapmıyor, ülkesini seviyor, sen de Sosyal Güvenlik Primi'ni yatır. Bunu Milli Savunma Bakanlığı ödesin. Şimdi kanun teklifi hazırlayacağız."

"Bütün asgari ücretli kardeşlerime sesleniyorum; hâlâ sen gidip Erdoğan'a oy mu vereceksin? 81 bin lira ile geçinemiyorum diyor sen 2 bin lirayla geçinmeye çalışıyorsun. 2 bin 20 lira alan elektrik, doğalgaz, kira, dolmuş parası ödüyor. Ama Erdoğan bunların hiçbirini ödemiyor. Aylığı 74 bin liradan 81 bin liraya çıkıyor. Asgari ücretliye de sana zam yaptık ekonomi sıkıntıya girdi diyorlar. Bu memleket kimin için, kimin çıkarları için yönetiliyor bunu elinizi vicdanınıza koyup düşünün."

"Bazı ürünlere tarımsal destek yapılması. Ay çiçeği, nohut, mercimek, kuru fasulye gibi ürünlerin fiyatları aynı tutuldu. Niçin? Dışarıdan alacaklar. Eğer kanun uygulansaydı çiftçilere 48 milyar 700 milyon lira ödenmesi gerekiyordu. Buradan bütün çiftçi kardeşlerime sesleniyorum, yasal hakkın ola, tarım kanunun 21. maddesini uygulamayarak senin 26 milyar liralık hakkın elinden alındı. Sen de seçimlerde hakkını vermeyenden hakkını soracaksın."

AKP'li Konya milletvekiline tepki

"17 yıldır iktidardayız, ekonomide kriz yok, işsizlik yok" diyor AKP'li Konya milletvekili. Allah akıl fikir versin. İşsizlik yok diyor. 8 milyonu aştı ya işsiz sayısı. Üniversite mezunlarının neredeyse yarısı işsiz. Adamın dünyadan haberi yok. İş beğenmiyorlar diyor. Eminim bu milletvekilinin Konya'daki gazetelerden de haberi yok. Konya yeni haber gazetesi, 13 Eylül 2018'de, 'personel alımı için Konya İş Kur önünde devasa kuyruk' başlığı var. Bunların vatandaşın çektiği sıkıntıdan haberi yok. Bunlar başka telden çalıyor. Asla akor tutmuyor. Gelip vatandaşa açık açık yalan söylüyor."

"IŞİD terör örgütünden kaçan bir iktidar..."

"Terör sıkıntısı yaşıyoruz. Teröristlerin çok sayıda eylemlerini gerçekleştirdikleri bir alana döndü Türkiye. PKK-IŞİD bir taraftan Türkiye'de çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu. Bağdadi öldürüldü. Bütün dünya IŞİD terör örgütünden kurtulduk mu dedi. Hayır, unsurları var. Türkiye'de 76 ilde IŞİD'in örgütlendiğini biliyoruz. IŞİD'in en büyük eylemlerini Türkiye'de yaptığını biliyoruz. Ulukışla'da yol kontrolü yapan emniyet güçlerinden 3 kişi öldü. Bizim Musul'daki Başkonsolosluğumuzu 101 gün esir aldılar. En büyük eylemlerini de Ankara Garı'nda yaptılar 104 kişi öldü. uzun süre iktidar IŞİD terör örgütüdür diyemedi. IŞİD terör örgütünden kaçan bir iktidarı vatandaşlara anlatmak için bunları anlattım.

