Gündem

Kardak'ı ararken gizli raporlarla şok oldum

28 Şubat sürecinde TSK ile ilişiği kesilen İskender Pala, anılarını kaleme aldığı kitabında şok açıklamalarda bulundu.

06 Şubat 2010 02:00

T24 - 28 Şubat sürecinde TSK ile ilişiği kesilen İskender Pala, anılarını kaleme aldığı kitabında şok açıklamalarda bulundu: Kardak krizinde Osmanlıca belgeleri incelemem istendi. Üç Hilal gizliliğinde raporlarla karşılaştım. Hayretler içinde kaldım, çünkü benim bildiğim yakın tarih böyle değildi"


12 Eylül döneminde TSK'ya katılan, 28 Şubat sürecinde ise YAŞ kararıyla ordudan atılan Prof. Dr. İskender Pala, anılarını İki Darbe Arasında isimli kitabında kaleme aldı.


Divan Edebiyatı'na ilişkin araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. İskender Pala, TSK ile ilişiğinin kesildiği 28 Şubat sürecine ilişkin anılarını kaleme aldığı İki Darbe Arasında kitabında şok açıklamalarda bulundu. 12 Eylül ihtilali döneminde askere giren ve 28 Şubat krizi sonrasında YAŞ kararları ile ordudan tasfiye edilen Pala, Kardak krizinde de görev aldığını anlattı. Prof. Pala, o dönemde eski yazıyı bildiği için Kardak'a ilişkin arşiv araştırması yaptırıldığını ve elde ettiği bilgilerin Deniz Kuvvet Komutanı Güven Erkaya tarafından dönemin Başbakanı Tansu Çiller'e aktarıldığını söyledi. Kardak krizinde Erdil Paşa tarafından Ankara'ya çağrıldığını anlatan İskender Pala, "Beni o gece Ankara'ya çağırmalarını emrettiği gece ilgililere 'O şimdi korkacak ve kendisini kodese yollayıp ihraç etmek için çağırdığımızı zannedecek. Titreye titreye gelecek diyerek kahkalarla güldüğünü duydum" dedi. Kardak'ı ararken 'Üç Hilal' gizliliğinde raporlarla karşılaştığını anlatan Pala "Kardak'ı ararken, üç hilal gizliliğinde raporlarla karşılaştım ki benim bildiğim yakın tarih böyle değildi. Öğrendiklerime hayret ettim" dedi.


Bizim İskender deyince...

Prof. Dr. Pala, kitabında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Kuzey Deniz Saha Komutanı İlhami Erdil ile arasında geçen bir konuşmanın YAŞ kararlarını etkilediğini de anlattı. 28 Şubat sonrasından ordudan atılan Pala, kendisinin ordudan atılması sürecini başlatan Erdoğan-Erdil görüşmesini de kitabında açıkladı. Preveze Deniz Zaferi kapsamında anma törenlerinde Erdoğan ile Erdil'in bir araya geldiğini anlatan Pala ikili arasında geçen ayaküstü konuşmaları yazdı. Erdil, Barbaros türbesinin bazı açmazlarıyla ilgili yardım istediğini Erdoğan'ın da buna karşılık "Elbette sayın komutan, Belediye olarak biz ne gerekiyorsa yapalım, Barbaros gibi bir Türk büyüğüne her türlü yardımı hak eder" şeklinde konuştuğunu anlattı. Erdil'in "Bizde araştırmacı bir binbaşı var. Barbaros'un vasiyetini bulup getirdi. Eski yazıyı bilen bir binbaşı İskender Pala" dediğini anlatan Pala, Erdoğan'ın buna karşılık "Ha.. Bizim İskender'den bahsediyorsunuz" dediğini ve ordudan atılma sürecin bu diyalogdan sonra geliştiğini anlattı.


