Gündem

Kılıçdaroğlu: Erdoğan, sadece kendi vatandaşını değil bütün dünyayı tehdit eden bir cümle kullandı

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın sözlerini "Son derece tehlikeli" sözleriyle değerlendirdi

23 Mart 2017 00:05

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliği'ne (AB) yönelik olarak söylediği "Dünyanın her yerinde bu yaşananlar takip ediliyor. Siz böyle devam ederseniz, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Batılı sokağa adım atamaz” sözlerini sert bir dille eleştirdi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a “Böyle bir cümleyi Türkiye’nin değil, dünyanın hiçbir cumhurbaşkanı kullanmamalı. Kendi vatandaşı değil, bütün dünyayı tehdit eden bir cümledir ve son derece tehlikeli” dedi.

Kılıçdaroğlu, 16 Nisan’da referanduma gitmesi planlanan ve bir başbakanın olmamasını öngören anayasa değişikliği için söylediği “Cumhurbaşkanı ve başbakanın iki ayrı partiden çıkması durumunda" sözlerine de açıklık getirdi. Kılıçdaroğlu, “Yeni modele göre başbakan olmayacak. Bir parti yüzde 49 oy aldı. Ama başkan olamıyor. Başkan olması için yüzde 51 oya ihtiyacı var. Başkan başka yerden, parlamentoda çoğunluk partinin lideri başka bir yerden. Orada çoğunluk partisinin başkanı yerine başbakan dediğim için böyle anlaşıldı” dedi.

Kılıçdaroğlu, merkez sağ partilerinin tabanı ve "sağduyu AKP'liler" ile konuştuğunu söylerken, "Onlar da hayır diyor. Herkes tek adam rejimi yıkımdır ve Türkiye'yi felakete götürür diyor. 'Evet'i hiç boşu boşuna düşünmeyin, 'Hayır' çıkacaktır" dedi.

Kılıçdaroğlu, Habertürk TV’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Terör saldırılarının olmadığı bir dünyayı istiyoruz. İngiltere'de böyle bir olayın olması  üzücü. Barışın egemen olduğu bir dünya diliyoruz. THY'nın uçaklarında belli elektronik cihazların yasaklanması, bunların kullanılmaması uyarısı ciddi bir uyarı. Türkiye'nin güvenli bir ülke olmadığı algısını pekiştiriyor. Bunu doğru bulmuyoruz. THY güvenli bir havayolu. Kendilerine ulaşan başka bir bilgi var mı bilmiyoruz. Bu hepimizi rahatsız ediyor."

ABD'nin kabin yasağı

"Hükümetin ABD ile görüşüp bu konudaki düşüncelerini görüşmesi lazım. THY'nin uçuşlarında bu güne kadar terörle bağlantılı bir olayın olmadığını söylemesi gerekiyor. Bizim bilmediğimiz bilgiler varsa bu bilgilerin Türkiye ile de paylaşılması ve tedbirlerin beraber uygulanması gerekir. Bu kararın hangi gerekçe ile alındığını Türkiye'nin öğrenmesi gerekiyor. Belirli ülkeler için bu karar alınmış. THY'ye daha sınırlı fakat güvenli ülke olmayacak algısını pekiştiren bir düzenleme yapılıyor ve bu düzenleme bizi rahatsız ediyor."

Suriye'de yaşananlar

"Ortadoğu ve Suriye politikası iflas etmiştir. Neresinden bakarsanız bakın tutarsız bir politikadır. PYD'ye kızarsınız. Haklısınız.Siz PYD'nin araçlarının neden Türkiye üzerinden başka bir ülkeye girmesine izin verdiniz. Bu mantıklı mıdır? Şimdi kıyameti koparıyor. İzin veren sensin kardeşim. Dış politikada geleceği göremezsen böyle olur. ABD ve Rusya PYD konusunda neredeyse ortak hareket ediyorlar. Bir ay öncesini düşünün. Putin neredeyse Türkiye ile hareket eden bir devlet adamı görünümündeydi. Ancak öyle değildi biz bunu görüyorduk.  Bir hükümet düşünün bir taraftan öbür tarafa, savrulan git geller yaşayan. Dünya dengelerini iyi okuyamayan... Şimdi Münbiç'e gireceğiz diyorlar. Ne Münbiç ne Rakka... İkisi de başkalarının kontrolünde. Bölgede yöneticilerinin söylediği boş olan, yalnız bırakılan, güvenilmeyen bir Türkiye imajı çıkıyor ortaya. Bu bizi rahatsız ediyor. Fırat Kalkanı'na güvenli bölge oluşturulması için destek verdik."

