Magazin

Kibariye: Çocuk yaşta sahne alırken, "Çok çirkin" deyip beni istememişlerdi

"İstanbul’a geldiğimde beş parasız dolaştım, hiç kimsenin umurunda değildim, okumayı hâlâ iyi bilmiyorum"

28 Kasım 2016 18:43

Şarkıcı Kibariye, "İstanbul'a geldiğinde beş parasız dolaştığını" ifade ederek "Çocuk yaşta İzmir’de sahne alırken, “çok çirkin” deyip beni istememişlerdi ve fiziğimle çok alay etmişlerdi. Onu hiç unutamadım. Bir de İstanbul’a geldiğimde beş parasız dolaştım, hiç kimsenin umurunda değildim. Şöhret olunca bir sürü dostum oldu. Akraba olmayan da akrabam oldu" dedi.

Türkiye gazetesinden Burcu Çetinkaya'ya konuşan Kibariye'nin açıklamaları şöyle:

Eskiden tarlada çalıştığınız doğru mu? O günleri özlüyor musunuz?
 Bugüne kadar hiç yalan söylemedim. Kendimle barışık bir insanım beni ben yapan da bu zaten. Evet, tarlada çalıştım çok önceden. O günlerimi çok arıyorum. Çünkü o kadar değişti ve rezilleşti ki ortam. İnsanlar huzursuz, yetinmeyi bilmiyor.

 Aile ve evlilik sizin için ne anlam ifade ediyor?
 O bambaşka bir şey. Kelimelerle anlatılmaz, yaşanması lazım. Bir kızım var. Allah herkesin evladını bağışlasın. Kocamı çok seviyorum. Ona çok güveniyorum, Allah bozmasın. Konu aile olunca belirtmeden geçemeyeceğim. Annemi ve kardeşlerimi de çok seviyorum. Onlar benim için çok değerli. Kimsenin içini bilemem ama bana iyi davranan herkesi seviyorum.

Çocuğunuz kardeş istemiyor mu?
Çok istiyor. İki kere kürtaj olmak zorunda kaldım. Ama hâlâ bir bebek gördüğü zaman seviyor, öpüyor. Her şeyin hayırlısı. Allah ne istiyorsa o oluyor. 
 
Sosyal medya hesaplarınıza kim bakıyor?
 Kocam Ali bakıyor.

Sahne sizin için ne anlam ifade ediyor?
 Sahnede kızımın ve kocamın yanında olduğum kadar rahatım. Çocukluğumdan beri sahnedeyim zaten. Orası benim için ayrı bir dünya.

İnsanların enerjisi sizi etkiliyor mu?
 Elbette etkiliyor ama beni seven bir avuç insana razıyım. İnsan ayrımı yapmam. Önemli olan samimiyet. Az olsun, öz olsun.
 
Sahneden ve konserlerden unutamadığınız anılar var mı?

 Bir tanesini söyleyeyim. Çocuk yaşta İzmir’de sahne alırken, “çok çirkin” deyip beni istememişlerdi ve fiziğimle çok alay etmişlerdi. Onu hiç unutamadım. Bir de İstanbul’a geldiğimde beş parasız dolaştım, hiç kimsenin umurunda değildim. Şöhret olunca bir sürü dostum oldu. Akraba olmayan da akrabam oldu. 

 Boş vakitlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Boş vaktim pek olmuyor. Bazen, evi temizliyorum. Evin temizliğinden sorumlu yardımcım haftada bir kere gelir. Camların temizliği ve ütü için. Hepsini birden yapamıyorum çünkü. Şekerin dışında bir de tansiyonum var. Dolayısıyla çabuk yoruluyorum. Kızımı okula, kocamı işe gönderiyorum. Sonra Kibariye, ayağına şalvarı çekiyor, kafasına tülbenti senin gibi bağlıyor ve başlıyor işe. Evde temizliği genelde ben yapıyorum. Bundan da gurur duyuyorum.

 Hayatta yapmak istediğiniz, içinizde kalan bir ukde var mı?
 Sana söyleyeyim ve bunu da istediğin gibi yaz. Bütün anneler evlatlarına çok düşkündür. Sadece çok iyi bir anne olmak istiyorum.

Nasıl bir annesiniz? Sert mi yumuşak mı?
 Bana göre mükemmel bir anneyim. Biraz sert olmak lazım aslında ama ben sert bir yapıya sahip değilim. Ben çok çile çektim çocukluğumda, bu yüzden kızıma şefkatle yaklaşıyorum her zaman. 

Ön yargı sizin için ne ifade ediyor?
Ön yargıdan nefret ederim.

 Peki cesaret?
Çok cesaretli bir kadınım. Cesur olmasam bu işleri yapamazdım. Okumamış ve tahsil görmemiş bir kadın olarak bugünlere gelmek benim için büyük bir başarı.

