Van'da temaslarını sürdüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Afganistan’dan sürü halinde binlerce kişi geliyorlar. Oradan kaçanlar buraya geliyor, biz de diyoruz ki pırıl pırıl gençlere gidin Kabil’e savaşın. Onlar buraya yaşamaya biz oraya ölmeye gidiyoruz. Bu yanlış bir politikadır bedeli çok ağırdır. 1 milyondan daha fazla geliyor, oturup İran’la konuşmuyor. İran’a iade edebiliyor sözleşmeye göre, onu da etmiyor. Hepimiz sakin olmalıyız. Bunları demokratik yollarla göndermek zorundayız" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Van'da sivil toplum örgütü temsilcileri ile bir araya geldi. Edremit'teki Şahmaran Otel'de düzenlenen toplantıya, kentte faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, CHP'li milletvekilleri, ile CHP ve İYİ Parti Van İl Başkanları katıldı.
Toplantının açılışında gündemle ilgili açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Barış Akademisyenleri, ülkede en güçlü en yetkin insanlar. Biz kalktık bir ‘barış bildirisi’ yayımladılar diye 1000’in üstünde akademisyenin görevine son verdik. Benim gibi düşünmeyen, bizim gibi davranmayan insan için de söylüyoruz. Selahattin Demirtaş, Kavala neden hapiste? Sırtı kalın olanlar FETÖ’den hepsi dışarıda, askeri öğrenciler hapiste. İktidar olduğumuzda ilk bir hafta içinde barış akademisyenlerinin tamamını iade edeceğiz. Farklı düşünceden diye bir adam üniversiteden mi atılır? Böyle rezalet mi olur?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Farklı düşünmezsek Türkiye'yi büyütemeyiz”
Türkiye’de 83 milyon olarak büyük sorunlarla karşılaştık. Her birimize vatandaş olarak görev düşüyor. Bütün mesele toplumu kaynaştırmak. Farklı düşünebiliriz, farklı düşünemezsek zaten Türkiye’yi büyütemeyiz. Akıl akıldan üstündür diye güzel bir sözümüz var. Devleti yönetenlere bunun için büyük görev düşüyor. 5 yıl süreyle seçilirler, 5 yıl sonra yeniden halkın hakemliğine başvururlar. Halkın hakemliği demokraside genel kuraldır.
Anayasa’daki temel kurallar
İçinde bulunduğumuz sorunları anlatırken çözümleri de anlatmaya çalışacağım. Bizim anayasamızın 5. maddesinde devlet yönetimi ile ilgili temel kurallar vardır. Bir darbe ürünü olduğunu biliyoruz ama içinde pek çok ülkenin anayasalarında da yer alan bazı temel kurallar var bu kurallar önemlidir.
19 Mayıs hareketleri
Devleti yönetenlerin temel görevlerini belirtirken Cumhuriyet’i ve demokrasiyi koruyacaksınız diyor. Devleti yönetenler demokrasiyi koruyor mu? Yoksa var olan demokrasi kırıntılarını bile mi yok ettiler? Seçim Kanunu’na bakalım. Siz sanıyorsunuz ki biz gidiyoruz sandığa milletvekili seçiyoruz. Siz milletvekili falan seçmiyorsunuz. Öyle bir yetkiniz yok, Genel başkanların belirlediği listenin altına mühür basıyorsunuz. Adı milletvekili ama en baştakinin vekili oluyor. Parlamentoda milletvekilleri genel başkanlarının vesayeti altında oluyor. O ne diyorsa elini kaldırıyor indiriyor. Yani 19 Mayıs hareketleri. Yasama organını bu vesayetten kurtaracağız.
Melih Gökçek'in de hakkını savunduk
Burada da kayyum var. Şimdi belediye başkanını belde halkı seçiyor. Belediye başkanını görevden alıyorsun neden belediye meclisi kendi başkanını seçmiyor da kayyum atıyorsunuz? Belediye meclisi kendi başkanını seçer,’ hayır onları da alıyorum görevden’... Güç sahipleri bize ülkede demokrasi var diyor ne demokrasisi kardeşim? Kayyum rejiminin olduğu bir sistem içinde demokrasi olmaz. Sadece HDP’li belediyeler değil, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı zorla istifa ettirdiler. Onun da hakkını savundum, Melih Gökçek’in de hakkını savundum. Kim zulme uğruyorsa hakkını savunmak zorundasınız.
Kimsenin yüzü gülmüyor
Düşünce ve medya özgürlüğü olması lazım. Daha geçen gün orman yangınları dolayısıyla talimat verildi televizyon kanallarına, 'yangınları göstermeyin' niçin? Hükümetin, sarayın beceriksizliğini millet görmesin. FOX Muhabiri 'bu bir kabus gibidir' diyor cezalar veriliyor. Bu darbe anayasası da diyor, 'basın hürdür sansür edilemez'. Sansür ediliyor, baskı kuruluyor. Kamu bankalarının ilanları havuz gazetelerine veriliyor. Bu toplumu kutuplaştırmak değil mi? Karşı çıkmak zorundayız. Kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak zorundadır diyor 5. madde. Refahı sağladı mı? Çöplüklerden yiyecek toplayan yüzbinler var bu mudur refah? Her birimizin geliri düştü. Mutluluğu mu sağladılar? 150 ülke arasında Türkiye 104. Sırada. Kimsenin yüzü gülmüyor. Herkes büyük bir endişe içinde. Biz gidereceğiz, beraber gidereceğiz. Bunu yapmadan çocuklarımıza hesap veremeyiz. Yapabiliriz neden yapmayalım?
