İçişleri Bakanlığı tarafından Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine kayyım atanmasının 32. gününde protestolar protestolar sürüyor.
Diyarbakır Lise Caddesi'ndeki oturma eylemi bugün de devam etti. Diyarbakır'daki Demokrasi Nöbeti'nde konuşan Selçuk Mızraklı, istidara tepki göstererek, "Kobanê düşmedi ama siz düşüyorsunuz farkında mısınız?” diye sordu.
Van'da süren Demokrasi Nöbeti’nde konuşan DTK Eş Başkanı Leyla Güven de, HDP önündeki ailelere de değinerek, “Aslında konuşarak gençleri dağa gönderen biz değiliz. Konuşarak bunu sağlayan Süleyman Soylu’nun kendisidir” dedi.
Kayyım atamalarına karşı Mardin'de süren Demokrasi Nöbeti'nde konuşan HDP Milletvekili Kemal Bülbül, "AKP’yi üçe böldük. Bu anlamda bize 'bölücü' diyebilirsiniz" dedi. HDP İl binası önünde oturan ailelere de seslenen Bülbül, “Çocukların dağda olmasının nedeni AKP’nin ve devletin gelenekselci, gerici, tekçi ve inkârcı politikasıdır" diye konuştu.
Diyarbakır
Diyarbakır'daki Demokrasi Nöbeti'ne, HDP milletvekilleri, Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşiti, siyasi parti temsilcileri, belediye eş başkanları, sivil toplum örgütü yöneticileri, TJA aktivistleri, Barış Anneleri Meclisi üyelerinin yanı sıra yüzlerce kişi katıldı. Nöbetin yapıldığı alana çıkan yollar, polis bariyerleriyle çevrilerek çift yönlü araç trafiğine kapatıldı, sokakların başlarına zırhlı araçlar ve TOMA'lar konumlandırıldı. "Bedenime irademe dokunma" tişörtleri giyen TJA’lı kadınlar, "İtaat etmiyoruz susmuyoruz korkmuyoruz" sloganları eşliğinde alana gelerek yerlerini aldı.
"İrademe dokunma" pankartının açıldığı nöbette kitle, sık sık alkış çaldı, zılgıt çekti ve slogan attı. Kürtçe direniş şarkıları eşliğinde iki saat süren nöbettin ardından basın açıklaması yapıldı.
"Hukuksuzluğa son verin"
TJA aktivisti Besire Narin, direnişlerin sadece bugünle sınırlı olmadığına dikkat çekerek, “Biz bugün değil her zaman buradayız. Kadınların üzerinden ellerinizi çekin. Biz size değil irademize sahip çıkıyoruz. Eşbaşkanlar görevlerine iade edilsin” dedi. Uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunan Narin, “Uluslararası kamuoyu ellerini bize versinler. Bu hukuksuzluğu birlikte son verelim” dedi.
"Demokrasinin sadece adı var"
Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşîtî, konuşmasına Kur-an’ı Kerim’den ayetler okuyarak başladı. İrade olarak kayyımı değil Adnan Selçuk Mızraklı’yı seçtiklerini belirten Aşîtî, AKP’ye uyarılarda bulunarak, “Bir toplumun sosyolojisini bilmezseniz, siyaset de yapamazsanız. Bu sosyolojiyi dikkate almazsanız, yürüttüğünüz siyaset de başarılı olmaz” diye konuştu. Din adı altında toplumun aldatıldığını aktaran Aşîtî, “Kürtlerin iradesi eziliyor. Kayyum atayarak yok saydığınız irade bir memur değil halkın seçtiği iradedir. Türkiye’de demokrasi yok, sadece adı var” diyerek tepkisini dile getirdi.
"Eş başkanlık mor çizgimizdir"
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel de 19 Ağustos’ta 3 büyükşehire atanan kayyım ile siyasi darbe yapıldığını söyledi. Herhangi bir delil olmadan bu 3 şehrin iradesinin gasp edildiğini aktaran Güzel, 2016 yılında DBP’li belediyelere atanan kayyımları hatırlatarak, “Kayyumlar, 2 buçuk yılda belediyeleri nasıl talan ettiklerini gördük. 2 buçuk yıl boyunca halkın iradesi yok sayıldı, şimdi de yok sayılıyor. Kayyum hukuksuzluğun adıdır” şeklinde konuştu.
Kayyımların hedefinde kadın kazanımlarının olduğunu belirten Güzel, “O günde kadın kazanımları hedefteydi bugün de. Eş başkanlık demokrasiye giden yoldur. Değerlerimize saldırdığınız için kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddet arttı. Eş başkanlık ve kadın kazanımlarımızı savunacağız. Haykırıyoruz, eş başkanlık bizim mor çizgimizdir” ifadelerini kullandı.
