Politika

Kılıçdaroğlu: AKP terörle mücadelede umudunu Öcalan'a bağlamış

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin terörle mücadelede umudunu Abdullah Öcalan’a bağlamış durumda olduğunu dile getirdi.

06 Ağustos 2011 03:00

T24 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin terörle mücadelede umudunu Abdullah Öcalan’a bağlamış durumda olduğunu dile getirerek "Seçimlerden önce, üç kez neyin karşılığında ateşkes uzatıldı, ertelendi? Bir protokol imzalandığı yazılıyor, çiziliyor. Nedir bu protokol, ne vaatler, ne tavizler verildi? Neyin karşılığında?" diye sordu.


Kılıçdaroğlu: TSK'yı bakanlığa bağlayalım


Kılıçdaroğlu, korhaber.com’dan Duransel Doğan ve Zülfikar Doğan’ın sorularını yanıtladı. 12 Haziran seçimlerinde elde edilen sonucu ve partinin muhalif kesiminden gelen kurultay taleplerini değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Seçimlerde elde ettiğimiz sonuç doğaldır ki beklentilerimizi karşılamadı. O nedenle örgütlere bakıyoruz. Üye yapısından başlayarak, sağlıklı bir yapılanma gerekiyor. Bu nedenle bir tüzük çalışması yürütüyoruz. İkinci taslak çalışma ortaya çıktı. Yönetimdeki bazı arkadaşlarımız ve bazı il başkanlarımızla değerlendiriyoruz. İl başkanlarımıza sorduk. Görüş ve önerileri alıyoruz. Sağlıklı bir çalışma yürüyor" diye konuştu.



"Kurultayda çarşaf liste eses olacak"


Partiyi daha demokratik, katılımcı, dinamik, etkin hale getirecek bir tüzük yapmayı hedeflediklerini bildiren Kılıçdaroğlu, "Örneğin artık kurultaylarda çarşaf liste ‘esas’, blok liste ‘istisna’ olacak. Genel Başkan seçiminde Divan önüne gidip imza vermek gerekiyordu, bunu kaldırıyoruz" dedi.


Kılıçdaroğlu, 9 Eylül’de Parti Okulu’nu açacaklarını, belirli bir süre sonra bu okulu bitirmeyenlerin partide yönetim kademelerine gelemeyeceğini kaydederken gençlere ve kadınlara yönetimde daha fazla görev ve etkinlik olanağı getireceklerini anlattı.


Kılıçdaroğlu, tüm parti üyelerinin aidatını ödemeleri için yeni bir yöntem geliştireceklerini belirterek "Öncelikle ‘CHP’liyim’ diyen aidatını ödeyecek. Ödemeyenin kaydını tabii ki silmeyeceğiz ama o sempatizan olacak. Bunun için mobil bir sistem düşünüyoruz. Aylık 1 TL gibi bir sembolik üyelik aidatı cep telefonu faturası üzerinden ödenecek. Ayda 1 TL aidat ödemenin sorumluluğu, parti üyeliği sorumluluğu" diye konuştu.



"PM üye sayısı 80'den 43'e düşecek"


Kılıçdaroğlu, milletvekili ve delege önseçiminde oy kullanmak için aidat ödemeyi esas alacaklarını bildirdi.


Kılıçdaroğlu, Gençlik ve Kadın Kolları Başkanları’nın doğal delege olacaklarını ifade ederken Parti Meclisi’nin (PM) üye sayısını 80’den 43’e düşüreceklerini kaydetti. Örgüt yapısını etkin ve dinamik kılacak bir tüzük çalışması yaptıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu taslağı daha sonra tüm il başkanlarımızla tartışacağız, yönetimde tartışacağız ve ortaya yeni bir yapılanma çıkacak. Şu anda buna yoğunlaşmış durumdayım" dedi.



"İktidar kontrolünde bir medya söz konusu"


Kılıçdaroğlu, seçim sonrası medyada ortaya çıkan işten atmaları da değerlendirirken dördüncü güç olması gereken medyanın büyük ölçüde iktidarın kontrolüne girdiğini dile getirerek "İktidarı kızdıranların başına neler geldi, neler geliyor gördüler. Dolayısıyla patronuyla, çalışanıyla, artık güç olmaktan çıkmış, iktidar kontrolünde, ya da gölgesinden çekinen bir medya yapılanması söz konusu yeni dönemde" diye konuştu.



"Türkiye egemen güçlerin dış politikasının taşeronu durumunda"


Kılıçdaroğlu, füze kalkanı savunma sistemlerinin Türkiye’de konuşlandırılması konusunda sağlanan mutabakata ilişkin değerlendirmelerde de bulunurken füze kalkanı projesinin Türkiye’nin dış politikasında büyük gedikler açacağını söyledi. Hükümet’in dış politikadaki "komşularla sıfır sorun" sloganını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bunu diye, diye sorunumuz olmayan komşularımızla bile sorunlar yaşamaya başladık. Başbakan ile Esad can ciğer kuzu sarmasıydı. El ele sokaklarda yürüdüler. Karşılıklı sınır kapısı açtılar, vizeleri kaldırdılar. Sınırı birlikte geçtiler. Sonra ne oldu?" diye konuştu.


Batılı egemen güçlerin Türkiye’nin dış politikasını yönlendirdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Türkiye egemen güçlerin dış politikasının bölgedeki taşeronu konumunda.


Aynı şey Füze Kalkanı’nda da oldu. Hani Başbakan ‘Kontrol bizde olacak, düğme bizde olacak’ diyordu. Oysa füze kalkanı NATO’nun, ABD’nin projesi, kontrolü, kumandayı, düğmeyi sana verirler mi? Pek şimdi ne oldu? İran’la sorun, Rusya ile sorun... Oysa Rusya ile sorun yoktu. Azerbaycan ile sorun yoktu. Ermenistan açılımı diye gittiler, İsviçre’de anlaşma imzaladılar. Azerbaycan’la da sorun" diye konuştu.



