CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya'da yangın bölgesinde açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu iktidara 2002'de 19 yangın söndürme uçağı varken şimdi neden olmadığı sorusunu yönelterek "19 yıldır iktidardasın, her yıl bir tane yangın söndürme uçağı alınsa bugün 19 tane yangın söndürme uçağımız olacaktı." dedi.
Kılıçdaroğlu, orman yangınlarının yaşandığı Antalya’ya geldi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Kriz Merkezi’ni ziyaret eden Kılıçdaroğlu, burada yetkililerden bilgi aldı. CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen’in de katıldığı ziyaretinden ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, açıklama yaptı.
Kılıçdaroğlu, Mevlüt Çavuşoğlu'nun Antalya'da Bakanlarla birlikte yangınlara ilişkin "Yardım hesabı açıldı, milletimiz cömerttir" açıklamasına, “Devlet yönetimi, aklı, öngörüyü, tarihi bilmeyi gerektirir. Devlet yönetimi, olayların hangi mecradan çıktığını topluma aydınlatmak gerekir. Bunların olması lazım, bunların hiçbirisi yok şu anda. Toplum yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Bakanlar geldi, gitti, ne oldu Allah aşkına? Kampanya açalım, vatandaştan para toplayalım. Ne oldu da vatandaştan para topluyorsun? Nereye harcadınız bu vatandaştan topladığınız vergileri? Her seferinde kampanya" sözleri ile tepki gösterdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Afet bölgesi ilan edilmeli"
Öncelikle bütün Türkiye’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletmek isteriz. Belediye başkanlarımız gerçekten de olağanüstü çaba harcıyorlar. Can kaybı var, mal kaybı var. Öncelikle bölgenin en azından bir afet bölgesi ilan edilmesi lazım. Bu çağrıyı hükümet yetkililerine yapmak benim görevim. Olayın boyutları umarım daha fazla derinleşmez.
"Olay oluyor, konvoy halinde bakanlar geliyor"
Her yıl mutlaka orman yangınları çıkar, her yıl mutlaka bir bölgede sel olur. Şöyle veya böyle belli aralıklarla da olsa depremi yaşarız. Ama sanki bunları ilk kez yaşıyormuşuz gibi sıfırdan önlem almaya çalışırız. İktidarın, en büyük zaafı da bu. Bir planlama, öngörü söz konusu değil. Dün Türk Hava Kurumu (THK) ile görüşmek istedim. THK, Cumhuriyet ile yaşıt olan bir kurum. Size bazı rakamlar vereceğim ve emin olan vereceğim rakamları devleti yönetenler bilmiyorlar. Devleti yönetemedikleri içindir ki zaten önlem almayı bilmiyorlar. Olay oluyor, yangın, can kaybı oluyor, mal kaybı oluyor, konvoylar halinde Bakanlar geliyor. Peki kardeşim, niye önlemi zamanında almıyorsunuz siz? Her yaz yangın oluyor, sadece bizim ülkemizde mi? Hayır, pek çok ülkede oluyor.
"19 uçak, 19 pilotu vardı şimdi neden yok"
THK, 2002’de yangınları söndürmek üzere 19 uçağı vardı. 19 pilotu vardı. Bu uçaklardan 4’ü İstanbul’da, 4’ü İzmir’de, 4’ü Çanakkale’de, 4’ü Edremit’te bekliyordu. 3 uçak da sürekli havada seyir, sefer halinde. Yangın çıkarsa hemen müdahale etmek için. Peki şimdi sormamız gerekiyor, 2002’de 19 pilot ve 19 yangın söndürme uçağımız varken neden şimdi yok? Nereye gitti bu uçaklar? Bana şu, örneğin, Allah aşkına bir Allah’ın kulu çıkıp anlatsın. Yangını söndürmek için ihaleye çıkılır mı ya? Yangın var, efendim ‘ihaleye çıktık.’
"Sorumsuzluğa bakar mısınız Allah aşkına "
Bakan şunu söylüyor, ‘Yangın söndürme uçağı envanterimizde yok’ diyor. Bu sorumsuzluğa bakar mısınız, Allah aşkına ya. Her yıl yangın, orman yangını olur ama beylerin envanterinde yangın söndürme uçağı yok. 19 yıldır iktidardasın, her yıl bir tane yangın söndürme uçağı alınsa bugün 19 tane yangın söndürme uçağımız olacaktı. Ben bunları söyledim diye kızıyorlar, ama ben bunları söylemek zorundayım.
"Kimsenin haberi bile olmadı"
2002’de 176 bölgede orman yangını çıktı. THK, derhal müdahale etti, 176 yerde orman yangını çıktığından kimsenin haberi bile olmadı. Çünkü devlet görevini yapıyordu. Yangın başladığı andan itibaren müdahale ediliyordu. Uçaklar, pilotlar vardı, bölge vardı. Hemen müdahale vardı, bütün bunların hepsi yapılıyordu.