"Tekçi anlayışa karşı halklaşan anlayış"
Konuşmasına “Jin jiyan Azadî” sloganıyla başlayan yerine kayyım atanan DBB Eş Başkanı Mızraklı da 1934 yılında Türkiye’de kadına seçme ve seçilme hakkının verildiğini belirterek, “Bununla övünen anlayış, kadın yeri evinin içidir anlayışına dönüştü. Her ülkede kadın kazanımları ileri giderken bizim ülkede geriye doğru gitti” dedi. Halkın beklentisinin olduğu sürece yerel yönetimlerin güçlü bir şekilde yaşayacağının altını çizen Mızraklı, “Halk için çalışmalarını sürdürdüğünüzde katılımcı demokrasi gelişir. Biz onları ürküttük. Tekçi anlayışa karşı halklaşan bir anlayış var. Her ne yapıyorsanız yapın, insanların yüzüne bakabilecek işler yapın. Eğer bunu yapmazsanız, halkın yüzüne de bakamazsınız” dedi.
"Tarih önünde nasıl mahkûm olacaklarını göreceğiz"
Belediyede, kendi yönetimlerinde olduğu dönemde yaptıkları hizmetlere dönük soruşturmaların açıldığını aktaran Mızraklı, “Ama bu soruşturmalar, onların yüzlerine çarptı. Yürütmenin durdurulması için İdare Mahkemesi’ne başvurduk. Mahkeme, 11 Eylül’de İçişleri Bakanlığı’ndan savunma istedi. Bakalım ne cevap verecekler” dedi. Dün AİHM’de HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın görülen davasına dikkati çeken Mızraklı, “Dün Strasburg’da AİHM’de söyleyecek sözleri olmayan avukatların yerine Almanya’dan avukatlar katıldı. Bunlara karşı da 6 cihan parçası, o salonu onlara dar etti. Bir kere daha tarih önünde nasıl mahkum olacaklarını göreceğiz” dedi.
"Hepinizin günahlarını biliyoruz, hiçbirini unutmuyoruz, bir gün hesabını soracağız"
19 Ağustos’ta kayyım atanmasıyla belediyenin kasasında 7 milyon (trilyon) olduğunu dile getiren Mızraklı, “Bize, paralar oraya buraya gidiyor diyenler, belediyenin kasasında 7 trilyon var. Utansınlar, o para onlara haram zıkkım olsun” şeklinde konuştu. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” sözünü hatırlatan Mızraklı, “Hepinizin günahlarını biliyoruz. Hiçbirini de unutmuyoruz. Hesabını bir gün soracağız. Kobanê düşmedi ama siz düşüyorsunuz farkında mısınız? En büyük rehber irademizdir, irademiz ise özgürlüğümüzdür. Konuşmamı Ape Musa’nın sözüyle bitiriyorum. Edî bes e” dedi.
Mızraklı, belediye yönetiminde kaldıkları dönemde yaptıkları işler ile ilgili Cumartesi günü geniş kapsamlı basın toplantısı yapacaklarını ifade etti.
Demokrasi Nöbeti, yapılan 10 dakikalık oturma eylemiyle son buldu.
Mardin
Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetimindeki belediyelere kayyım atanmasının ardından başlatılan Demokrasi Nöbeti Mardin’de de devam etti. Mardin Valiliği tarafından kentte bir ay daha uzatılan “eylem ve etkinlik yasağı" gerekçesi ile HDP il binasının etrafı polis ablukasına alındı. Bu nedene HDP’liler eylemlerini il binası önünde sürdürdü. Nöbete HDP Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven de katıldı.
Nöbette açıklama yapan Güven, Mardin ve diğer kentlerde HDP’lilerin yapmak istedikleri açıklama ve eylemlerin polis ablukası altına alındığını ve partinin sesinin kısılmak istendiğini belirterek, “Korku nedir sormak istiyoruz. Nedir sizi korkutan. HDP konuştuğunda Kürtler konuştuğunda neden korkuyorsunuz. Neden etrafımızı sarıyorsunuz. Siz ne yaparsanız yapın biz hakikati haykırmaya devam edeceğiz. Biz bu işin güvenlikçi politikalar ile gitmeyeceğini haykırmaya devam edeceğiz. Kürt halkı zalim Dehak’a karşı verdiği direniş gibi bu direnişini devam ettirecektir” dedi.
"İtaat etmeyeceğiz"
HDP’nin “İtaat etmeyeceğiz” dediği için linç edilmek istendiğini kaydeden Güven, Diyarbakır’da söylediği ve hedef gösterildiği sözlerini tekrarlayarak, “Kürt sorunu demokratik yöntemlerle çözülmedikçe acılar yaşanmaya devam edecektir. Buna izin vermeyelim. Hep birlikte buna karşı duralım. Dünyanın her yerinde benzer durumlar yaşanmıştır ve bu sorunlar ortak akılla, demokratik yöntemlerle çözülmüştür… Bunu söylediğimizde tehdit ettiğimizi söylüyorlar. Bu tehdit değil bu bir realitedir” dedi.