"Batılı bir politikacı PKK mitinginde konuşsa Davutoğlu ne diyecek?"


Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Libyalı muhaliflerle miting düzenlemesini de eleştirerek "Aynı şeyi PKK’nın mitinginde Batılı bir politikacı, bakan gelip yapsa, miting meydanında kürsüye çıkıp konuşsa ne olacak? Başbakan, Dışişleri Bakanı, Türkiye ne diyecek? Dış Politika tümüyle batılı egemen güçlere teslim edilmiş durumda. Batı tak diye söylüyor, Recep Bey şak diye yapıyor" dedi.



"AKP terörle mücadelede umudunu Öcalan'a bağlamış durumda"


Terörle mücadelede gündemde olan polisin tekrar devreye sokulması konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


"Terörle mücadelede maalesef siyaset bugüne kadar görevini yapmadı. Yıllarca ‘terörle mücadelede silahı kimin eline verelim’ diye tartıştık durduk. Önce asker, sonra polis, sonra yine asker, şimdi yine polis. Terörle mücadelede bilgi birikimi, kararlılık, soğukkanlılık, güvenlik güçlerinin morali bunlar çok önemli. AKP terörle mücadelede umudunu Abdullah Öcalan’a bağlamış durumda. Daha önce Öcalan’la, PKK ile hükümetin görüştüğü söylenince Başbakan ‘Bunu söyleyenler şerefsizdir’ demişti. Şimdi ‘görüşülür, görüşülüyor’ diyor.


Seçimlerden önce, üç kez neyin karşılığında ateşkes uzatıldı, ertelendi? Bir protokol imzalandığı yazılıyor, çiziliyor. Nedir bu protokol, ne vaatler, ne tavizler verildi? Neyin karşılığında? Terörle mücadele tek başına bir siyasi partinin çözeceği bir şey değil. Toplumsal mutabakat, uzlaşma, görüşme gerekli."



"Özel yetkili mahkemelerin önceden apoletleri vardı, bugün sadece apoletleri yok"


Yüksek Askeri Şura öncesi Genelkurmay Başkanı ile üç kuvvet komutanının istifaları ve ardından yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Kılıçdaroğlu, bugüne kadar YAŞ’ta, TSK’daki terfilerin hep siyasetin dışında olduğuna dikkat çekti. Ordunun siyasetin dışında ve sivil siyasi otoritenin denetiminde olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Gelişmeler yaşananlar, bu seneki YAŞ öncesine dayanıyor. Hatırlayın geçen sene de benzer şekilde her YAŞ öncesi, askere yönelik operasyonlar, ciddi tutuklama, gözaltı operasyonları yaşandı. Bu sene de. Biz bağımsız ve tarafsız yargıya dikkat çektik. Onun içinde Özel Yetkili Mahkeme olmaz diyoruz. Hem 12 Eylül’e karşı olacaksın, hem de 12 Eylül’ün getirdiği Özel Yetkili Mahkemeleri silah gibi kullanacaksın. Bu mahkemelerin eskiden apoletleri vardı, şimdi sadece apoletleri yok" dedi.



"Aslında YAŞ kararları özel görüşmelerde alındı"


Kılıçdaroğlu, YAŞ öncesi ikili-üçlü özel görüşmeler yapıldığına dikkat çekerek "YAŞ toplandı, ikili toplantı, üçlü toplantı ne için? O zaman YAŞ’a ihtiyaç var mı? Aslında YAŞ dediğimiz, YAŞ değil. Perde arkasında neler konuşuldu? Kararları bu ikili-üçlü özel görüşmelerde, 2-3 kişi alıyor" dedi. Kılıçdaroğlu, YAŞ öncesi "şu kadar general emekli edilecek" şeklinde medyaya servis yapıldığını da kaydederek "Ne oldu, hepsi asparagas çıktı. O zaman ‘bu medya toplumdan özür dileme erdemini gösterecek mi?’ diye sormak gerekmez mi?" diye sordu.



"Kriz teğet bile geçemeyecekse bu alınan kararlar nedir?"


Kılıçdaroğlu, ekonomide yaşanan gelişmeler ve kriz tehlikesini de değerlendirirken Hükümet’in dış politika gibi ekonomiyi de yönetemediğini söyledi. Ekonominin dışarıdan ekonomik egemenlerce yönetildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:


"Bir bakan çıkıyor, krize hazır olun diyor. Öbür bakan çıkıyor harcama yapmayın diyor. Merkez Bankası Başkanı önce dövizle borçlanmayın, kriz yayılabilir diyor, sonra Başbakan ‘Teğet bile geçmeyecek’ deyince, ertesi gün Merkez Bankası Başkanı ‘Başbakanı kızdırdık mı acaba?’ diye tam tersi açıklamalar yapıyor. Bu açıklamaların iki gün sonrasında bu kez Merkez Bankası ‘U dönüşü’ yapıyor, peş peşe kararlar alıyor. Merkez Bankaları ülkelerin saygın kurumlarıdır. Bu son yaşananlarla Merkez Bankası’nın içeride ve dışarıda saygınlığı ciddi yara aldı. Peki kriz yoksa, teğet bile geçmeyecekse nedir bu alınan kararlar? Açıklamalar? Bir kez daha yineliyorum. Türkiye Ekonomisi Türkiye’den değil, dışarıdan yönetiliyor. Ekonominin yönetimini elinde tutanlar, sıcak paraya sahip olanlar. Bunu da herkes biliyor."