Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, iş insanı Osman Kavala'nın bir beraat, iki tahliye, bir AİHM kararına rağmen; 15 Temmuz, Gezi olaylarını planlamak, Kızıl Sorosluk ve casusluk gibi suçlamalarla sürekli içeride tutulacak bir bahane bulunduğunu belirterek, "Aslında ülkenin en zengin ailelerinden birinin veliahttı olan Osman Kavala’nın üzerine bütün suçların yakıştırılmasına neden en büyük suçu, ülkedeki burjuva stereotipine uymaması.
Yani siyasi krizlerde sessizce bir kenarda bekleyip, bütün iktidarlarla iyi geçinmeye çalışıp, bakan beylerin toplantılarında görünüp, en fazla kendi menfaatine olan demokrasi, hukuk can çekişirken ağzını açmayıp, parasını hedonistçe harcamaması, ısrarla ve naif bir biçimde sürdürdüğü aktivist, hayırsever, muhalif profili." diye yazdı.
Yıldıray Oğur, 1000 günün sonunda artık söylenecek çok az sözün kaldığını belirterek, "Hakkında uçuşan iddialar, beraat kararı sonrası Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla görev yerleri değiştirilen hakimler...
Belki son bir ümitle Şeyh Edebali’nin damadı Osman Bey’e nasihatlerini, Tarık Buğra’nın damadı Osman Bey için devleti yönetenlere hatırlatabiliriz; "Bundan sonra çatışmalar bize, adâlet sana; kötü göz bize, şom ağız bize, haksız yorum bize, bağışlama sana." ifadelerini kullandı.
Yazının tamamı için tıklayın...