2007’de bulunan bomba yüklü minibüsü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a suikast amacıyla getirdiği öne sürülen ve PKK üyeliği ile tutuklanan öğrenci İdris Nakcı, 20 hapis cezasına çarptırılmış, cezası Yargıtay’ca onanmıştı. Gülen cemati hakkında hazırlanan çatı iddianamede olayın 'cemaatin kumpası' olduğu öne sürülünce mahkeme Nakçı’yı tahliye etti.
Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, mahkeme 3 ay önce reddettiği tahliye talebini Ankara Başsavcılığı’nın cemaat için hazırladığı iddianamesinde olayın cemaatin kumpası olduğu yönündeki karara dayanarak bu defa kabul etti. Bu durumun çatı iddianamesinde “kumpas” olduğu belirtilen diğer KCK davaları için de emsal olabileceği belirtildi. Hukukçular, mahkemelerin çatı iddianamesi ile açılan FETÖ davasını “bekletici mesele” yaparak diğer davalarda da benzer kararlar alabileceğini belirtti.
Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un cemaatin kumpası olduğunu iddia etmesinin ardından bu olaydan dolayı, 20 yıl hapis cezasına mahkûm edilen İdris Nakcı’nın avukatının yaptığı başvuruyu reddeden mahkeme bu kez fikir değiştirdi. Mahkeme kararında çatı iddianamesinde yapılan değerlendirmeye yer verdi. Buna göre FETÖ’cü polisler önce Van’da bir minibüs ayarladı ve 580 kilo patlayıcıyı yükleyip Kurtuluş’taki çok katlı otoparka bıraktı. Minibüs, 11 Eylül 2007’de otoparkta yakalanmış gibi kamuoyuna duyuruldu ve başbakana suikast planlandığı iddia edildi. Olay cemaatçi polislerce tezgâhlanmıştı. Cemaatçi polisler olayın faili olarak üniversite öğrencisi İdris Nakcı’yı gösterdi. Nakcı 20 yıl hapse mahkûm oldu ve cezası Yargıtay’ca onandı
FETÖ çatı iddianamesinde olayın FETÖ’cü polislerce gerçekleştirildiği belirtilince önceki talepleri reddedilen Nakcı’nın avukatı Faruk Duran yeni bir başvuru yaptı. Mahkeme de çatı iddianamesi ile açılan dava sonuçlanıncaya kadar Nakcı’nın “adli kontrol” şartıyla tahliyesine karar verdi.
KCK davalarına emsal
Nakcı’nın çatı iddianamesindeki tespite dayanılarak serbest bırakılmasının diğer KCK davalarını da etkileyebileceği belirtildi. Çatı iddianamesinde, cemaatin çözüm süreci ile ilgili politikadan rahatsız olduğu belirtilerek Fethullah Gülen’in “köteksiz çözüm olamayacağı” sözleri üzerine cemaatin Emniyet ve yargı içindeki kadrolarının KCK'ya karşı operasyonlara başladığı anlatılmıştı. İddianamede “Emniyet ve özel yetkili savcılar, teröre karışsın karışmasın, örgüt ile organik bağı olsun olmasın siyaseten muhalif olan veya siyasi eylemlere katılan herkesi PKK üyesi olarak tanımlamıştır” denilmişti. Hukukçular çatı iddianamesindeki bu tespitlerin biten KCK davalarında da yeniden yargılama nedeni olabileceğini, devam eden davaları da doğrudan etkileyebileceğini belirtti.