CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Eğer Suriye müdahalesi Amerika'nın istediği şekilde sonuçlanırsa oradaki Kürt bölgesi de kopacaktır. Ortadoğu'da daha farklı yapılanmanın yolu açılacaktır. Amerika, İsrail'den sonra kendisine yüzde yüz bağlı ikinci bir devletin oluşumunu sağlayacaktır'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Habertürk televizyonunda katıldığı canlı yayında, 50 bin çocuğun YGS'den özellikle matematikten sıfır puan almasının çok önemli olduğunu belirterek, eğitim politikalarında geriye doğru gidiş olduğunu öne sürdü.
''Size yönelik şu eleştiri geliyor; CHP lideri Suriye'deki vahşeti açık net dille kınamıyor. Bunun sebebi nedir?'' sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Suriye'de halkın tepkilerinin dikkate alınması gerektiğini ifade etti. Bazı CHP'lilerin Suriye'ye giderek, çeşitli görüşmeler yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, CHP'li milletvekillerinin kamplara gitmesine izin verilmediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, geçen hafta TBMM'nin Suriye'yle ilgili ortak deklarasyon yayımlamasını teklif ettiklerini ve AKP'nin bunu reddettiğini dile getirdi. Suriye'ye dışarıdan yapılacak silahlı bir müdahaleye karşı olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sorunun diplomatik yıllarla çözüleceğine inandığını belirtti.
Türkiye ile Suriye arasındaki çok iyi olan ilişkilerin bir anda değişmesinin Amerika'nın stratejilerinden kaynaklandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronluğunu yaptığını savundu.
''Türkiye'nin, kendi hassas dengelerini dikkate alarak, Ortadoğu'ya yapacağı müdahalenin Türkiye'ye de sıçrayacağını düşünerek çok dikkatli adım atması lazım'' diyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin başka güçlerin düzenlediği tezgahların parçası olmaması gerektiğini söyledi.
Talabani'nin kendisini 2 kez Irak'a davet ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Şu süreçte Irak'a gittiğim zaman sanki Suriye yönetimine destek veriyormuşuz gibi bir algı çıkabilir ortaya. O algıyı da şu aşamada doğru görmüyorum'' dedi.
''Amerika'nın Ortadoğu'da en güvendiği İsrail''
Terör örgütü ile görüşmelerin devam ettiğine inandıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, terörün çözülmesinin toplumsal destekle mümkün olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, siyasi partilerin, sorunun çözümüne iyi niyetle destek vermeleri gerektiğini ifade etti.
Kimsenin kan dökülmesini istemediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, gelinen noktada AKP'nin ''Sorunu tek başıma çözeceğim'' diye yola çıktığını ama sonuç alamadığını savundu.
Kılıçdaroğlu, ''Suriye'de ve Irak'ta bağımsız Kürt devlet kurulacağı yönünde tartışma yürütüldü. Sizin düşünceniz nedir?'' sorusunu yanıtlarken, şunları kaydetti:
''Büyük fotoğrafa bakın. Amerika'nın Ortadoğu'da en güvendiği İsrail, güvendiği ikinci bir ülke yok. Eğer Suriye müdahalesi Amerika'nın istediği şekilde sonuçlanırsa oradaki Kürt bölgesi de kopacaktır. Ortadoğu'da daha farklı yapılanmanın yolu açılacaktır. Amerika, İsrail'den sonra kendisine yüzde yüz bağlı ikinci bir devletin oluşumunu sağlayacaktır. Bunu hep beraber göreceğiz.''
