Hürriyet yazarı Sefer Levent, kredi borcu olan vatandaşlarla ve hükümetin faiz politikalarıyla ilgili olarak, "Hükümetin banka kredisi ve kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılmasına imkan sağlayan kararının üzerinden neredeyse 1.5 aya yakın bir süre geçti. Bana ulaşan bilgilere göre iki farklı yolla kredi kartınızın borcunu yapılandırabilirsiniz. Ancak bu yollardan biri adeta girdaba dönüşüyor" diye yazdı.
Sefer Levent'in Hürriyet gazetesinin bugünkü (5 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'Kart borcunda faiz GİRDABINA GİRMEYİN' başlıklı yazısı şöyle:
VATANDAŞIN EKONOMİSİ
Başlarken...
UZUN bir süredir ekonomiyle ilgili yazıp çiziyorum. Geriye dönüp baktığımda, en çok keyif aldığım haberlerim, yazılarım veya editörlüğünü yaptığım sayfalar hangileri diye düşündüğümde, bunların vatandaşın yani okurların cebine dokunan işler olduğunu görüyorum. Türkiye gibi gündemin çok hareketli olduğu bir ülkede ekonomide de her gün yeni bir gelişme oluyor. Bu gelişmelerin her biri vatandaşı yakından ilgilendiriyor. Bu köşedeki amacımız, ekonomide olan bitenlere vatandaşın penceresinden bakmak. Vergilendirilmiş kazanç ne kadar kutsalsa, vergisini ödeyen vatandaşın hakkı da bir o kadar kutsal. Vergi mükelleflerinin verdiği her kuruş verginin bir toplumsal fayda olarak ona geri dönmesi gerekiyor. Amacımız vergisini ödeyen vatandaşın hakkını sonuna kadar savunmak. Lütfen her türlü soru, sorun ve önerilerinizi [email protected] adresine gönderin.
Bu köşe sizin...
HÜKÜMETİN banka kredisi ve kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılmasına imkan sağlayan kararının üzerinden neredeyse 1.5 aya yakın bir süre geçti. İyi de bu borçlar yeniden yapılanırken tablo vatandaşın lehine mi aleyhine mi gelişiyor. Gelin birlikte inceleyelim. Bu haftaki konumuz kredi kartları borçlarının yeniden yapılanması. Bana ulaşan bilgilere göre iki farklı yolla kredi kartınızın borcunu yapılandırabilirsiniz. Ancak bu yollardan biri adeta girdaba dönüşüyor. Bakın nasıl? Diyelim ki bir bankanın kredi kartını son limitine kadar kullandınız. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Borcunuz 20 bin liraya ulaştı ve artık asgari ödeme bile yapamaz durumdasınız. Bankanıza gittiniz ve yapılandırma haklarından faydalanmak istediğinizi söylediniz.
Borç kapatacağım derken...
Devlet kart borçlarının yeniden yapılandırılmasında 72 aya kadar taksit imkanı getirdi. Son düzenleme iyi gibi gözüküyor ama bence dikkatli olmanızda fayda var.
Kartta uygulanacak aylık faiz oranı yüzde 2.02’ye kadar ulaşıyor. Bu oranı maksimum faiz olarak Merkez Bankası belirliyor. Son belirlendiği tarih ise 22 Ekim 2014.
Faizler düşsün diye bu kadar tartışma yaşanırken kimsenin karttaki faizle ilgilendiği yok. Bankalar yasaların kendilerine tanıdığı yasal imkanla birlikte borcunuzu 72 aya kadar taksitlendiriyor.
Kartınızı düşük faizle hele de bireysel kredi faizlerine yakın bir oranla taksitlendiren banka varsa tabii ki tercih edebilirsiniz.
Ancak bazı bankalar taksitlendirmede faiz oranını tavandan, yani yüzde 2.02’den kullandırıyor. 20 bin liralık bir krediyi yıllık yüzde 30 faiz yüküyle ödeme tehlikesiyle karşı karşıyasınız. Üstelik 6 yıl boyunca! Kartınız da hala faal durumda.Borcunuzu ödedikçe yeniden limit açılıyor. Bu borcu bu yöntemle zor bitirirsiniz.
İşte en mantıklı yol
Hazır taksitler 48 aya kadar çıkmışken, aylık faizler de yüzde 1.15’lere kadar düşmüşken aslında en mantıklısı bireysel kredi kullanmanız.
Ancak bunu kart borcunuzun bulunduğu banka kolay kolay yapmaz. Eğer kredi risk priminiz uygunsa başka bir bankaya gidin. Borcunuzun toplamına ve aylık ödeme imkanınıza göre ödeyebileceğiniz bir senaryoyu kabul edin.
