Çevre

'Kaz Dağları'nda kurulucak sanayi tesisleri tüm canlıları yok etme aşamasında'

'Kaz Dağları aynı coğrafyada yaşayan 1 buçuk milyon insanın, bitkinin, yaban hayatının ve sularının yaşam sigortasıdır'

13 Haziran 2012 14:48

Oktay Ekinci
(Cumhuriyet, 13 Haziran 2012)

 

Kaz Dağları'nın feryadı

 

“Kaz Dağları ve Madra Dağı Belediyeler Birliği”nce 2-3 Haziran’da Güre’de düzenlenen “Ulusal Çalıştay”ı duydunuz mu?

Özel ilgisi olanların dışında eminim ki yanıtı “hayır”dır... Çünkü “ulusal medya”mız ülkeyi yönetenler hapşırsa, haber yapmayı pek seviyor, ama “İstanbul dışında”ki kentlerimiz “tüm ulus için” en yaşamsal etkinlikleri de yapsalar hiç önemsemiyor...

Nitekim onca birikimli uzmanla gerçekleşmiş önemli bir çalıştayın kendisi bir yana, sonuç bildirgesini bile “ulusal(!) basın”dan öğrenebilen varsa beri gelsin...
İşte ülkenin en değerli doğa ve kültür hazinelerinden biri için yaşamsal önem taşıyan vurgulamalardan özet:

Tarihsel uyarılar

Kaz Dağları aynı coğrafyada yaşayan 1 buçuk milyon insanın, bitkinin, yaban hayatının ve sularının yaşam sigortasıdır. Ancak “2 milyon 580 bin dönüm”e yayılmış bu alanın eşsiz “orman”ları, yangın, kaçak yerleşme, rüzgâr devriği, böcek tahribatı yetmiyormuş gibi bacalarından zehir yayılan “termik santral”ların neden olduğu kirlilik baskısı altındadır. Bu olumsuzluğa “madencilik adıyla sürdürülen altın işletmeciliği” de damgasını vurmuştur.
Çalıştaydaki değerlendirmelerden doğan öneriler özetle şöyledir.

1 - Ekolojik, kültürel, toplumsal ve biyoklimatik bütünlük oluşturan Kaz Dağları ve çevresi için “özel yasa” çıkarılmalıdır.

2 - “Milli Park sınırları” tüm Kaz Dağları’nı içerecek şekilde “genişletilmeli”; ancak -sadece Çanakkale kesiminde- 323 orman köyündeki 130 bin orman köylüsünün Kaz Dağları ile olan sosyal, ekonomik, kültürel ve organik bağları göz ardı edilmemelidir.

3 - Dünya Bankası destekli “Gen Kaynaklarının Yerinde Korunması (GEKYA) Projesi” için koruma mevzuatı eksiktir. 32 bin 370 dekar genişliğindeki proje alanı “yasal güvence” beklemektedir.

4 - Bölge, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca “Nitelikli Turizm Bölgesi” ilan edilmiştir; ancak “Kitle Turizmi” Kaz Dağları’na uygun değildir. “Doğayla barışık yöre köylerinde pansiyonculuğu hedefleyen turizm” yeğlenmelidir.

5 - “Yöre halkı” bu eşsiz mirasa ülkeyi yönetenlerin anlayamayacağı kadar “sahip çıkmakta”; doğal, kültürel, çevresel ve sosyo-ekonomik katkısını ve yaşamsal değerlerini önemsemektedir. Bu nedenle, Kaz Dağları’nın geleceği konusunda, “köy tüzelkişilikleri, sivil toplum örgütleri ve çevreci kuruluşların görüşleri” mutlaka göz önüne alınmalıdır.

6 - Kaz Dağları’nı, UNESCO’nun “Dünya Kültür Mirası” olarak ilan edebilmesi için tüm paydaşların bu konuda “yoğun çaba” göstermesi gerekmektedir.

7 - İşgaldeki orman (2B) arazilerinin satışı, yabancılara toprak pazarlanması ve kentsel dönüşüm olarak anılan 3 ayrı “sakıncalı” yasa ardı ardına yürürlüğe girmiş; adıyla tam tersi bir düzenleme olan “Tabiatı Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik Yasası” da ilgili komisyondan geçmiştir. Bu yasalar ülkemizdeki tüm doğal zenginliklerimizin idam fermanlarıdır.

8 - Kaz Dağları’nda 285 ayrı noktada, 5 bin 657 dekarlık alanda “altın arama ve işletme faaliyetleri” tüm hızıyla sürdürülmekte; kurulu olan ve kurulacak ağır sanayi tesisleri de (termik santrallar, çimento fabrikaları, yeni limanlar vs.) bu coğrafyadaki tüm canlıların yaşamını yok etme aşamasındadır. Bu faaliyetlerin “derhal durdurulması” birçok açıdan yaşamsal zorunluluktur.