CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk-İş'e gerçekleştirdiği ziyaretin ardından açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, "Sayın başkan sözlerini tamamlarken işçilerin örgütlenmesi gerektiğini söyledi. ‘Sendikalarda örgütlensinler’ dedi. Elbette, Biz kimseye dokunmuyoruz. İsteyen istediği şekilde örgütlenir, örgütlenmeleri, hak talebinde bulunmaları bizi mutlu eder. Siyasi görüşleri farklı olabilir, farklı şeyleri savunabilirler. Önemli olan orada çalışan işçinin hakkını savunan bir sendikacılık anlayışının geliştirilmesi, bu kültürün yerleşmesi; ücret sendikacılığına karşıyız, buna paralel davranılmalı. Türkiye’nin içinde olduğu koşulları biliyorum" dedi.
Görüşmede 4 konuya değindiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Konulardan birisi toplu sözleşmeydi. Toplu sözleşmede, ücret sendikacılığı yapılmasın ama şunun da göz ardı edilmemesi lazım; yaşanan ekonomik krizin faturası işçinin sırtına yıkılmasın. Kalkıyorlar parlamentodan yasa çıkararak bir avuç şirketin borcunu ödemek için 400 milyar lira para ayırıyorlar, işçinin ücretine gelince, ekonomik kriz var. Niçin? Bu kişi alın teri döküyor, helal para kazanıyor. Bunu doğru bulmuyoruz, makul rakamlar isteniyor. İşçinin aldığı ücret belli, asgari ücret belli, zamlar belli, elektriğe yapılan zamlar kadar versinler. Hani soğanı, biberi almadık" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, CHP olarak kıdem tazminatı konusundaki düşüncemiz şu; sendikalar kendi aralarında uzlaşırsa bizim için sorun yok. Sendikaya rağmen parlamentoya kıdem tazminatıyla ilgili bir düzenleme gelirse karşı çıkacağımızı söyledik. İş kazaları konusu felaket durumda. Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüyüz. Her gün 5 kişi hayatını kaybediyorsa hepimizin oturup düşünmesi gerek. Üzülerek ifade edeyim, iş kazasında ölenlerin çoğunun sigortası yok ya da öldükleri gün sigorta yapılıyor. Bu da hayatın bir başka gerçeği. 7 ay geçti sözleşme hâlâ imzalanmadı, bir an önce sonuçlanmasını isteriz. Bizim isteğimiz çalışan, üreten, emek harcayan insanların hak ettikleri ücretleri almasıdır. Türk-İş bulunduğu bölge için önemlidir Sorunu olanların oluşturduğu çözüm daha iyi olur" diye konuştu.
CHP'li belediyelerde atamalar
CHP'li belediyelerde akrabaların çeşitli görevlere atanmasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bunların hepsi düzelecek. Belediye başkanlarının akrabalarını, yakınlarını bir yerlere yerleştirmelerini doğru bulmuyoruz zaten. Arkadaşlarımız da gerekli girişimlerde bulundular. Büyük kısmı çözüldü zaten. Burada sorun şu; yönetici yakınları sadece CHP’li belediyelerde mi var? Bakın biz üzerimize düşeni süratla yapıyoruz. CHP, beyaz bir kâğıt gibi üzerinde siyah olunca fark edersiniz. Ağırlıklı olarak siyah olsaydı o siyahlığı fark edemeyecektiniz. O nedenle biz bu sorunun kökten ve kalıcı olarak çözülmesini istiyoruz. Parlamentoya gelsin, siyasi ahlak konunu çıksın. Avukatın, doktorun, esnafın etik kuralları var. Hayatın her kanalının etik kuralları var. Siyasilerin neden yok? Sayın Davutoğlu getirdi, geri çektiler. Biz getirdik kabul etmediler" dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop'a siyasi ahlak yasası çıkarılması için çağrıda bulundu. Kılıçdaroğlu, "Toplum, kayırmacılıktan rahatsız. O zaman siyasi ahlak yasası çıkaralım, kurallar belli olsun. O kuralların dışına çıkmamalı. Bu TBMM’nin bir armağanı olsun. Şimdi sizin huzurunuzda ben TBMM Başkanı’ndan yanıt bekliyorum" dedi. Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Havuz medyasına teşekkür ediyorum"
"Bazı belediyelerle ilgili verilen bilgiler doğru değil. Örneğin; Selçuk Belediye Başkanımızın yakını o seçilmeden çok önceden orada çalışıyordu. Orada eskiden çalışan insanı belediye başkanı olduktan sonra atalım demek doğru olmaz. Biz hepsine dikkat ediyoruz, o çerçevede hareket ediyoruz.