Diğer bankadaki kart borcunuzu kapatın. Kartınızın limitinin de kapatın ya da azaltın ki yeniden borçlu denizlere açılmayın! Merak etmeyin siz borcunuzu ödedikçe bankalar nezdinde kredibiliteniz artacaktır. Biraz sabır. Ne de olsa amaç burada sizi borçtan kurtarmak.
20 bin lira borcunuz varsa aylık 1.25’lik bir faizle kredi alırsınız. Yani yılda yaklaşık yüzde 16 faiz ödersiniz. Kurtulma şansınız daha yüksek.
Sakın bu tuzağa düşmeyin! 99 liraya telefon olur mu
ŞİMDİ uydudan yayın yapan bazı kanallar üzerinden pazarlanan bir dolandırıcılık hikayesi paylaşacağım sizinle. Program konuğu gibi gözüken bir adam hayli sert bir ses tonuyla bağırıyor:
“Size öyle bir fiyata öyle bir telefon sunacağız ki, şaşırıp kalacaksınız. Beni araştırın. O dolandırıcılara benzemem. Piyasada 350-450 liraya satılan tuşlu cep telefonunu size 99 TL artı kargo masrafına vereceğiz. Acele edin şu numarayı arayın. Stok fazlası son 50 tane satışta.”
Malum, özellikle belli bir yaşın üzerindekiler dokunmatik telefon kullanamıyor ya tam da oradan tavlamaya çalışıyor vatandaşı:
“Annenize, babanıza alın, hemen arayın.”
Sakın aramayın. Bakın, Türkiye’de her telefon satışından istinasız bir şekilde ÖTV +KDV 188 TL vergi alınıyor. Yüzde 1’lik gümrük ücreti var, radyo varsa yüzde 7 bandrol ücreti var. 1 lira devlete kayıt ücreti var. Yani daha ortada telefonun kendi maliyeti bile yokken yaklaşık 200 lira masraf var. 99 liraya satılabilir mi? Bu telefonu haftalardır (50 stok fazlası bitmek bilmedi) TV kanalları üzerinden 99 TL’ye sattıklarını öne sürüyorlar. İnterneti tararsanız sipariş verenlerin kargo paketinde cep telefonu yerine oyuncak gibi onlarca başka ürünle karşılaştığını göreceksiniz.
Ucuz balık fırsatı kaçmasın!
Palamut Boğaz’ı geçemeyip Karadeniz’de beklenenden uzun süre kalınca bu yıl tam anlamıyla bir balık bayramı yaşandı. Bolluk fiyatlara da yansıdı. Palamudun tanesi tezgahta 3 liraya (Giresun) kadar düştü. Balık fiyatları aslında aynı borsa mantığıyla belirleniyor. Bolluk olduğunda geriliyor yoklukta ise yükseliyor. Bolluk zamanında bile örneğin hava bozuksa ve balıkçılar ava çıkamadıysa fiyat anında fırlıyor.
Son durumu balık halinden aktarıyorum. Palamudun yavaş yavaş yok olmasıyla fiyatların tırmandığını söyleyen balıkçılar şu anda çinekop bolluğu yaşandığını belirtiyor. Geçen yıl kilosu 40 liradan alıcı bulan çinekop bu yıl bazı bölgelerde 10 liraya kadar gerilemiş durumda. Balık bollaştığında balıkçılar düşük fiyattan balık satmak istemiyor ve avladıkları balıkları büyük ölçüde buzhaneye çekiyor. Balık fiyatları tırmandığında ise anında bu balıkları tezgaha çıkarıyorlar. Aslında çoğu evde artık derin dondurucular veya bu özellikte buzdolapları var. Ben sizin yerinizde olsam balık fiyatları düştüğünde ucuz fiyata alır kendim buzdolabına atarım. Nasıl olsa önümüzdeki günlerde taze diye tezgahtan satın alacağınız palamutların çinekopların büyük bir bölümü buzhaneden çıkarılıp önünüze koyulacak. Ucuz balığı tazeyken bol boy alın yiyin ama kendiniz stoklamayı da ihmal etmeyin!
Büyüteç: 4 kişilik ailenin maç keyfi faturası
Hafta sonu eğlencesi için ailece yapabileceğimiz etkinliklerin başında Süper Lig maçı izlemek geliyor. 4 kişilik bir ailenin maç keyfi faturası ise İstanbul ve Anadolu olmak üzere ikiye ayrılıyor. Bugün İstanbul’da oynanacak olan Beşiktaş-Trabzonspor maçına gitmek istiyorsanız yol, yemek ve maç biletine 4 kişilik bir aile minimum 473.2 lira harcamak zorunda. Ancak bu keyfi Antalya’da yaşamak istiyorsanız 94 lira harcamanız yeterli...
Beşiktaş-Trabzonspor
Bilet 400 TL
Yol 13.2
Yemek 60 TL
Toplam 473.2 TL
Antalyaspor-Gençlerbirliği
Bilet 20 TL
Yol 14 TL
Yemek 60 TL
Toplam 94TL