"Ortadoğu politikasında kaybeden tek ülke Türkiye'dir"

"İktidarda kararlılık olması için bir hedefinin olması lazım. İktidarda hedef yok ki kararlılık olsun. Şimdi şu kararlı bir ifadedir. Münbiç'e gireceğiz. Girildi mi? Hayır. Ortada arkası havada kalan bir söz var. Şimdi ben buraya gideceğim diyorsunuz. Gidiyorsunuz bir bakıyorsunuz sizin söylediğiniz bütün laflar havada. Önerimiz süratle Suriye ile iş birliği yapıp savaşı bitirmeleri. Suriye iş birliği yapmadığımız sürece Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayamazsınız. Bugün gelinen noktada Ortadoğu politikasında kaybeden tek ülke Türkiye'dir. Nereden nereye geldik. (Güvenli bölge oluşturulması) Bunlara başarı deniyorsa başarı sözcüğünün anlamını değiştirmemiz lazım. Fırat'ın batısı kırmızı çizgimiz diyorlardı. Kaldı mı kırmızı çizgi? Kalmadı. Türkiye Suriye politikası ile başına bela aldı. Çünkü iktidar hayaller peşinde koşuyordu. Suriye demek, Rusya demek. Eğer siz Suriye'nin Rusya için ne kadar önemli olduğunu bilmezseniz böyle bir tablo ile karşılaşırsınız. İran, Rusya ve ABD Ortadoğu'da çok güçlü bir hale geldi. Kim kaybetti? Biz kaybettik. Mevcut hükümet dış politikada Tükiye'nin itibarına çok büyük darbeler vurmuştur. Türkiye sözü dinlenmeyen bir ülke haline gelmiştir. Nasıl bir Ortadoğu politikasıdır bu? Anlamak mümkün değil. Cumhuriyet tarihinde böyle bir dış politika hiç yaşamadık. Tam bir iflas ile karşı karşıyayız."

Avrupa ile yaşanan kriz

"Ben bunu Brüksel'de de Londra'da ve diğer bir çok yerde de açıkladığım için rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye'ye karşı AB çifte standart uyguluyor. Bu Avrupa'nın etik değerleri ile bağdaşmıyor. Bizi rahatlıkla AB'ye uyum sağlayacak bir ülke olarak görmeyebilirler. Dolayısı ile ben AB'nin Türkiye'ye dürüst davranmadığını ve çifte standart uyguladığını kabul ediyorum. Ama ben iktidara şunu da söyledim. Niye AB'nin bize yapın demesini bekliyoruz? Gelin kendimiz yapalım. Ama maalesef bu olmuyor. Yapmıyorlar. Hükümetin AB politikaları tutarlı değil. Türkiye'de demokratik standartlar geriledikçe belli tepkiler geliyor. Bugün insan hakkı ihlallerini dünya, o ülkenn iç meselesi olarak görmüyor. Bu çerçeveden baktığınız zaman biz insan hakkı ihlallerini bir şekilde sıfırlamalıyız. 

Hollanda ile yaşanan diplomatik kriz

"Bir ülkenin bakanı başka bir ülkeye gidiyorsda sınırdan geri çevrilmesi asla kabul edilemez. Ama dönüp kendimize şunu da sormamız lazım. 2008'de bir yasa çıktı. Bu yasada yurtdışında propaganda yapılamaz diyor. Şimdi bu kanunu bir tarafa bırakacaksınız büyükelçiliklerde propaganda yapacağım diyeceksiniz? Bu doğru değil. Türkiye iki arada bir derede kaldı. Yaptığı suç. Öbür tarafın yaptığı ise tam bir skandal diplomatik açıdan. Olan orada yaşan Türk vatandaşlarına oldu. İçerde referandum için bir düşman bulunamadı ve dışardan bulmak lazım dediler. Sormamız gereken daha büyük bir soru var? Türkiye'nin büyükelçisi nerede? Niye Türkiye'de? Kaç aydır Türkiye'de Sayın Bakan Hollanda'ya gidiyor büyükelçi yok. Hakkını savunacak bir başkonsolos var. Nerede bu büyükelçi?"