CHP ile ilgili havuz medyasında da yazıyorlar. Havuz medyasına da teşekkür ediyoruz. Aynı şeyleri AK Partili belediye başkanları yapınca neden yazmıyorsunuz? Havuz medyasının yazınca biz de buradan gördük ve müdahale ettik. Ama siz gerçekten gazetecilik yapıyorsanız diğer belediyeler de olanları da yazın. Varlık Fonu’nun başında kayınpeder, yönetim kurulunda damat duruyor. Devleti teslim etmişssiniz buraya, etik mi? Etik ve ahlaki değil. Herkes için uygulanan kurallar olursa hiç kimse rahatsız olmaz. Kuralı sübjektif alana yayar ve sadece CHP’yi suçlayıp diğerlerine hiçbir şey demezseniz buna vatandaş samimi bakmaz.
Bürokratların çift maaş alması
Bu kadar işsizin olduğu bir yerde bürokratların çift maaş alması doğru değil. 4-5 yerden aylık alanlar var. Bir bürokrat bir şirkette görev alıyor ve o şirketin denetiminde de sorumlu. Garabet buradan başlıyor. STK, sendikalar da dahil olsunlar. Sayın başkan her Cuma olan vaazlardan bahsetti, din insanın belirli kurallarından bahsetti. Bunlardan birisi ahlaktır. Objektif kıstaslara bağladığınızda sorun olmaz"
MGK kararı
Öteden beri biz Orta Doğu’da barışı savunduk, savunmaya da devam ediyoruz. Türkiye, Orta Doğu politikasında kendi güvenliğine sağlamalıdır. Bu bağlamda barış koridoru da özel bölge de olabilir. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada kendi güvenliğini sağlayacak bütün adımları atmak zorundadır.
Suriye çalıştayı
Eylül ayında düzenlenecek çalıştaydaki isimler henüz belirlenmedi. Türkiye’de bütün tarafların olduğu bir Suriye sorununu masaya yatırmak istiyoruz. Bütün taraflar olmalı orada. Yurt dışından da BM’den de yetkililerin gelip hep birlikte yapmalıyız. Bütün boyutları ile değerlendirmek zorundayız. O tartışmada bir görüş ortaya çıkar, onu da açıklarsınız. Yanlış hatırlamıyorsam ben bunu 2013 yılında dönemin başbakanı Erdoğan’a Türkiye’de bir Suriye çalıştayı yapın ve Suriye’ye barışı getirin diye teklif etmiştim. Her seferinde de söyledim, Türkiye’nin Orta Doğu’da ne işi var diye. Buyrun, bakın insanlar birbirini öldürüyor. Sorumlu kim?
"Toplum kayırmacılıktan rahatsız. O zaman siyasi ahlak yasası çıkartalım.
Türkiye, etik değerler açısından ahlaki kurallardır. Orta Doğu'da barışı hep savunduk, savunmaya da devam ediyoruz. Biz Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada kendi güvenliğini sağlamak zorunda.
Türkiye'de bütün tarafların olduğu Suriye sorununu masaya yatırmak istiyoruz. Hep birlikte Suriye çalıştayı yapmak zorundayız. Ben bunu 2013 yılında dönemin başbakanı Erdoğan'a teklif etmiştim. Biz samimi olarak sorunu ele alıp, nasıl çözülebilir bu çerçevede ele almak istiyoruz.