"Ancak havadan müdahale edersiniz"
Bizim ormanların yüzde 98’si, 99’u kayalıklarda, vadilerde, koylarda. Yani insanın ve araçların yangını söndürmek için ulaşamayacağı yerlerde. Buna ancak havadan müdahale edersiniz, o da yangın söndürme uçaklarının olması lazım. Helikopterlerin de kendine göre riskleri var. Pervane döndüğü zaman çam kozalaklarını daha uzağa itiyor. Yangını daha da büyütüyor, bunu ben değil işin uzmanları anlatıyor bize.
"THK'yı yeniden eski, görkemli günlerine kavuşturun"
Neleri yapmalıyız, hep eleştirdik ama devleti tanıyan, bilen bir kişi olarak, yine hükümete samimi çağrıda bulunuyorum. Bir, THK’yı yeniden eski, görkemli günlerine kavuşturun. Cumhuriyetle yaşıt bir kurum bu kurum. Dedelerimizin mirası bu kurum. Yok etmek değil, büyütmek gerekiyor. THK’nın devletin ihalesine girmesine gerek yok, gerekirse bir yasal düzenleme yapılsın. Versinler kanun teklifini biz de evet diyeceğiz. Onlar vermiyorsa biz verelim, evet desinler. Yangın söndürme olayı yıllık ihalelerle yapılmaz, dünyanın hiçbir ülkesinde de böyle bir garabet yoktur. 10 yıllık, 15 yıllık yaparsınız. Ona göre insanlar uçaklarını alırlar.
"1 tane yeter kardeşim, 12 tane yangın söndürme uçağı alsaydın"
İnsansız hava araçları (İHA), bunların da süratle devreye konulması lazım. Bir yerde yangın varsa tespit ederler, süratle duyururlar. Belli bölgelerde belli uçakların hazır olması lazım. Yaz aylarında bu böyledir. Gerçeği görmesi lazım devleti yönetenlerin. Ama devleti yönetenler bu gerçeği görmüyorlar. Kendine 13 uçak alacağına 1 tane yeter kardeşim. 12 tane de yangın söndürme uçağı alsaydın.
"24 saat çalışıyorlar"
Vatandaş perişan, can kaybı var. Allah’tan rahmet diliyoruz. Mal kaybı var, insanlar perişan. Ama bir şeyi de övünerek söyleyeyim, belediye başkanlarımız, iki belediye başkanımız da burada, günün 24 saati çalışıyorlar. Bizim belediye başkanlarımız liyakatli belediye başkanları. Konusunun uzmanı olan belediye başkanları. Bir sorun çıktığı andan itibaren süratle olaya müdahale ediyor, nasıl çözeriz diye çaba harcıyorlar.
"Ne oldu da vatandaştan para topluyorsun"
Devlet yönetimi; aklı, öngörüyü, tarihi bilmeyi gerektirir. Devlet yönetimi, olayların hangi mecradan çıktığını topluma aydınlatmak gerekir. Bunların olması lazım, bunların hiçbirisi yok şu anda. Toplum yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Bakanlar geldi, gitti, ne oldu Allah aşkına? Kampanya açalım, vatandaştan para toplayalım. Ne oldu da vatandaştan para topluyorsun? Nereye harcadınız bu vatandaştan topladığınız vergileri? Her seferinde kampanya. Kampanyadan sonra alınan paraların da ne olduğunu kimse bilmiyor? Böyle bir devlet yönetimi, anlayışı olmaz, sistem de olmaz. Bu sistem topluma, insana, Türkiye’ye zarar veriyor. Türkiye’nin bu sistemden süratle çıkması lazım. Allah’ın izniyle birlikte, hep beraber çıkacağız. Allah’ın izniyle bu ülkeye huzuru da barışı da bu ülkede bir devlet nasıl yönetilir örneğini de getireceğiz. Hiçbir kişisel beklenti içinde olmaksızın. Tek beklentimiz var, bu ülkede herkes huzur içinde yaşasın.
"Bunlardan bazıları AK Partili bazıları CHP'li belediyeler"
Geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Belediye başkanlarımız ellerinden gelen bütün çabaları gösteriyorlar. Büyük bir dayanışma içerisindeler. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Burdur, Muğla, Yalova, Isparta, Konya, Kütahya, Manisa, Düzce, Kocaeli ve Denizli. Bunlardan bazıları AK Parti bazıları CHP’li belediyeler. Buraya yardım gönderen bütün belediyelere yürekten teşekkür ediyoruz. Bakın hiçbir ayrım yapmıyoruz. Kim insanı seviyorsa, kim bir sorunun çözümü için çaba harcıyorsa bizim başımızın üstünde yeri var.”