"Her ülke kendi çıkarını savunur. Türkiye'de kendi çıkarını savunur. Niye bütün Avrupa'yı karşımıza alalım? Bu ülkeyi kuranlar boşuna 'Yurtta barış dünyada barış' dememişler. Kavga ederek dünyadan soyutlanırsanız büyüyemezsiniz. Büyümenin yolu da barıştan geçer."

Almanya'daki gösteri

"PKK'nın gösterisine kesinlikle karşıyız. Burada en ufak bir tereddüt yok. Terör örgütü olarak görüyorsun parlamentonda kabul etmişsin. Niye izin veriyorsun? Türkiye bunun takipçisi olmalı. Siz bu örgüte nasıl izin veriyorsunuz demeli? Her türlü desteği veririz."

Genelkurmay'ın Atatürksüz afişleri

"Beni derinden yaraladı. Mustafa Kemal Atatürk hepimizin ortak paydasıdır. Bu ülke için emek harcamış mücadele etmiş. Bu ülkenin insanları Kur'an'ı kendi dillerinden okusun diye Türkçe mealini yazdırmış. TBMM'yi kurmuş ve açılış gününü çocuklara armağan etmiş. Mustafa Kemal hepimizin ortak değeridir. Bunu görmezden gelmek kabul edilemez."

"Türklere farklı gözle bakılmasına ortam hazırlıyorsunuz"

"Şu telefonu hiç unutmuyorum. Hollanda'da bir Türk kadını ki yıllardır orada. Komşusu Hollandalı. Her sabah dışarı çıkarken birbirleriyle selamlaşıyorlar. Ama son çıktığında Hollandalı kadının sırtını döndüğünü ve selam vermediğini, bununda kendisini derinden yaraladığını söylüyor. Siz iç politikada evet çıkaracağım diye dışarıdaki Türkleri zor durumda bırakamazsınız. Yazık günahtır. İnsanlar oraya alın terleriyle gittiler, emekleriyle gittiler, ekmek parası için gittiler. Dişleriyle tırnaklarıyla tutundular. Kimisi sanayici oldu, kimisi emekli oldu oraya yerleşti. Siz bu tabloyu alıyorsunuz ters düz ediyorsunuz ve Türklere daha farklı bir gözle bakılmasına ortam hazırlıyorsunuz. Bu doğru değil. Oradaki Türkleri çok yaraladı."

"Son derece tehlikeli"

"Hayat zaten değişim üzerine inşa edilmiştir. Bütün mesele değişimin olumlu mu olumsuz mu olacağı. Sayın Cumhurbaşkanı olumlu olacak diyorsa tabiki destek veririz. Bugünkü konuşmasında bir cümle var. 'Siz böyle davranmaya devam edersenin yarın dünyanın bütün yerindeki batılılar güvenle huzurla dışarıya adım atamaz' diyor. Son derece tehlikeli bir cümle. Böyle yaparsanız Türkiye sizin topraklarınızda olaylar çıkarır mesajıdır bu. Son derece yanlıştır. Türkiye acilen bu söylemleri bırakamalı. Kesinlikle doğru bir söylem değildir."

