T24 - Habertürk gazetesi magazin yazarı Kadir Kaymakçı, Ayşe Arman'ın bir ilaç firmasının davetiyle gittiği Uganda gezisini eleştirdi. Arman'ı samimi bulmadığını söyleyen Kaymakçı, "Bu kadar acının olduğu bir yerde insan nasıl bayram çocuğu gibi mutluluk pozları verir anlamıyorum" dedi.
Kadir Kaymakçı'nın Arman'ı sert bir dille eleştirdiği yazısı (26 Ekim 2010) şöyle:
Irak, Güney Afrika, Balkanlar ve Ortadoğu'daki savaşlarda çektiği fotoğraflarla birçok ödül kazanan The New York Times muhabiri Joao Silva'nın, Afganistan'da mayın patlaması sonucu ağır yaralandığı haberiyle aynı gün Ayşe Arman'ın 'Uganda Fotoğraf Albümüne bakıyorum...
Kandahar'da devriye gezen Amerikan askerleriyle birlikte olan, patlamanın ardından iki ayağını birden kaybetme riski bulunan 44 yaşındaki Silva'nın doğru dürüst tek bir kare fotoğrafı yokken ışığı ve kompozisyonuyla her şeyi ayarlanmış bir kapı eşiğinde, Ugandalı bebeği bağrına basan Arman'ın fotoğrafı hiç samimi gelmiyor nedense!
Fotoğraflara takıldım kaldım
Merak ediyorum, dünyada hangi büyük gazetenin muhabiri Uganda'ya gider, haber yapar ve sayfaya sanki Benetton'un yeni sezon reklam kampanyası için poz vermiş gibi 10-15 tane fotoğrafını koyar!
'Dünyada en çok kulanılan sertleşme ilacının üreticisi'nin davetlisi olarak bir dolu gazeteciyle gittiği Uganda'dan 'başka bir gezegen'miş gibi bahseden Ayşe Arman, yoksulluktan, yoksunluktan o kadar etkileniyor, o kadar duygulanıyor ki 'Sanyu Babies Home' adlı 'dünyanın en güzel kimsesizler yurdu'nda bir an Angelina Jolie'liğe bile soyunuyor: "Allah sizi inandırsın evlat edinecek olsam edinirim!"
Yok yok, Ayşe Arman'ın yazdıklarında yeni hiçbir şeyin olmaması değil rahatsızlık veren, bütün o yoksulluğun, acının içinde ağzı kulaklarında fotoğrafları tuhafıma gidiyor en çok... Bu kadar acının olduğu bir yerde insan nasıl bayram çocuğu gibi mutluluk pozları verir anlamıyorum... "Hadi onlar içinde oldukları sefaletin, yoksulluğun, yoksunluğun farkında değiller, 'her şeyi olduğu gibi kabul ettikleri için, daha fazlasını bilmedikleri, istemedikleri için her yerde dans edecek kadar mutlular' peki ya Ayşe Hanım niye bu kadar neşeli?" diye kendi kendime soruyorum!
'Utanç' gibi 'samimiyet' de var
Habere değil de sanki bir lunaparka gitmiş gibi... Takıp takıştırıp sürüp sürüştürüp her köşe başında objektife sırıtan pozları beni rahatsız ediyor.
Zaten bu muhabirlerin röportaj yaptıkları kişilerle fotoğraf çektirmesi durumu bizdeki haliyle dünyada aklı başında hangi gazetede var merak ediyorum ya neyse...
Ayşe Arman'ın bütün o ağdalı cümlelerinin yanı başında sırıtan yüzü samimi gelmiyor maalesef...
'Dünyada en çok kulanılan sertleşme ilacının üreticisi'nin çalışmalarını anlatan satırların ardından gelen AlDS'lilere, gay'lere, tecavüz mağdurlarına yakılan ağıtlar, istatistikler öylece boşlukta sallanıyor...
Ayşe Hanım, Afrika'da yeni bir duygu keşfetmiş: Utanç!
Onun o yeni keşfettiği duygu, röportajını okurken bir an olsun yakamı bırakmıyor...
Ayşe Hanım umarım bu gezisinin ardından 'samimiyet' diye bir duyguyu da keşfeder...
Sokak yazarı, sokak kızı!
Neyse belki de ben yanılıyorumdur... Son günlerde ortaya atılan 'sokak yazarı' kavramının en güzel örneklerinden biri olduğu söylenen 'sokak kızı' Ayşe Arman'ın yaptığıdır doğru olan...
Bir ilaç firmasının davetiyle 2 günlüğüne bir yere gidip, internette bir Google'layıp rahatlıkla toplayabileceğin bilgilere en küçük bir ek yapmadan, birkaç ağdalı cümleyle haber yazıp sonra da sağdan soldan alttan üstten objektiflere gülümseyip sayfaya basmaktır 'sokak yazarlığı...'
Ama yine de en başta dediğim gibi; ışığı ve kompozisyonuyla her şeyi ayarlanmış, bir kapı eşiğinde, Ugandalı bebeği bağrına basan Ayşe Arman'ın fotoğrafı hiç samimi gelmedi bana!