Gündem

Kılıçdardoğlu Haberal ve Balbay'ı ziyaret etti

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Silivri cezaevinde Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'ı ziyaret etti

09 Kasım 2011 02:00

T24- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aklın ve mantığın çalışmadığı, demokrasi ve özgürlük kavramının gelişmediği ülkelerde, düşüncelerini özgürce söyleyen insanlardan kaygı duyanların, onları toplama kamplarında toplayacağını belirterek, ''Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'ın içeride kalmasının, bu toplama kampını oluşturma mantığının bir sonucu'' olduğunu ileri sürdü.


Kılıçdaroğlu, Silivri Cezaevine, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ve çok sayıda partili ile birlikte CHP'nin seçim otobüsüyle geldi. Burada tutuklu milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ı ziyaret ederek, bayramlaşan Kılıçdaroğlu'nun ziyareti, yaklaşık 2 saat sürdü.


Ziyaretin ardından Silivri Cezaevinin önünde gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, aklın ve mantığın çalışmadığı, demokrasi ve özgürlük kavramının gelişmediği ülkelerde, düşüncelerini özgürce söyleyen insanlardan kaygı duyanların, onları toplama kamplarında toplayacağını ifade etti.
Haberal ve Balbay'ın içeride kalmasının, bu toplama kampını oluşturma mantığının bir sonucu olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, ''Milli iradeden, halkın en büyük güç olduğundan söz edeceksiniz ve halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerinin halka hizmet etmesi için yasalar çıkaracaksınız, 'Demokrasi bunu gerektirecek' diyeceksiniz, ama halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerini toplama kamplarında toplatıp, onları mahkum edeceksiniz'' dedi.


Burada bir yargılama yapılmadığını, adalet dağıtımının söz konusu olmadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


''Burada önyargılı, siyasi otoritenin emrinde olan yargıçların, sadece oynadıkları bir tiyatro var. Bunun adına 'Yargılama, demokrasi' diyorlar. Bu, ne demokrasidir ne de adalet dağıtmadır. Bunların kaçma imkanları yok. Zaten kaçamazlar, ülkelerini seviyorlar. Bunlar, 'Biz yargılanmayalım' demiyorlar, zaten yargılanıyorlar. Bunlar, parlamentoya gelip, yeminlerini içerek, anayasanın 90. maddesinde ve diğer maddelerinde öngörülen kurallar içerisinde görevlerini yapmak istiyorlar.
Ama bu görevler maalesef bazı yargıçlar tarafından engelleniyor. Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum. Çünkü yargıç, 'vicdanıyla hareket eden kişi' demektir. Yargıç, toplumun beklentilerini, duygularını bilen ve ona saygı duyan demektir. Vicdan her şeyin üstündedir. Vicdanı ile hareket etmeyen bir yargıç, yargıç olabilir mi? Anayasanın 90. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler var. Bunları görmemezlikten gelip, 'Ben bildiğimi okurum, benim bildiğim ve söylediklerim doğrudur' mantığıyla yola çıkarsanız, adalet dağıtamazsınız.''


'Ortak paydaları iktidara muhalif olmak'


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''21. yüzyılın Türkiye'sinde, bir toplama kampının bahçesinde'' bulunduklarını ileri sürerek, ''Bu toplama kampında birden fazla üniversite kuracak, birden fazla üniversitede ders verecek kapasitede insanlar, gazeteciler, bilim insanları, araştırmacılar, yazarlar var'' dedi.


Bunların tek bir ortak paydasının olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''İktidara muhalif olmak. İktidara muhalif olmanın bedeli, 21. yüzyılın Türkiye'sinde Silivri'de toplama kampında olmaktır. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Bu demokrasi ayıbını, ortadan kaldırmamız lazım. Türkiye'ye yakışmıyor. Eğer bu süreç, AB ilerleme raporlarına giriyorsa, bu süreçten Cumhurbaşkanı şikayet ediyorsa, bu süreçten Meclis Başkanı şikayet ediyorsa, bu süreçten iktidarın bazı bakanları şikayet ediyorsa, o zaman sormak gerekiyor. Bu süreci bitirmek için önünüzdeki engel nedir? Neden bunu bitiremiyorsunuz? Engel olunduğunu söylerler. Şimdi de mi muhalefet size karşı? Hayır. O zaman niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bu demokrasi ayıbından Türkiye'nin kurtulması lazım.''


'Gerçi kalem en büyük suç biliyorsunuz ama...'


Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ''Görüşme nasıl gerçekleşti? Balbay ve Haberal ile neler konuştunuz?'' sorusu üzerine, iki ayrı binada, iki ayrı yönetimin izniyle görüşmenin gerçekleştiğini belirterek, ikisinin de bir an önce özgürlüklerine kavuşmak ve parlamentoda görev yapmak istediğini söyledi.


Balbay ve Haberal'ın parlamentoda görev yaparak, demokrasi ve özgürlüğün ne olduğunu anlatmak istediklerini ifade ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Hapishanede bir insanın morali ne kadar yerindeyse, onların morali de o kadar yerinde. Sayın Haberal, 'Ben neden tutukluyum, şu ana kadar anlamış değilim' diyor. Neden tutuklu olduğunu bilmiyor. Haberal, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) bazı sahte belgelerin gönderilmesinden de şikayetçi. Türkiye Cumhuriyeti'ne bir mahkemeye sahte belge göndermek yakışmaz, doğru değil'' diye konuştu.


Kemal Kılıçdaroğlu, AİHM'e gönderilen belgenin içeriğine ilişkin bir soruyu, ''O konuda Haberal'ın avukatı ile konuşursanız ayrıntıları verir'' diye yanıtladı.


Bir gazetecinin ''Arama yapıldı mı?'' sorusuna Kılıçdaroğlu ''Hayır. Arama yapılacak bir şey yok. Neyimizi arayacaklar zaten? Üstümüzde bir kalem var, başka bir şey yok. Gerçi kalem en büyük suç biliyorsunuz ama...'' yanıtını verdi.


Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler daha sonra Silivri Cezaevi önünde İşçi Partisi ve Vardiya Bizde Platformu tarafından kurulan çadırları da ziyaret
etti.


Kılıçdaroğlu'na çadırda yapılan eylemlere ilişkin bilgi verildi.