Eleştirilere yanıt

"Gayet basit. Bugünkü modele göre çoğunluk partisinin lideri başbakandır. Onu söylüyorum. Yeni modele göre o başbakan olamayacak. Yeni modele göre seçim yapıldı, bir partinin oyu yüzde 49 oldu. Partinin genel başkanı duruyor yüzde 49 oyla ama başkan olamıyor. Başkan olması için 51 oya ihtiyaç var. Ne yapacağız? Yeni modele göre ikinci seçime gideceğiz. İkinci seçime gidilirse çoğunluk partisinin değil de başka bir partinin lideri seçildi. Mümkün mü? Mümkün. O zaman ne olacak? Başkan başka bir yerden, parlamentoda çoğunluk partisinin lideri başka olacak. Yani bugünkü konumda başbakan başka biri olacak. Orada çoğunluk partisinin başkanı yerine başbakan dediğim için bu söylem kullanılıyor. Ama ben gayet haklıyım. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş kavgalara sebep olacak eğer bu durum yaşanırsa. Uzlaşma olacağını düşünmüyorum. Başkan ve parlamento arasında bir ilişki olmayacak zaten. Bir sorunu çözelim derken daha büyük bir sorunun çıkmasına ortam hazırlıyor bu durum. Sorun verilen yetkide. Meclisin yetksini alıyorsunuz bir kişiye veriyorsunuz. Kıdem tazminatını bir kalemde tak diye kaldırdım diyebilir. Efendim bu olmaz. Neden olmasın? Kanuni mi? Evet. Sorun verilen yetkinin boyutlarında."

"Tek başınıza bir kararla TBMM'yi feshediyorsanız bu tek adamlık değil midir?"

"Tek başınıza bir kararla TBMM'yi feshediyorsanız bu tek adamlık değil midir? Tek başınıza istediğiniz kadar başkan yardımcısı seçiyorsanız bu tek adamlık değil midir? Tek başınıza istediğiniz kadar bakanlık oluşturuyorsanız, ekonomik kararları alıyorsanız bu tek adamlık değil midir? Tek adamlığı da kendisi söyledi. Binali beyin açıklaması "tek adam diyorlar başka ne olacak, elbette tek olacak" başka ne diyeyim. Ben demiyorum, kendi başbakanı söylüyor. Rejim değişikliği bu. Olay bu kadar basit. Zor bir olay değil. Başbakanlık niye kaldırılıyor? Bakanlık kurma yetkisi TBMM'de şu an. Yeni modelde bir kişi. Başkan istediği bakanlığı kuracak, o bakanın da Meclis'le ilgisi olmayacak. TBMM'nin sorusuna bile cevap vermeye tenezzül etmeyecek. O yüzden vatandaşlara söylüyorum, sandığa giderken oturun hep birlikte konuşun. Arzu eden vatandaşlarıma bunu göndermeye razıyım. Resmi Gazete karışık ama eski metin ve yeni metin karşılaştırılınca ortaya çıkıyor"

"18 yaşındaki çocuklara tuzak kuruluyor"

"18 yaşındaki kişinin milletvekili olabilir. Erkek olursa ve ömür boyu askerlikten muaf olursa bu doğru değil. İki yıl milletvekilliği yaptıktan sonra milletvekillerinin emeklilik haklarına da kavuşmuş oluyor. Askere gitmeyecek, milletvekili olacak, ballı emekli aylığı alacak. Manavın oğluna mı, simitçinin oğluna mı verilecek bu? Garibanın çocuğu El Bab'a gidecek, askere onlar gidecek bunlar gitmeyecek. Buna ben itiraz ediyorum. Ben 18 yaşındaki oğluma bu taksimi emanet edemiyorum dedi taksici. 18 yaşındaki çocuk bugün ne bekliyor? Eğer okumuyorsa iş bekliyor. 6 buçuk milyon işsizimiz var. Sırf 'Evet' çıksın diye 18 yaşındaki çocuklara tuzak kuruluyor. Annesi inanmıyor, babası inanmıyor doğru değildir diyor. Bu gerçeği söylüyorum başka bir şey söylemiyorum."

