Sağlık

Kellikte dayıya çekiyoruz

Halk arasında babada kellik varsa oğlunda da görüleceği inanışı yaygın. Ancak bilimsel veriler kellikte erkeklerin babaya değil dayıya çektiğini gösteriyor.

23 Mart 2009 02:00

Halk arasında babada kellik varsa oğlunda da görüleceği inanışı yaygın. Ancak bilimsel veriler kellikte erkeklerin babaya değil dayıya çektiğini gösteriyor.

Acıbadem Hastanesi Saç Ekim Merkezi uzmanı estetik ve plastik cerrah Dr. Nuri Soysal Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, "Erkeklerde saç oranı testosteron (erkeklik) hormonuna bağlı.

Bu hormonun seviyesini yüzde 90 oranında anneden geçen genler belirler. Bu nedenle kellik öngörüsü için annenin ailesindeki erkeklere, babaya değil dayıya bakılmalı." dedi. Dr. Soysal, anneden geçen kromozomların saçlar için neden daha büyük öneme sahip olduğunun tam olarak anlaşılamadığını söyledi.

Dr. Soysal'ın verdiği bilgiye göre kadınlarda saç dökülmesi ve kelliğe nadiren rastlanırken, 25 yaş üzerindeki her dört erkekten birinde saç seyrelmesi görülüyor. 50 yaşındaki erkeklerde bu oran yüzde 50'ye çıkıyor. Ancak saç dökülmesi yaşla doğru orantılı değil. Kişide genetik yatkınlık söz konusu ise saç dökülmesi 20'li yaşlarda başlıyor. Dökülmenin en yoğun olduğu yaşlar 25 ilâ 35 yaş arası. 45 yaşından sonra dökülme azalıyor. Bununla birlikte 40 yaşından sona başlayıp hızla kelliğe varan durumlar da yaşanabiliyor.

Kelliğe yol açtığı düşünülen testosteron hormonunu erkek vücudunda testisler, kadınlarda yumurtalık üretiyor. Bu hormon erkeklerde yüksek, kadınlarda düşük oranda salgılanıyor. Erkeklerde kellik yüzde 95 oranında, testosteron hormonunun 'dihidrotestosteron' adı verilen türünün genetik olarak kafa derisindeki saç köklerini etkilemesinden kaynaklanıyor.

Aslında kafamızdaki her saç teli ömrünü tamamladıktan sonra dökülüyor. Günlük 80 ile 100 adet saç teli dökülmesi normal kabul ediliyor ve saç kendini yenilediği için sağlıklı bulunuyor. Ancak günde 100 adetten fazla saç kılı dökülmeye başlamışsa bu anormal kabul ediliyor ve sonuçta kellik ortaya çıkıyor.

Dr. Nuri Soysal saç ekim merkezlerinde ensedeki sağlam saçların buradan köküyle tek tek sökülüp saçsız bölgeye ameliyatla fidan diker gibi nakledilmesinin kelliğe çare olarak sıklıkla uygulandığını ifade ediyor. Özel ince uçlu iğnelerle ense üzerinden ya da kişinin vücudunun belli bölgesinden köküyle birlikte alınan kıllar, saçsız bölgeye naklediliyor. Bu yöntemde ense üzerinde dikiş yok ve dikiş olmadığı için dikiş izi de olmuyor.

Diğer bir yöntem ise dünyanın en ileri saç nakli kliniklerinde uygulanan bir teknik. Bu yöntemde ense üzerindeki sağlıklı ve dökülmemiş bölgeden sökülen saçlı deri, mikroskop altında doğal yapıları bozulmadan uygun tekniklerle saç köklerine ayrılıyor. Daha sonra seyrelmiş ya da tamamen dökülmüş bölgeye yerleştiriliyor. Plastik cerrahiye uygun olarak yapılan dikiş izleri ancak saç tamamen kazıtıldığında görülebiliyor. Dikişler, ameliyatı takip eden 15 gün içinde alınıyor.

Genetik yatkınlık ana neden olarak görülmekle birlikte saç dökülmesine neden olan veya dökülmeyi hızlandıran durumlar şöyle: Genetik, stres, yanlış kozmetik kullanımı, ilaç (kanser ilaçları, fazla A vitamini alınması), hormonal bozukluklar, ateşli hastalıklar, anemi, tiroit hastalığı, demir ile çinko ve protein eksikliği.