Gündem

'Kayıp' gazeteci gerilimi sürüyor; Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri nasıl etkilenecek?

Washington Post: Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ipleri daha da gerecek

07 Ekim 2018 22:34

Suudi Arabistanlı gazeteci Cemil Kaşıkçı’nın (Jamal Khashoggi) ortadan kayboluşunun üzerinden 6 gün geçti fakat Kaşıkçı'nın kaderinin ne olduğu hakkında birçok söylenti mevcutken, ortada ne olduğuyla ilgili somut bir haber yok.

TIKLAYIN - Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı kimdir?

Kaşıkçı, 2 Ekim Salı günü İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'na evlilik işlemleri için gitmiş fakat konsolosluk binasından hiç çıkmamıştı. Kayıp gazeteci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ı birçok yazısında açık bir dille eleştirmişti.

Türk yetkililer resmi açıklamalarında hâlâ Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda bulunduğunu belirttikleri Kaşıkçı'nın akıbetiyle ilgili 'kaygılı' olduklarını kaydederken; 'isim vermeyen kaynaklar' ise başta Reuters olmak üzere yabancı haber kaynaklarına yaptıkları açıklamalarda Suudi gazetecinin öldürüldüğünü iddia etti. 

Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın akıbetine dair belirsizlik, devam ediyor. Özellikle Veliaht Prens Selman'la 'gerginlik' yaşadığı belirtilen gazeteciyle ilgili olarak Türkiye ve Suudi Arabistan cephelerinden yapılan açıklamalar ise birbirini tutmuyor. 

Kaşıkçı 'gerginliği', Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri için ne anlama geliyor?

Birçok dış kaynak, Kaşıkçı gerçekten Suudi hükümetinin emriyle öldürüldüyse büyük bir diplomatik krizin kapıda olduğuna inanıyor. Geçen sene Katar'ın Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleriyle yaşadığı uyuşmazlıkta Türkiye Suudilere karşı cephe almış ve Katar’a asker yardımında bulunmuştu. 

Suudi Arabistan, Donald Trump başkanlığındaki ABD ile 'yakın' ilişkiler geliştirirken; son dönemde yaklaşık 1.5 yıllık tutukluluğun ardından Washington ile gerilen Türkiye ise Körfez krizinde Katar'ın yanında yer almıştı. 

Washington Post: Kayıp bir ses

Washington Post Kaşıkçı ile ilgili yaptığı haberde birbiriyle uyuşmayan açıklamaların rekabet içinde bulunan iki bölgesel güç Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ipleri daha da gereceğini yazdı. Post aynı zamanda cuma günleri Kaşıkçı'ın yazılarının konulduğu yeri boş bıraktı ve sadece Kaşıkçı'nın resmini koyarak ''Kayıp bir ses'' başlığı attı.

New York Times ise benzer görüşlerde bulunarak, Türkiye’nin Katar’a verdiği destekten sonra bunun yaşanmasının diplomatik ilişkileri iyice zedelediğini ve geçmişten yaptıkları çıkarımlarla Türkiye hükümetinin  bunu ciddi cevap gerektiren bir diplomatik haraket olarak göreceğini belirtti.

Suudi Arabistan ne diyor?

Veliaht Prens Selman, çarşamba akşamı Bloomberg ile yaptığı röportajda Kaşıkçı’nın nerede olduğunu bildiklerine dair iddiaları, şu sözlerle yalanladı:

‘’Saklayacak hiçbir şeyimiz yok. Kaşıkçı bir Suudi vatandaşı ve ona ne olduğunu biz de çok bilmek istiyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Hükümeti ile diyaloğumuzu devam ettireceğiz.’’

Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasından 5 gün sonra, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu da Reuters ekibini 'Kaşıkçı'nın orada olmadığını kanıtlamak' için konsolosluğa davet etti. Reuters foto muhabiri Osman Örsal, bodrum katındaki mescit dahil bütün odalarını gezmesine rağmen Kaşıkçı’nın izine rastlamadıklarını söyledi. Örsal'ın konsolosluk içinden çektiği fotoğrafları paylaşan Reuters, Otaibi'nin yaptığı 'kayıp gazetecinin ne Suudi Arabistan ne de konsoloslukta tutulduğu ve  medyada böyle bir söylentinin olmasının bile saçma olduğu' yönündeki açıklamasına da haberinde yer verdi. 

Türkiye ne diyor?

Türkiye cephesinden kayıp gazeteci ile ilgili ilk açıklama Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'dan geldi. 3 Ekim akşamı bir basın toplantısı düzenleyen Kalın, Kaşıkçı'nın başkonsolosluğa girdikten bir daha görülmediğini şöyle doğruladı: 

''Saat 13.00 civarında girdiği ve bir daha kendisinden haber alınamadığı, ilgili birimlerimiz ve emniyet birimlerimiz konuyu takip ediyorlar.''