"Cumhurbaşkanı'na beni doğruladığı için teşekkür ederim"

"ABD'de hakim tayin ediyor ama onay almadığı sürece yerlerine oturamıyorlar. Bizim değişiklikte 15 üyenin 12'sini doğrudan başkan tayin ediyor. Ne Meclis'e geliyorlar, ne hesap verme gibi bir şeyleri yok. Partinin genel başkanı hakim tayin eder mi? Benim tayin ettiğim bir hakime Vatan Partili, MHP'li vatandaş nasıl güvenecek? Bu hakimi CHP'nin Genel Başkanı tayin etti. Kafasında bir sürü soru işareti çıkar. Anayasada kaç tane başkan yardımcısı olacağının sınırı yok. Cumhurbaşkanının konuşmasından okuyayım size. Bana sataşarak ifade ediyor, 'Ey Kılıçdaroğlu anladın mı? Yeterli sayıda başkan yardımcısı var, bir olabilir, iki olabilir, üç olabilir. Bunu kim tayin ediyor başkan' dedi. Ben de kendisine teşekkür ediyorum beni doğruladığı için. Kaç başkan yardımcısı var? Belli değil. Binlerce başkan yardımcısı tayin edecek demiyorum ama bu işin sınırı kişinin keyfine bırakılmış. Olmaz. Devlette kurallar vardır, bir bakanlıktan kaç tane genel müdür olacak, bir devlette kaç tane bakan olacak bunların tamamını milli iradenin kalbi olan parlamento belirliyor."

"Atatürk tek adamdı diyorlar, alakası yok"

"Parti olarak anket yapmıyoruz ama diğer sonuçlar geliyor. Şundan kesin olarak eminim bu ülke demokrasiyi seviyor. Parlamentosunu seviyor, 23 Nisan'ı bayram ilan etmiş. Bizim görsellerimizde saçı örgülü kız çocuğu var. O kız çocuğu 23 Nisan'ın bize armağanıdır. O kız çocuğu 'bana 23 Nisan'ı bayramını veren Meclis'ime dokunmayın' diyor. Bir şekliyle işin özü budur. Milli irade madem ki Meclis'te tecelli ediyor, ve cumhuriyetin hiçbir döneminde tek adamlık olmadı. Atatürk tek adamdı diyorlar. Hiç alakası yok. Mustafa Kemal Atatürk'e Meclis'e feshi yetkisi verilmek isteniyor ama reddediliyor teklif. Biz Atatürk'ü severiz ama milli iradeyi kimse fesh edemez diyor iki milletvekili ve teklif reddediliyor. Sivas Kongresi'nde de tek adam yoktur. Tıbbiyetli Hikmet Atatürk'ün karşısına çıkar der ki 'Mandayı reddediyoruz, siz destekliyorsanız sizi de reddediyoruz'. Biz rejimi değiştiriyoruz. Tek adam, her şeye yetkili. Tek adam hata yaparsa bedelini ülke ödeyecek. Suriye'de, Irak'ta, Rusya'da hata yaptılar bedelini ödüyoruz. Hala Putin, Trump bizi kurtaracak mı? Üst akıl var diyorlar. Bırakın kardeşim bu ülkenin insanının sağduyusuna güveniyorum"

"Toplum kişilerin hırsına teslim edilemez"

"Binali bey, Tayyip beye itiraz mı ediyor? Çift başlılık niye vardı? Anayasal sınırları dışına çıkan bir cumhurbaşkanı var, sen anayasal sınırları içerisinde çalışacaksın diyen başbakan var. O kadar. Ben sizin görev alanınıza müdahale etsem çift başlılık çıkar. İstediklerini yapıyorlar değişiklik neden? Cumhurbaşkanının görevleri anayasada tanımlanmış. Dışişleri Bakanı, Ekonomi Bakanı, Başbakan konuşmuyor, başkan konuşuyor. Çift başlılık yok burada. Toplumlar kişilerin hırslarına teslim edilemez. Bu felakete götürür. Libya, Irak, Suriye örnekleri önümüzde duruyor. Dünyanın en gelişmiş 20 ülkesine bakalım. ABD dışında parlamenter sistem. Türkiye büyüdü mü? Büyüdü. Toplu iğne üretemeyen Türkiye sanayi de büyük adımlar attı. "

"Mevcut sistemde değişmesi gerekenler var"

