Gündem

Karayılan: MİT'le değil, devletle masaya oturduk

Murat Karayılan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kamuoyuna suçlu olarak gösterilmesinin diyalog sürecini kapatma girişimi olarak değerlendirdi...

14 Şubat 2012 19:35

 

T24 - PKK'nın Kuzey Irak'taki yöneticilerinden ve KCK lideri Murat Karayılan, MİT ile değil, devletle masaya oturup görüşmeler yaptıklarını ileri sürdü. 
 
Karayılan, Hakan Fidan’ı hedef alan operasyonun ’Diyalog sürecini tümüyle kapatma ve bundan sonra kimsenin diyaloga yeltenmemesi için gözdağı vermeye dönük de bir yönelim’ olduğunu savundu. 
 
Devletle ilk olarak Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olduğu 1993 yılı Mart ayında devletle dolaylı ilişki kurduklarını belirten Karayılan, nisan ayında Özal’ın ölümüyle kesintiye uğradığını anlattı. Daha sonraki gelişmelerde devletle dolaylı ilişkilerin İmralı’da doğrudan görüşme ilişkisi düzeyine çıkması ve Oslo’da resmi görüşmelerin yapılması sürecine yükselmesine önem verdiklerini anlatan Murat Karayılan, şu iddialarda bulundu: 
 
"Biz MİT’le değil, devletle görüşmeler yaptık. Bizimle görüşme yapan heyet, hiçbir zaman, ’Biz MİT’çiyiz, MİT olarak sizinle görüşmeye geldik’ dememişlerdir. TC devleti adına görüşme yapan heyetler olarak tanımışızdır. O heyetin içinde kimin MİT mensubu, kimin başka kurumun mensubu olduğunu biz bilemeyiz ama bizimle devletin bilgisi dahilinde ve devlet adına masaya oturan heyetlerle görüşmeler yaptık. Ama esas olarak buna yol açan ve zemin sunan zihniyet önemlidir. 
 
AKP diyalog sürecine sahip çıkmadı. ’Devlet yapıyor’ dedi. Bu devlet kimdir ve nerededir, belli değil. AKP sorunu çözmek istediğini söylüyor ama gerekli hiçbir yasal düzenlemeyi yapmıyor. Bir taraftan demokratik açılım adı altında bir süreç başlatıldığını söylüyor, öbür taraftan Kürt siyasetine dönük bir siyasi soykırım sürecini başlatıyor ya da onaylıyor. Kürt sorununa dönük herhangi bir yasal düzenleme yapmıyor, sürdürülen diyalog sürecini illegal bir vaziyette bırakıyor." 
 
Murat Karayılan, savcıların eski ve yeni MİT müsteşarına ve diğer MİT mensuplarına açtığı soruşturmanın Başbakan’a ve hükümete karşı da bir tutum olduğunu düşünmediğini, bunun ’Bir çeşit balans ayarı’ da olabileceğini öne sürdü. 
 
BDP Diyarbakır İl Binası’nda bulunan Abdullah Öcalan’ın el yazması mektuplar ve diğer belgelerin tek nüsha olduğunu ve kendi denetimleri altında bulunduğunu, Türkiye’ye sokulmadığını ve çoğaltılmadığını ileri sürerken, "Oslo görüşmelerini kim internete sızdırdı, deşifre ettiyse, bu belgeleri de aynı çevreler polisin dosyasına koymuştur. Bu belgeler devlet ya da MİT’in arşivinden alınmıştır. Başka hiçbir mümkünatı yoktur. Tek bir ihtimal daha vardır, uluslararası güçlerin de bu belgeleri elde etme olanağı olabilir; onu yadsımıyorum ama buna pek ihtimal de vermiyorum" dedi.