Kültür-Sanat

Kıblem Sincan oldu

Oyuncu Nur Sürer 'Hayatım üçe bölündü, İstanbul, Ankara ve Antakya. Kıblem Sincan şu anda benim' diyor.

03 Mayıs 2009 03:00

Oyuncu Nur Sürer 'Hayatım üçe bölündü, İstanbul, Ankara ve Antakya. Kıblem Sincan şu anda benim' diyor.

Oyuncu Nur Sürer, müebbet hapse mahkûm olan ve yedi yıldan fazla ceza alan eşi Sarp Kuray'ı, hapis hayatının eşini ve kendisini nasıl etkilediğini Sabah gazetesi muhabiri Sonat Bahar’a (02.05.2009) anlattı.

Nur Sürer hayatının bir bölümünde sadece oyuncu olarak anılamadı. Çünkü o aynı zamanda örgüt lideri olarak yıllarca yargılanan Sarp Kuray'ın eşiydi. İşiyle ilgili çok az röportaj verdi ama konu eşi olunca derdini anlatmak için mikrofonların karşısına geçmekten hiç çekinmedi. Şimdi ise kendi deyimiyle 'mahpus karısı'... 15 yıllık yargılama sürecinin ardından Sarp Kuray, 16 Haziran Örgütü'nü kurma ve örgüt adına öldürme emri verme suçlamalarından müebbet hapse mahkûm oldu. Yargılandığı yıllar içindeki tüm hukukî af ve indirimler sonucunda yedi yıl dört ay ceza aldı. 64 yaşındaki Sarp Kuray yedi yıl dört aylık cezasını Ankara Sincan'daki F Tipi Ceza evi’nde çekiyor. Nur Sürer ise Asi dizisinin çekimleri arasında, hiç aksatmadan eşini Ankara'da ziyaret ediyor. Sürer'in ziyaretlerinden birine biz de eşlik ettik. Sarp Kuray hakkında, onun eşi olmak hakkında, bir kadın olarak bu yükü taşımak hakkında konuştuk.

*Eşinizin hapiste üçüncü ayı, siz nasılsınız?

Hayatım üçe bölündü, İstanbul, Ankara ve Antakya. Kıblem Sincan şu anda benim. Geçmişim itibarîyle de ceza evi benim bildiğim bir şey. İlk defa karşılaştığım bir yer değil. 12 Eylül'den önce erkek kardeşim iki yıl yattı. Şimdi kocam cezaevinde, çok zorlanmıyorum sadece üzüntülüyüm.. Bana zor gelmiyor bu üçe bölünmüşlük. Üstelik onun yanında olmak hoşuma gidiyor. Onun yanında olduğumu hissettirmek, tüm o yorgunluk içinde iyi geliyor.

*Hiç aksatmadan her hafta gidiyor musunuz ziyarete?

Her hafta gidiyorum, hiç aksatmadım üçüncü aya girdik. Sabah çok erken uçakla gidiyorum, taksiye biniyorum Sincan'a gidiyorum, dönüşte ablasına uğruyorum, akşam da evime dönüyorum. Bu bir rutin oldu. Geçenlerde oğlumu götürdüm, onlar görüştü. Aralarındaki ilişki çok iyi zaten, annemi de götüreceğim. Çok üzülüyor annem. Sonuna kadar her hafta gideceğim, hiç bırakmayacağım onu orada. Bekliyor beni.

*Sarp Kuray'ı nasıl etkiledi mahpusluk?

Sarp ilk iki hafta çok moralsizdi. Ondan sonra bir değişim gördüm onda, şu anda gayet iyi. Okuyor, yazıyor, dışarıdakinden daha fazla okuyor. Diğer mahkûmlarla ortak alanlarda buluşuyor. Okuyup birlikte tartışıyorlarmış. Ama tek kalıyor biliyorsunuz. Tek kaldığı için de mutsuz değil. Televizyonu var, tartışma programlarını izliyor.

*Yıllar boyu bu dava hep hayatınızın bir konusuydu, hep haksızlığa uğradığınızı söylediniz. Şimdi adaletin kestiği parmak acımaz mı diyorsunuz, yoksa?

Sarp, 12 Mart 1971 darbesine direnmiş içeri alınmış. Uzun müddet hapiste yatmış ve çıktığında partileşme anlamında 'Partizan Yolu' adlı yasal düşünce ve davranış hareketini oluşturmuş. Gelen 12 Eylül Askeri darbesi kendisini yasal ilân etmiş tüm siyasî oluşumları ve partileri yasa dışı ilân etti. Bu nedenle Fransa'da olan Sarp vatandaşlıktan atıldı. 1988'lere gelindiğinde tekrar askeri düzenden partili düzene geçince 'Partizan Yolu' adıyla tanımlanan örgütünü feshetmiş. Birtakım arkadaşları '16 Haziran' adlı örgütü oluşturmuşlar. Sarp'ın bu örgütle örgütsel hiçbir ilişkisi olmamıştır. Hatta örgüt Sarp'ı hain ilân etmiştir. Örgüt Sarp'ı 'hain' ilân ederken, Yargıtay 'Sen kumanda yani lider özelliklerine sahipsin' diye 16 Haziran Örgütü'nün lideri yapıyor. Komik mi trajik mi? Her neyse Sarp içeride. Tek kişilik örgüt olarak.

*Uzun bir yargılama sürecinden söz ediyoruz, 'Geç gelen adalet, adalet değildir,' denir...

Bakın Sarp'la ilgili ilk karar beraat, bundan 14 yıl önce çıktı bu karar. İlk mahkeme sonuçlandığında beraat verdiler Sarp'a. Bakacak olursanız dört ayrı karar, adam aynı adam, mahkeme aynı mahkeme sadece ismi değişti, kararın altında karasızlık yatıyor.

*Bir hapis kararı bekliyor muydunuz? Yani bu ihtimal hep evin ortasında bir yerlerde miydi?

Ben düşünmüyordum ceza evine girebileceğini, en çok ben etkilendim dolayısıyla, cesaret edemezler diye düşünüyordum. Ama Sarp bekliyordu, kendini hazırlıyordu. Düşünün Türkiye'ye döndükten sonra Sarp trafik suçu bile işlememiş, gerçekten beklemiyordum. Adamın haline tavrına bakar insan, ben mahkemenin inisiyatif kullandığını da düşünmüyorum, Yargıtay'dan gelen karara yerel mahkemeler direnemiyor. Bu upuzun yargılama, bu cezalandırma, bu öfke niye? Kocamın haksız bir ceza aldığını düşünüyorum, Sarp'ın yaşında olan hiç kimse yok içerde.

*Sizin tarafınızda bir ihmalkârlık var mı bu yasal süreç içinde?

Bence var. Öyle birkaç avukat hatırlıyorum geçmişten, hoyrat davrandılar Sarp'ı savunurken...