Süleyman Şah Türbesi eleştirisi

14 Mart 2014, dönemin dışişleri bakanı Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu topraklar Türk toprağıdır diyor. 3 gün sonra 17 Mart 2014, bu kez Milli Savunma Bakanı da aynısını söylüyor. Askerlerimiz tarafından korunur, kimse oraya bir şey yapamaz diyor.5 gün sonra IŞİD Youtube kanalından bir video yayınlıyor, Süleyman Şah Türbesi'ni 3 gün içinde boşaltacaksınız, yoksa orayı yerle bir edeceğiz diyor. Zaman 22 Mart 2014, milliyetçi ülkücü kardeşlerimiz, AKP'ye oy evren kardeşlerim, bayrağımız dalgalanıyor, IŞİD TC'ne üç günlük süre veriyor. Dönemin başbakanı Erdoğan açıklama yapıyor. Türbeye  karşı bir yanlışlık yapılacak olursa gereği neyse yapılır. Buradaki saldırı Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır diyor. 28 Mart yine milli Savunma Bakanı, bizim askerimize saldırıyı asla kabul etmeyiz diyor. 1 Ekim 2014, bu arada IŞİD tarafından türbe kuşatılıyor. Erdoğan, kuşatılması uydurmadır. 3 Ekim 2014'te başbakan söz konusu iddiaların yanlış olduğunu iddia ediyor. 22 Şubat 52015, Türkiye Cumhuriyeti Devleti o dönemin hükümeti kendi topraklarından Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırıyor. IŞİD'e teslime diyor. Bana dünyada kendi toprağını ve bayrağını, türbesini bir terör örgütüne teslime dip kaçan bir ülke var mıdır?Arkasından da kahramanlık edebiyatı yapıyorlar. Eğer Türkiye o tarihte verdiği sözlerin arkasında dursaydı IŞİD bizim topraklarımıza ayak bastığı anda orduyu gönderip derslerini verseydi bugün Orta Doğu'da çok farklı bir şey olacaktı. Ben bunu söyleyince bana kızıyorlar. Bana kızan adamın bayrak sevgisi yoktur. Hiç kimse kendisine milliyetçilik unvanını bir yere koyup bu benimdir demesin. Milliyetçili başka bir şeydir. Kendi vatan toprağını bir terör örgütüne teslime diyorsun. Bu soruyu her ortamda soracağız; kendi toprağını bir terör örgütüne teslime dip kaçanlardan hesap soracağız, bu bizim namus borcumuzdur. Biz bunu Cumhuriyet'in 96. yılını kutladığımız dönemde yapacağız. 

Konsolosluğumuzu basıyor, memurları esir ediyor. Ankara'da, Gaziantep'te, Niğde'de eylem yapıyor. En son toprağımıza el koyuyor. Bayrağımıza üç günlük süre veriyor. Ve sen gidip türbeyi kaçırıyorsun. Bunu bütün milletin bilmesi lazım. Olay sadece bu değil."

"Kendisine 7 soru sordum. Sen bu mektubu neden kabul ettin dedim. Beyefendi çok kızmış. 7 soruyu ben kendim için sormuyorum. 82 milyon ve tarihimiz için soruyorum."

1- Hiçbir şekilde diplomatik teamüllere uymayan ve hakaret dolu ifadeler içeren bu mektubu ‘bu üslup kabul edilemez’ diyerek neden iade etmediniz?

2- Okuduğunuzda bu ifadeleri nasıl hazmettiniz? Neden ve hangi korku, endişe ve ruh haliyle bu mektubu kabul ettiniz?

3-Hakaretler içeren mektubu anında iade etmediğiniz gibi, kamuoyundan da gizlediniz. Neden?

4- Bu mektubu Amerikalılar kamuoyuna duyurmasaydı üstünü örtecek, sessiz mi kalacaktınız?

5- Hakaretler içeren mektubun üstünü artık örtemeyeceğinize göre, milletin onurunu nasıl kurtaracak ve bu yakışıksız üsluba Türkiye ve ABD arşivlerine girecek şekilde nasıl cevap vereceksiniz?

6- Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak T.C. Cumhurbaşkanlarının anayasal görevidir. 82 milyonun huzurunda ettiğiniz yemini hatırlıyor musunuz?

7- Ettiğiniz yeminde bahsi geçen “namus ve şeref” kavramları sizin için neyi ifade etmektedir?"