Magazin

'Keşke daha önce evlenip çocuk sahibi olsaydım'

Üç ay sonra 'Yahşi Batı'da Lemi Galip olarak izleyici karşısına çıkacak olan Ozan Güven çok samimi açıklamalarda bulundu.

09 Ekim 2009 03:00

Üç ay sonra 'Yahşi Batı'da Lemi Galip olarak izleyici karşısına çıkacak olan Ozan Güven çok samimi açıklamalarda bulundu.

İkinci Bahar’da Ulaş, Gora’da Robot 216, Arog’da Taşo, İstanbul Masalı’nda Demir, Canım Ailem’de Ali karakterleriyle sevdirdi kendini... Habertürk'e konuşan Ozan Güven, üç ay sonra da ‘Yahşi Batı’da Lemi Galip olarak çıkacak izleyicilerin karşısına.

‘Yaşayan En Seksi 100 Türk’ istesinde sizin adınız yoktu...
‘Yahşi Batı’nın setinde gazete kurken öğrendimilk 100’ün içine giremediğimi. Moralim bozuldu. Baktım Cem (Yılmaz) 98’ten girmiş listeye. Bir daha komedi filmlerinde oynamamaya karar verdim.

Listenin bir numarası kimdi?
Önce rakibi tanımak lazım... Kıvanç Tatlıtuğ...

Sarışın, göz süzerek bakıyor, vücut gayet fit... İşiniz zor...
Hayır, bunu kabul edemem... Benim acilen aşk filmlerinde oynamam gerekiyor; hayır, hayır!

Aslında, ‘genç kızların sevgilisi tahtı’nın kapısını, ‘İstanbul Masalı’nın Demir’i size aralamıştı, ama siz gidip ‘Gora’da eşcinsel robot 216 oldunuz
(Kahkahalar) Evet, işte hatamı buldum! Eşcinsel robot! Şaka bir yana, eğer o diziden sonra sürekli o tip adamları canlandırmış olsaydım, şimdi oyunculukla ilgili farklı bir algımolurdu.

Seksilik bir kenara, şanslı bir oyuncu olduğunuz düşünülüyor.
Bunun şansla ilgisi yok. Projeye başlarken ben de kafa patlatıyorum. Kiminle oynayacağım, yönetmen, yapımcı kimolacak; hangi kanal, senaryoyu kim yazıyor... Bunlar üzerinde ben de düşünüyorum ve ona göre değerlendirme yapıyorum. Yani bunun şansla ilgisi yok.

Her oyuncunun iyi proje bekleme şansı var mı acaba?
Bilemiyorum, benim iyi projeler içinde olmamın nedeni ayakkabılar... Ayakkabı dükkânım sayesinde gayet sabırlı davranabiliyorum.

Bir aktörün aynı zamanda ayakkabı satıyor olması tuhaf...
Nesi tuhaf.. Öğrenciyken satıyordum sonra ortak oldum. Allah’a şükür işler de iyi.

Cem Yılmaz’la da iyi bir ikili oldunuz, güzel filmler yapıyorsunuz... Yine vardır düşündüğünüz yeni bir proje...
Evet... ‘Yahşi Batı’yı ‘Arog’ çekilirken konuşup üzerine geyik yapıyorduk. ‘Kovboy olsak ya’ diyorduk. Hayal gerçek oldu. Şimdi de Uzakdoğu versiyonunu konuşuyoruz. Belki o da gerçek olur.

Sizin popüler olmakla ilgili bir probleminizmi var?
Problemim, popüler olduğumu düşündürmeleri... Popülerliği sevmem. Yanlış anlaşılmasın; bir mekâna girdiğimde gözlerin bana çevrilmesinden hoşlanmıyorum. Hatta kasılıyorum, kahvemi rahat rahat içemiyorum. Daha bitmedi sorunlarım... Oyunculuk yapayım ama onun öncesi, sonrası olmasın istiyorum.

O ne demek?
Şu demek; provası olmasın, denemesi olmasın, çıkıp oynayalım. Sonrasında röportaj olmasın, televizyon programı olmasın, bana bir şey anlattırmasınlar. Diyorlar ki, “Oynadığın filmi anlat.” Ben nasıl anlatayım o filmi, oynadım ya!Gülüyor) Ben de gerçekten beni kimse izlemeyecek zannediyordum. Nereden bileyim tümTürkiye izleyecek bunları. Bilmiyordumişin bu kadar büyüyeceğini.

Oğlunuz Ali Ateş ne yapıyor, nasıl bir baba oldunuz?
Oğlum şu an dolapta, okula gitmemek için saklanıyor. Dolapta takılırsa, okula gitmeyeceğini sanmakla meşgul. Diyorumki, “Keşke daha önce evlenip daha önce baba olsaydım.”

Baba olduktan sonra çocuk büyütme havasına girip hal ve hareketlerinizde değişiklik oldu mu?
Aslında bütün anne babalar aynı hatayı yapıyor. “Çocuğumun bana benzemesini istiyorum, ben yaramaz değildim, o da olmasın” diyorlar. Durum böyle değil, bunu unutun. Ali Ateş’in benim karakterimle ilgisi yok, bunu anladığımdan beri daha normal davranmaya başladım.

Peki Ali Ateş sizi televizyonda gördüğünde komik bir tepki veriyor mu?
Zannediyor ki, herkes televizyona çıkıyor. Eve biri geldiğinde “Hangi dizide oynuyorsun?” diye soruyor.

Bazen deli miyiz biz diyorum

Kameralarla tanışmanızı hatırlıyor musunuz?
Daha çok küçüktüm ve bir düğündeydim. Bana sürekli taklit yaptırıyorlardı. O görüntüleri izlediğimde kendimden nefret ettim. Aynaya bakıp, “Ne salak bir şeysin sen” diyordum. Şimdi de değişen bir şey yok.

Bir de koca adamlar kovboyculuk oynadınız...
Orası daha kopuk tabii... Çocukken oynadığımız ‘dışın dışın’ kovboyculuğu, şimdi en kıyak kostümlerle oynuyoruz ve oynarken kimse bizimle dalga geçmiyor. Ama bir an geliyor, durup etrafa bakıyorum, “Ya ben ne yapıyorum, biz deli miyiz, bu insanlar deli mi?” diye soruyorum.

Piyasadaki işleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Etrafta oyuncu olmaya heveslenmiş bir sürü amatör görüyorum. Bizim verdiğimiz emeğe bakınca, bu utanılası görünüyor. Geçenlerde bir bankacı kadın işini bırakıp oyuncu olmaya karar verdiğini söyledi. Çok sinirlendim. Oyunculuk, kendi işinden sıkılıp yapılacak bir iş değil.

Peki izlediğiniz filmlerden konuşsak...
Son 10 yılda gerçekten güzel bir Türk filmi izlemedim. Çünkü bizim filmlerimizin kurgu sorunu var. Kurgu yapan ama işini seven kimse yok. Herkes yönetmen olmaya çalışıyor. Yurtdışında en vasat filmi bile izlettiren şey, kurgusu ya da montajının iyi olmasıdır.