"Gençleri dağa gönderen biz değiliz"
HDP’li 3 büyükşehir belediyesinin ardından Kulp ve Karayazı belediyelerine de kayyım atanmasını değerlendiren Güven, önce kayyım atamalarının alt yapısının hazırlandığını ardından taşlarının döşendiğini ve belediyelerin daha sonra gasp edildiğini söyledi. Kürtlere karşı yeni konseptlerin hazırlandığını belirten Güven, televizyon ekranlarında sabahtan akşama kadar Kürtler adına kim olduğu belli olmayan kişilerin konuşturulduğunu söyledi. Kendilerinin konuşarak gençleri dağa yönlendirdikleri iddialarına ve HDP önündeki ailelere de değinen Güven, “Bu konseptler Türkiye’nin birliği için değil. Aslında konuşarak gençleri dağa gönderen biz değiliz. Konuşarak bunu sağlayan Süleyman Soylu’nun kendisidir. Ötekileştirilen dil, televizyonlarda akşama kadar kullanılan dil gençleri canından bezdiriyor. Bülent Arınç bu gerçekliğe işaret etti diye ‘hadi oradan’ dediler. Bunlar gerçeğin üstünü sürekli kapatmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
"Kürt sorununun çözümünün öncelikli olmalı"
Sözlerinin devamında CHP’ye dönük iktidar tarafından dile getirilen söylemleri de hatırlatan Güven, CHP’nin net olmadığı ve baskılara karşı tepkisini yüksek sesle getirmediği sürece iktidara gelme şansı olmadığını ifade etti. Türkiye’nin demokratikleşmesinin acil bir ihtiyaç olduğunu dile getiren Güven, Türkiye’nin demokratikleşmesi durumunda Kürt sorununun da kendi içinde çözüme ulaşacağını hayata geçirmek istediklerinin de demokratikleşme olduğunu vurguladı. Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve Kürt sorununun çözümünün öncelikli görev olduğunu kaydeden Güven, “İşte o zaman anneler HDP’nin kapısına çözüm bulmaya gelmezler. O zaman anneler evlatlarını yitirmek zorunda kalmazlar” dedi.
"Demirden korkan trene binmez"
“Demirden korkan trene binmez” diyen Güven, “Biz bindik o trene özgürlük yolunda adım adım ilerliyoruz. Hiçbir güç de bu treni durduramaz. Ne AKP-MHP iktidarı ne de başka iktidarlar. Tarihte bu konuda güvenlikçi politikalarda ısrar edenler tarihin çöp sepetine gitmiştir. Ama halklar kendi yerinde yaşamını sürdürmeye devam etmiştir” diye konuştu. Güven, sözlerinden dolayı kendisine dönük açılan soruşturmaya dair de adil bir yargılama olması durumunda korkuları olmadığını belirtti. Güven, Türkiye’de bir yargılama yapılacak ise, Roboski Katliamı’nın faillerinin, Taybet Ana’yı katledenlerin ve Cizre’de bodrumlarda katliam yapanların yargılanması gerektiğini vurguladı.
Güven’in açıklamasının ardından açıklama sloganlar eşliğinde sona erdi.
Van
Kayyım atamalarına karşı Van'da düzenlenen Demokrasi Nöbeti 32. gününe girdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İpekyolu İlçe binasının önünde yapılan eyleme bugün de çok sayıda kişi katıldı.
"Evet biz bölücüyüz çünkü AKP'yi üçe böldük"
Nöbette konuşan Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, kayyım atamalarına ilişkin havuz medyasının her gün iftira ve yalan haber yaptığını söyledi. Havuz medyasında yer alan “belediye dağa para gönderdi” haberlerine tepki gösteren Bülbül, "Belediyelerden dağa, bağa hiçbir şekilde para gitmedi. Bunu havuz medyası da biliyor. Onlar bize 'bölücü' diyorlar. Biz Türkiye haklarını siyasette, sosyal, kültürel yaşamda, eşitlikte, adalette, özgürlükte, buluşturmak isteyen bir partiyiz. Ama şu anda bölücü olduğumuz doğrudur. AKP’yi üçe böldük, bir yandan Davutoğlu bir yandan Ali Babacan bir yandan Recep Tayyip Erdoğan. Bu anlamda bize 'bölücü' diyebilirsiniz" diye konuştu.
"Bu çocukların dağda olmasının nedeni inkar politikalarıdır"
Diyarbakır'da HDP İl binası önünde oturan ailelere seslenen Bülbül, “Sevgili anne! Senin çocuğunun dağa gitmesine sebep olan biz değiliz. Bu çocukların dağda olmasının nedeni AKP’nin ve devletin gelenekselci, gerici, tekçi ve inkârcı politikasıdır" dedi.
Konuşmaların ardından 10 dakikalık oturma eylemi yapıldı. Oturma eyleminde yurttaşlar, seslendirdikleri şarkılar ve attıkları sloganlarla belediyelere kayyım atanmasını protesto etti. Nöbet eylemi alkışlar ve sloganlarla sona erdi.