Karar yazarı İsmet Berkan, Millet İttifakı'nı "geçici birlik" olarak tanımlarken, "Cumhurbaşkanı seçimine 22 ay kala o geçici birliğin çatırdamasına tanıklık ediyoruz" dedi.
Muhalefetin 5 yıllık bir icraat planıyla Cumhurbaşkanı olarak sunacağı kişiyi söylemesi gerektiğini savunana Berkan, yazısında şu ifadeleri kullandı:
"Gelin şöyle bir senaryo hayal edelim: Seçim yapılmış, seçmen Tayyip Erdoğan’ın rakiplerinden birini Cumhurbaşkanı seçmiş olsun. Parlamento seçimi nasıl sonuçlanmış olursa olsun, seçimin ertesi sabahı, Ak Parti muhalefete dönecek ve 'Hadi gelin parlamenter sisteme dönelim' diyecektir. Ak Parti teklif metni üzerinde pazarlık bile yapmayabilir, 'Siz getirin biz oy vereceğiz' diyerek bir açık çek bile verebilir. O zaman muhalefet, binbir güçlükle seçtirdiği, yüzde 50’nin üzerinde oy almış olan başkanını ve o başkanın ülkeyi 5 yıl tek başına yönetmesi olasılığını hiçe sayıp, ilkelerini öne alıp hemen Anayasayı değiştirmeye mi soyunacaktır, yoksa 'Dört yıllık bir restorasyon yapsın bizim başkan, sonra Anayasayı değiştiririz' mi diyecektir?"
Anayasanın hemen değişip kısa sürede parlamenter sisteme geri dönülmesi, muhtemelen 2023 bitmeden bir genel seçim daha yapılacak olması anlamına gelir. Peki ama birkaç ay önce ülkeyi 5 yıl yönetsin diye seçmenin yarıdan fazlasının bir isme oy vermiş olması unutulacak mıdır? Seçmen ne düşünecektir?
'Biz fasulyeden bir aday göstereceğiz, sonra da birkaç ay içinde onu indirip parlamenter sisteme geri döneceğiz' demek, 2017’den beri sürdürülen söylemin tutarlığı açısından doğru olan tutumdur ancak bu ilkeli duruşun seçmende ne etki yapacağını önceden kestirmek kolay değil. Belki de seçmenin karşısına gerçek ve kuvvetli bir aday değil de 'fasulyeden' bir aday koymak, Tayyip Erdoğan’ı yenme mücadelesinde alınmaması gerektiği kadar büyük bir risktir, kumardır.
İkinci boyut daha da ilginç.
İyi Parti lideri Meral Akşener bir süreden beri ülkeyi şehir şehir, ilçe ilçe, sokak sokak geziyor, halkın elini tutuyor, onlarla sıcak temas gerçekleştiriyor.
İyi Parti’deki genel izlenim, partinin yüzde 20 sınırına doğru ilerlemekte olduğu. İyi Parti içindeki yaygın görüşe göre, Ak Parti’deki çözülmenin hızlanması halinde İyi Parti, yüzde 23-25 aralığından yukarıya bir türlü çıkamayan CHP’yi geride bırakıp birinci parti bile olabilir.
Eğer öyle olacaksa, hem muhalefetin stratejisini belirlemekte hem de Cumhurbaşkanı adayını seçmekte Meral Akşener’in daha fazla rol istemesi, bunun için de Kemal Kılıçdaroğlu ile şimdiden kibarca itişmeye başlaması normal değil mi?"