"Orta Çağ’da mı yaşıyoruz"
Yine aynı madde ‘kişinin hak ve hürriyetlerini sınırlayan siyasal, sosyal ve ekonomik engelleri kaldıracaksınız’ diyor. Bırakın hakları büyütmeyi tam tersine büyük sınırlamalar getirdiler. Kişi tweet atacak korkuyor, ‘ya hapse girersem’… Bir milletvekilini abdest almaya fırsat vermeden yaka paça tuttular götürdüler. Sonra hapse attılar. Orta Çağ’da mı yaşıyoruz? Ben isyan ediyorum, itiraz ediyorum. Eminim sizler de ediyorsunuz. Güç birliği olmadığı sürece bu rahatsızlık devam eder.
"Barış Akademisyenlerini işe iade edeceğiz"
Barış Akademisyenleri, ülkede en güçlü en yetkin insanlar. Biz kalktık bir ‘barış bildirisi’ yayımladılar diye 1000’in üstünde akademisyenin görevine son verdik. Benim gibi düşünmeyen, bizim gibi davranmayan insan için de söylüyoruz. Selahattin Demirtaş, Kavala neden hapiste? Sırtı kalın olanlar FETÖ’den hepsi dışarıda, askeri öğrenciler hapiste. Bu topluma sözüm olsun. Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda ilk bir hafta içinde barış akademisyenlerinin tamamını iade edeceğiz. Farklı düşünceden diye bir adam üniversiteden mi atılır? Böyle rezalet mi olur? Buna izin vermeyeceğiz.
"İki bakan yardımcısı 111 suç işlemiş"
Cumhurbaşkanlığı’nın avukatlığını yapanlara savcılar sigara tablası taşıyor. Böyle bir rezaleti Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşamadı. Bunları değiştirmek zorundayız. Adam yurt dışından tonlarca kokain getiriyor dava açacak savcı yok. Saray’a bakıyor. Neden dava açamıyorlar çünkü yeraltı dünyası ile siyasetçi arasında parasal ilişki var. Eğer bir yerde savcı Cumhuriyet Savcısı olmaktan çıkıp Saray’ın savcısı oluyorsa dava açılmaz. Yolsuzluk diz boyu. Hangi ülkede rüşvet alan adam bir yere devleti temsil etmek üzere Büyükelçi atansın. Dün Sözcü gazetesinde vardı. Bir bakanın iki yardımcısı 111 suç işlemiş. Böyle bir Türkiye aklımızın ucuna bile gelmezdi. Suçlu bir adam Bakan yardımcısı olur mu? Bunun üzerinde durmamız lazım. Eskiden bunların hepsi ayrı bir hükümet devirirdi. Benim size sözümdür.
"Irkçılığı bitireceğim"
Irkçılığı bitireceğim. Herkesin kimliği kendi şerefidir. İnanç, kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaseti bitireceğim. Bizim kabahatimiz yok muydu? Bizim de vardı. CHP olarak toplumdan uzaklaşmıştık, halktan kopmuştuk bunu değiştirdik. Son 10 yılda en çok değişen parti CHP’dir. Sığınmacılar en temel sorunumuz. Suriyeli kardeşlerimizi onların hakkını yemeden memleketine göndereceğim. Diyorlar ki gitmezler… Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim. Suriye gerçeğine bakalım. İki taraf da Müslüman, iki taraf da Allah Allah diye birbirini öldürüyor. Ellerindeki silahlar egemen güçlerin. Buradan giden Suriyelileri ateş altına atmayacağız. Niye olmaz? Yapacağım. En geç iki yıl içinde yapacağım. Yetki verirseniz yapacağım.
“Sakin olmalıyız; bunları demokratik yollarla göndermek zorundayız”
Şimdi Afganistan’dan sürü halinde binlerce kişi geliyorlar. Erdoğan, Biden ile görüşmesinde Afganların gelmesini kabul ettiler. Bunu uzun süre gizlediler. Sonra ABD yetkilisi açıklama yaptı. 1 milyon Afgan Türkiye’ye gelecek aralarından seçip alacaklar kalanı burada kalacak. Köleliği parayla mı yapacaksın? Devletin saygınlığını parayla mı satacaksın? Gencecik insanlar 2500 km yolu aşıyorlar Türkiye’ye yerleşiyorlar sözde sınır kapınız kapalı. Oradan kaçanlar buraya geliyor, biz de diyoruz ki pırıl pırıl gençlere gidin Kabil’e savaşın. Onlar buraya yaşamaya biz oraya ölmeye gidiyoruz. Bu yanlış bir politikadır bedeli çok ağırdır. 1 milyondan daha fazla geliyor, oturup İran’la konuşmuyor. İran’a iade edebiliyor sözleşmeye göre, onu da etmiyor. Hepimiz sakin olmalıyız. Bunları demokratik yollarla göndermek zorundayız.
“Kürt sorununu çözeceğim”
Doğu ve Güneydoğu için Van önemli bir ildir. Olağanüstü güzel bir tabiatı var buranın. Bu bölgeye özel ağırlık getirmek lazım. Özel yasalar çıkmalı, insanlar burada yaşayıp burada geçinmeli. Sen İstanbul’a kanal yapacağına Van var, Şanlıurfa var… Bakın size dağıttığımız beyannamenin 2. Maddesinde Kürt sorununun çözümü var. Artık acılara katlanmak zorunda değiliz. Bu konuda her yol önerilmiş. Çözeceğim. Tek istediğim bana güvenmeniz." (ANKA)