''O çocuğun, babasını döven birisine dostluk beslemesi mümkün değil''
Hükümetlerin, güneydoğuyla sağlıklı bir politika güttüğü kanısında olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, 1976 yılında, Maliye Bakanlığı'nda hesap uzmanı olarak görev yaparken Diyarbakır'da yaşadığı bir olayı anlattı. Bir köye gittiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, muhtarı beklerken askerlerin köye geldiğini ve eve girdiğini, bu sırada bir kadının evin yan penceresinden uzun namlulu bir silahı eteğinin altına saklayarak kaçtığını dile getirdi. Askerlerin evden çıkardıkları bir adama dipçikle vurduklarını ve askeri kamyona koyduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, askerlerin başındaki genç birinin bir sopayla köyün erkeklerine vurduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''O çocuklar, babalarını seyrediyordu. Bir erkek çocuk için babanın ne olduğunu hepimizin bilmesi lazım. O çocuğun, babasını döven birisine dostluk beslemesi mümkün değil'' diye konuştu.
Aslında bölge halkının ayrılmak istemediğini bildiren Kılıçdaroğlu, ''Onların taleplerine gözlerimizi kapatık, önyargıyla yaklaştık, silahla, sopayla... Bunlar, sonuçta bizi bu noktaya getirdi. Samimi inancım şu, eğer biz, olaylara devletin despot gözüyle bakmazsak, insani gözle yaklaşırsak, onların talepleri var, taleplerini saygıyla karşılamamız gerekir'' dedi.
''Cumhurbaşkanı seçimlerinin Ağustos'ta yapılmasını bekliyorum''
Kılıçdaroğlu, ''Cumhurbaşkanı profilini belirlediniz mi?'' sorusu üzerine, halkın sevdiği, saygı duyduğu, geçmişiyle halka güven veren, dünya liderleriyle rahat ilişki kurabilecek ve merkez sağın da rahatlıkla oy vereceği bir profil düşündüğünü ifade etti.
Ağustos ayında Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimi bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Evet. Yasayla anayasada değişiklik yapılmaz. Böyle bir hukuk garabeti ilk kez Türkiye'de oldu'' dedi.
5 yılda bir Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılması ve Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi için Anayasa'nın değiştirildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, yasayla beş yıllık sürenin yedi yıla çıkarıldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Yasayla anayasa değişmez. Dünyanın hiçbir hukuk normu da bunu kabul etmez. Dolayısıyla yapılan düzenleme açıkça Anayasa'ya aykırı bir düzenleme, ama Anayasa Mahkemesi aksine karar alırsa bunu herhalde en çok hukukçular tartışacaktır'' dedi.
''Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Ağustos'ta yapılmasının en çok Başbakan Erdoğan'a yaramaz mı sizce? Çünkü ne kadar çabuk çıkarsa belki kendi açısından o kadar iyi olur. Neticede de müthiş bir halk desteğine sahip bir liderden söz ediyoruz'' denilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Anayasa Mahkemesi kararından sonra sürecin AKP için çok rahat olacağını düşünmüyorum. Önce sayın Cumhurbaşkanı devam edecek mi? etmeyecek mi? Çünkü ikinci beş yıl için kendisi aday olacak mı? olmayacak mı? Onu da bilmiyoruz'' ifadelerini kullandı.
''Anayasa Mahkemesi'nin tarafsız olduğuna ben şahsen inanmıyorum''
''Anayasa Mahkemesi'nin bağımsız olduğuna inanıyor musunuz?'' şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin siyasal bir mahkeme olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Bütün mesele şu. Evrensel hukuku özümsemiş bir yapı içinde anayasaya bakmak gerekiyor. Orada her şey yazılı değil. Boşluklarını da kendi yorumlarıyla doldurması gerekiyor. Eğer Anayasa Mahkemesi, evrensel hukukun gerektirdiği bakış açısı içinde sorunlara bakar ve çözüm üretirse zaten kimsenin itiraz etmeye hakkı yok. Geçmişte pek çok konuda Anayasa Mahkemesi demokrasimizin gelişmesi açısından çok güzel kararlar vermiştir. Bu süreçte Anayasa Mahkemesi'nin tarafsız olduğuna ben şahsen inanmıyorum. Birden fazla örnek verebilirim'' diye konuştu.