Kaşıkçı’dan uzun süre haber alınamamasının ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü olay hakkında soruşturma başlattı fakat hiçbir somut kanıt bulamadı. Emniyet Müdürlüğü, Kaşıkçı’yı bulmak adına başkonsolosluğa yapılan bütün giriş çıkışları incelemeye başladığını duyurdu.

Cumartesi akşamı 2’si Türk ve biri Arap üç yetkili; Kaşıkçı’nın öldürüldüğü haberini yetkileri olmadığı için anonim olarak verdi. Bu haberin sızmasının ardından Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş da devlet erkanının Kaşıkçı’nın öldüğünü düşündüğünü bildirdi.

Türk-Arap Medya Birliği lideri Turan Kışlakçı hükümet üyelerinden Kaşıkçı’nın öldüğü haberini aldığını doğruladı. Turan Kışlakçı kayıp gazetecinin öldürüldüğünü ve cesetin de parçalandığını tahmin ettiklerini açıkladı. New York Times’ın haberine göre ismini vermeyen bir Arap hükümet yetkilisi de cesetin parçalandığını söyledi.

TIKLAYIN - Reuters: Türk yetkililer Kaşıkçı'nın Suudi konsolosluğunda öldürüldüğüne inanıyor

AA’nın haberine göre içinde Suudi diplomatların da bulunan 15 kişilik bir heyet Kaşıkçı’nın başkonsoloslukta bulunduğu saatlerde oradaydı. AA, soruşturma hakkında bilgisi olan kişilerin bu heyetin Cemal Kaşıkçı için gönderildiğine inandığını aktardı.

AFP’nin haberine de göre bu heyet İstanbul’a salı sabahı geldi ve aynı gün geri döndü. Heyetin diplomatik dokunulmazlık nedeniyle çantaları aranamadı ama Türk güvenlik yetkilileri Kaşıkçı’nın kalıntılarının bu çantalarda  olmadığından emin olduklarını söylediler. Yine AFP’nin haberine göre bu heyet İstanbul’a Kaşıkçı’yı öldürmek için gönderilmişti.

Başka bir iddiaya göre de Kaşıkçı’yı konsoloslukta öldürmek veya Suudi Arabistan’a götürmek için 2 görevli ajan bekliyordu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 7 Ekim günü yaptığı açıklamada Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilk kez bir değerlendirmede bulundu. Kaşıkçı'yı çok eskiden beri tanıdığını belirten Erdoğan; "Beklentim hala iyi niyetli, inşallah arzu etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmayız. Nişanlısının bu süreç içerisindeki beklentisi o da ayrı bir konu. Ama ben inanıyorum ki bu dünyada, özellikle bizim ülkemizi kastediyorum, bu tür bir şeyin olması hususunda özgürlüklerin takipçisi olanlar, düşünce hürriyetinden yana olanlar bu işin peşini bırakmayacaklardır. Bunun peşini bırakmamak suretiyle de bunun takipçisi olacaklardır. Ben de Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak bu işin takibindeyim, kovalıyorum. Buradan çıkacak sonuç neyse onu da dünyaya da bizler bildireceğiz.

"Büyükelçiliğe giriş çıkışlar vesaire bütün bunların hepsi şu anda inceleniyor, takip ediliyor. Havalimanından çıkışlar, gelişler... Bütün bunların hepsi takipte. Bunların kontrolünü emniyetimiz olsun, aynı zamanda polis teşkilatımızın çeşitli birimleri kovalıyor. Göreceğiz, süratle de buradan bir netice alalım istiyoruz'' dedi.

ABD'nin konumu ne?

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı ellerinde konuyla ilgili bir sonuca varacak kadar kanıtları olmadığını fakat olayı yakından takip ettiklerini bildirdi.

Washington Post’un haberine göre Kaşıkçı’nın ortadan kayboluşu geçtiğimiz yıllarda Arap ülkelerinden kaçıp Türkiye’ye yerleşen birçok muhalifi tedirgin etti.

Kaşıkçı, Suudi Arabistan’da gazetecilere uygulanan baskıdan sebep ülkesini kendi isteğiyle terk etmiş ve yeni hükümeti eleştiren yazılar yazmıştı. Cemil Kaşıkçı 2017’de yaptığı açıklamada hükümet hakkında yazmamasının hapishanede yatan meslektaşlarına ihanet olacağını söylemişti. Cemil Kaşıkçı’nın hayatta olup olmadığıyla ilgili hala resmi bir açıklama yapılmadı.