Bu sistemde değişmesi gereken çok şey var. Darbecilerin çıkardığı kanunların değişmesi lazım. Bunlardan birisi seçim barajı. Niye yüzde 10 seçim barajı değişmiyor? Darbecilerin çıkardığı yasaya karşı mıyız? Karşıyız. Gelin değiştirelim. Hayır değiştirmeyelim diyorlar. Milletvekillerini parti liderleri seçiyor. Millet niye milletvekilini seçemiyor? 12 Eylül döneminde çıkan kanunlar engel. Millet genel başkanların milletin önüne koyduğu listelere oy veriyor. Yine siyasi ahlak kanunu niye çıkmıyor. Doktorların, esnafın var. Milletvekillerinin niye ahlaki kuralları yok? Yurt dışı seçim çevresi niye olmuyor. Yurt dışında 6 milyon vatandaşımız var. Oy kullanıyorlar ama TBMM'ye temsilci gönderemiyorlar."

"Bu memleket meselesi"

"Sayın Baykal bu konuyla ilgili açıklamasını yaptı. Bir isim vermediğini belirtti. Hayır'ın hayırlı bir iş olduğunu söyleyen pek çok kişi var. Bizim dışımızdaki siyasi partiler var. Saadet Partisi var, ÖDP var. Biz biraz daha fazla görünür olmuş olabiliriz ama Türkiye'nin demokrasisinde kaygı duyan geniş bir kitle de var. Bunu bir partiye mal etmeyi doğru bulmuyorum. Dominant olarak CHP'nin öne çıkmasını doğru bulmuyorum. Parti bayraklarıyla değil Türk bayraklarıyla sokağa çıktık. Bu bir demokrasi meselesi. Demokrasi herkes için can ve mal güvenliğidir. Siz bir başkana tek başına OHAL yetkisi veriyorsunuz. O kişi istediğinin bütün mal varlıklarına istediği zaman el koyabilir demektir. Bugün önce MGK toplanıyor, olayı değerlendiriyor sonra hükümete tavsiyede bulunuyor. TBMM'de OHAL'in gerekliliği açıklanıyor. Şimdi bu süreçler bitiyor, bir kişi sabah kalkacak bir işadamına kızmış, OHAL ilan edecek. 3 ay içinde Meclis'e gelmesi lazım o zamana kadar bütün mal varlığına el koyarım diyecek"

"Eveti boşuna düşünmeyin, hayır çıkacak"

"Biz bizim gibi düşünmeyenlerin de haklarını savunan bir partiyiz. Genel Başkan adayları çıktılar, kurultayı ben istedim. Demokratik olarak yarışalım dedim. Onlar gibi değiliz biz. Bu bir seçim değil, referandum. Bir ülkenin geleceğini oyluyoruz, partinin değil. Olaya böyle bakmamız lazım. Evet çıkmayacak Deniz bey hiç endişe etmeyin. Alanı görüyorum, bütün inancımla söylüyorum 'evet' çıkmayacak. Her partili vatandaşımla konuşuyorum. AK Partili sağduyulu vatandaşlarla da konuşuyorum. Merkez sağ partinin ileri gelenleriyle de konuşuyorum. Demokrat Parti, Anavatan Partisi onlar da hayır diyor. Herkes tek adam rejimi yıkımdır ve Türkiye'yi felakete götürür diyor. 'Evet'i hiç boşu boşuna düşünmeyin, 'Hayır' çıkacaktır."

"HAYIR" ÇIKARSA CHP NE YAPACAK?

"Hayır' çıkarsa cumhurbaşkanının makamına saygı gösteririz. Halk seçti. Binali bey zaten Başbakan. Parlamentoda çoğunluk AK Parti'de. Erken seçim çağrısı olmaz, neden olsun. Türkiye'nin bu kadar derdi varken yeniden seçime gitmeyi doğru bulmam. Ama iktidar derse ki erken seçim yapacağız kanun teklifi gelir. Kararı 550 kişi oturur kararını alır, bir kişi değil."

"PARLAMENTO ÇALIŞMIYOR BÜYÜK YALAN"

"Son 1 ayda 100 kanun çıktı. AB uyum yasalarının tamamı birlikte uyum içerisinde çıkarıldı. Parlamento çalışmıyor büyük yalan. Son yılların en çok kanun çıkaran Meclis'i var. Bir bakan yanlış yaptığında hakkında gensoru verilecek. Bakanlar kendilerine çekidüzen verecek."