 Dürüstlük?
 Fazlasıyla dürüstüm. Ben öyle görüyorum kendimi ama karşımdaki insanlar nasıl görür onu bilemem.
'Bunu anlattıkça da insanların gözüne batıyorsunuz. Ama Rabbim biliyor içimi. O bana yeter. Küçüğünü seven, büyüğünü sayan insanlara ölüyorum. '

En eski arkadaşınız kim?
 Rahmetli oldu. Önce Allah’ın, sonra onun sayesinde geldim buralara. İstanbul’u hiç bilmiyordum. Bana çok yardımı oldu. 8 sene önce kaybettim kendisini.

Peki onu özlüyor musunuz?
Özlemem mi! Şimdi öyle arkadaşlar yok ki. En samimi olduğum arkadaşım oydu. 

Bu dünyada gerçek dostların hasretini duyuyor musunuz?
Çok duyuyorum. Dost kalmadı ki. Tek dostum Rabbim. Ben O’ndan başka kimseye inanmıyorum, güvenmiyorum.

Size huzur veren şeyler neler?
 Küçük şeyler. Para istemiyorum. Hayatım boyunca paraya tapmadım. Bunu anlattıkça da insanların gözüne batıyorsunuz. Ama Rabbim biliyor içimi. O bana yeter. Ben sevgiye çok inanıyorum. Küçüğünü seven, büyüğünü sayan insanlara ölüyorum. Çok yok artık onlardan etrafta.

Yakın gelecekteki projeleriniz neler?
 Plan proje demeyeyim de şöyle diyeyim. Ben sahne ve albüm kadınıyım. Onun dışında düşündüğüm ekstra bir çalışma yok.

 Sporla aranız nasıl?
 Açıkçası çok iyi diyemem. İçimden gelmiyor. Önceden arasıra arkadaşlarımla yürüyüş yapardım. O zamanlar 55 kiloydum, şu anda 70’e merdiven dayadım. Kullandığım ilaçlar kilo aldırıyor. 

 Sizi üzenler oldu mu?
 Hepimiz insanız, oldu tabii ki. Ama beni kırsalar bile, içime atıp nefretimi büyütmektense kırmadan çekilmek en doğrusu. Kalp kırmak çok basit ama tamiri çok zor. 

 Vefalı mısınız?
 Kesinlikle.

 Türkiye’de birçok yerde sahneye çıkmışsınızdır. En çok hangi şehri seviyorsunuz?
 45 senedir sahnedeyim. Bütün memleketlerimiz ayrımsız çok güzel. Allah güzel yaratmış hepsini. İstanbul’da gerçekten ekmeğim için duruyorum ama İzmir’i çok seviyorum. Annemler, kardeşlerim, akrabalarım orada olduğu için. Orada, samimiyet var. Komşuluk var. Ev alma, komşu al demişler büyüklerimiz. 

Okumayı tam anlamıyla öğrenebildiniz mi? “Eksikliğini çektim” demişsiniz?
Hâlâ çok bilmiyorum. Büyük yazıları okuyabiliyorum biraz. İmza atacak kadar da kalem kullanabiliyorum. Evet kızımda bu eksiğimi tamamlamak istedim. Lafımın arkasındayım.


Ara sıra münakaşa iyidir

Kavga ediyor musunuz hiç eşinizle?
 Tabii canım. Karabiber, tuz olmadan yemek olur mu? Kavga olmadan da evlilik olmaz. Ama öyle abartılı kavgalar değil bizimkisi. Her evde olan şeyler benim evimde de oluyor. Dört dörtlük olursa şaşırır kalırım zaten. Ara sıra münakaşa iyidir. 

Evde yemek yapar mısınız?
 Yaparım tabii ki. Pastırmalı kuru fasulyeyi çok seviyorum. Bir de karnıyarık. Yanına pilav da koyuyorum. Pirinç pilavı ile harika oluyor. Ancak şeker hastası olduğum için pirinci iptal ettim, bulgura döndüm.

Hiç kimsenin çocuğunu bilinçli olarak kardeşsiz bırakmaya hakkı yok. Ancak tansiyonum var. Korktum, “Bir şey olur da çocuğum yalnız kalır” dedim. Ama pişmanım. Kibariye’nin lafına güveniyor, seviyorlarsa, çocuklarını tek bırakmasınlar. İmkânları varsa çocuk yapsınlar. Onun acısını çok çektim. Sekiz kardeşiz. Bu konuda çok şanslıyım. Sıkıldım mı kardeşlerime ve anneme gidiyorum. Yalnızlığa alışkın değilim. Kalabalığı çok seviyorum. Gözünüzü seveyim, kardeşsiz bırakmayın çocuklarınızı. İçim yanıyor çünkü cayır cayır. Ağlayabilirim kalk git hadi... Beni üzme git...