'Nereden onların oluyor'

Erdoğan'ın "Bizim İskender" sözünden sonra İlhami Erdil'in 1-2 dakika düşündükten sonra Erdoğan'a hissettirmeden kurmay başkanına dönerek "nereden onların İskender'i olduğu araştırılsın!" talimatını verdiğini kitabında yazan İskender Pala, "O anda orda olan fotoğrafçı arkadaşımın söylediğine göre bu talimatı verirken suratında bir hiddet, bir boğayı bile zehirleyecek cinstenmiş" şeklinde konuştu. Pala'ya göre irtica söylemlerinin had safhaya ulaştığı bir dönemde yaşanan diyalog Erdil'in kendisini ordudan attırmak için elinden geleni yapmaya çalıştığı süreci başlattı. 27 Eylül Preveze Deniz Zaferi'ni anma günü dolayısıyla Barbaros'un ruhuna mevlit okutulmasını teklif ettiğini anlatan Pala bu tekliflerim üst makamlara irtica faaliyeti olarak yansıdığını söyledi. Pala kitabında o diyalogları şöyle anlatıyor:

"Müzede İlhami Erdil'i gülümseyerek karşıladım. Hiç yüzüme bakmadı ve bana türbeyle ilgili aydınlatma çalışmaları ne aşamada diye konuştu. Ben de türbelerin iç aydınlatması için mum görüntülü lambanın konulduğunu dış aydınlatma için kendilerinin emirlerini beklediğini söyledim. Bana 'tabi sen söylersin komutanlar olarak bizler yaparız' diye iğneli bir cümle söyledi ve çekip gitti. Donup kaldım ne demek istediğini anlamadım. Durumu arkadaşımdan öğrendim. Sonraki günlerde yavaş yavaş dışlandım. 27 Eylül'de Tayyip Bey'le İlhami Paşa arasında geçen konuşma herşeyi değiştirmeye yetmiş gibiydi. Erdil ordudan atılmam için ne gerekiyorsa yapılması talimatını ekimin başlarında verdiğini düşünüyorum."


Eşi orduevinden çıkartıldı

İskender Pala kendisinden önce Kürtlerin, Alevilerin ve Çingenelerin orduya alınmadığını bu etnik ayrımcılığa kendisinden sonra inançlı, namaz kılan insanların da dahil edildiğine dikkat çekiyor. İskender Pala eşi ve çocuklarıyla askeri lokalden eşinin başörtülü oluşu nedeniyle çıkartıldığını kitabında anlatıyor.

Eşi ve çocukları önünde rencide edilen Prof. Dr. İskender Pala hukuk mücadelesini kazanamadığını belirtiyor.


Kütüphanedeki kitapları sakıncalı diye yaktılar

Pala kitabında bazı komutanların Atatürk'ün kurduğu Tür Dil Kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çıkartılan yayınların orduya gerici iddiasıyla sokulmadığını ve gelen kitapların yakıldığını kitabında anlattı. Pala "Astsubay Hazırlama Okulu Kütüphanesi için kitap isteğinde bulunduk. TDK, TTK, Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Atatürk Araştırma Merkezi gibi kuruluşlardan talep ettik. Bu kuruluşlardan kolilerle kitap geldi. Ne var ki komuta kademesinden birileri içlerinden gelen bazılarının kütüphaneye girmesinin sakıncalı olacağına karar vermiş. Türk Dil Kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumların yayınlarından bazıları konuları yönünden gerici bulunmuş kitapların yakılması istendi" dedi.


Barbaros'un ortaya çıkan Kur'an'lı vasiyeti

Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa'nın vasiyetini ortaya çıkarttığını kitabında yazan İskender Pala "Araştırmalarım sırasında Barbaros'un vaktiyle yayımlanmış bir vakfiye ve vasiyetnamesine rastlamıştım" dedi.

Vasiyetnamesine göre ünlü Kaptan-ı Derya'nın Mimar Sinan eseri olan türbesinin aydınlatılmasını istediğini belirten Pala vasiyetin gerçekleştirdiğini söyledi. Pala şu bilgilere yer verdi: "Bir türbedar tayini ile türbesinde Kur'an okunmasını vasiyet ediyordu. Bunu Müze komutanına ilettim. O Kuzey Saha Komutanı'na bildirdi, oradan da Ankara'ya yazıldı. Bana yapılması gerekenleri sordular. Ben tenvir konusunun eskiden mumla yapıldığını ama artık elektrik olduğuna göre içten ve dıştan aydınlatılmasının yapılarak bu vasiyetin yerine getirileceğini anlatan bir etüt hazırladım. İşlemler başlatıldı."