''Çevik Bir'e 28 Şubat'ta SSK Genel Müdürü olarak sizinle ilgili sorular soruldu. Müdahil olmayı düşünüyor musunuz? şeklindeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, 28 Şubat sürecinin sorgulanması gereken bir süreç olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, 28 Şubat sürecinde kararları Milli Güvenlik Kurulu'nun aldığını ifade ederek, dönemin Başbakanı Erbakan'ın da talimatı yayımladığını anlattı.
Her bakanlığa Başbakanlıktan yazı gittiğini, Başbakanlığın da bu yazıları bürokratlara gönderdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Bu sürece baktığımızda MGK'dan aşağıya doğru gelen bir silsile var. Eğer bu silsile içinde hukuk dışı bir işlem yapılmışsa bu sorgulanmalı. Mahkemeye çıkmalı, kişiler yargılanmalı, hiçbir itirazımız yok buna. Ama intikam hırsıyla yola çıkarsanız adaleti yakalayamazsınız, mağdurlar yaratırsınız'' dedi.
Özel yetkili mahkemelere karşı olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu mahkemelerin adalet dağıtamayacağını savundu.
"e-muhtıra karşısında AK Parti'nin tavrı doğruydu''
Kılıçdaroğlu, darbeye karşı savunmanın sivilin görevi olduğunu belirtti ve ''Eğer bu ülkede darbe olursa tankın önüne önce ben çıkacağım. Artık darbeden bu ülke çok şey çekti. Yeter artık demenin zamanı'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine karşılık ''27 Nisan e-muhtırası karşısında AK Parti'nin sergilediği tavrı da o zaman belki onaylıyor, belki alkışlıyorsunuzdur'' denilmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Doğruydu. Ama ona da hesap sorulması lazımdı. Ona niye hesap sorulmuyor?'' dedi.
Bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, ''28 Şubat'ta ben de fişlendim, öyle anlaşılıyor. Bu fişlenmeyi de ben AKP'lilerden duydum, beni eleştirirken onların medyaları ilk kez yazdı. Ondan sonra sayın Başbakan olmak üzere bunu kullandılar. Ben dava açtım, bu davaya Başbakanlık bir rapor gönderdi, benimle ilgili bir ihbar raporu. Ben ilk kez orada gördüm o raporu. Onun üzerine avukata söyledim davaya girmesin, o dava düşsün çünkü benim muhatabım artık Başbakanlık. Başbakanlık aleyhine dava açtık. Danıştay'da dava görülüyor. Nasıl bir karar çıkar onu bilmiyorum'' dedi.
Nasıl fişlendiğinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Fişleme, yani işte Kılıçdaroğlu'nun soyadı Karabulut'tu, soyadından başlayarak pek çok yalan yanlış bilgi var. Neler yok ki? Şahsen ben okuyunca yüzüm kızardı, olmayacak şeyler var, hayali şeyler yazılmış oraya'' diye konuştu.
''(27 Nisan bildirisinde hükümetin duruşunu alkışlıyorum) demiştiniz. CHP'nin duruşunu nasıl yorumluyorsunuz?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Daha net bir duruş sergilenebilirdi. Yani e-muhtırayı kabul etmediğini, doğru olmadığını, demokrasiye aykırı olduğunu çok daha net bir dille ifade edebilirdi'' dedi.
''Demirel'i tartışmaların dışında tutmak gerekiyor''
28 Şubat sürecinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in doğrudan olayı hazırlayan, belgeleri hazırlayan olmadığını, cumhurbaşkanlarının konumunun farklı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ''O konumu dikkate almamız ve onu bu tartışmaların dışına özenle çekmemiz gerekiyor'' dedi.
''O sürecin bir mağduru olarak, Başbakanlık aleyhine dava açtığını'' dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu davanın ayrıntılarını bilmeden, tutanaklarını görmeden siz gidip müdahil olursanız, sizin samimiyetinizden herkes kaygı duyar. Benim müdahil olabilmem için onu bilmem lazım, ayrıntıları görmem lazım. Kişisel olarak mağdur olduğum bir alan var. Onunla ilgili davamı açtım.''