Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması, imam hatiplerin ve ilahiyat fakültelerinin sayısının artması ile Diyanet İşleri Başkanı'nın protokolde Genelkurmay Başkanı'nın önüne geçmesi, son olarak Yargıtay açılışının yapılmasının, bir kesimde şeriat endişesi yarattığını belirterek, "“Şeriata doğru” söylemi, öteden beri bir başka kesimi daha heyecanlandırır. Heyecanın içinde epeyce bir umut da vardır. Ülkede dini ölçüler hakim olursa, İslam’ın daha iyi yaşanacağı gibi bir kanaatin memlekette yüzde 7-8’lik bir toplum kesimini etkilediği tespitleri vardır. Halkının yüzde 99’unun Müslüman kabul edildiği bir ülkede yüzde 7-8’lik bir kitlenin şeriat talebinden söz ediyoruz.
Kurulu düzenin ana kodlarından birisi laiklik ve bu ilke tamamen “şeriat karşıt” bir yaklaşımı ifade ediyor." diye yazdı.
"Ak Parti'nin yönettiği Türkiye, 19 yılda İslam’ın daha çok toplumsallaştığı bir Türkiye midir?" sorusunu yönelten Taşgetiren, "Şayet siyasi kadrolar, taa Refah’a söylediğim gibi, temiz bir yönetim kurmuş olsalardı, 1994’lerden bu yana siyasette ahlak öne çıksaydı ve bu korunsaydı, erdem en gözüken kişilik değeri olsaydı, yolsuzluğun esamisi okunmasaydı, adalet uygulamada anıtlaşsaydı… o zaman toplumdaki İslam talebi çok daha kapsayıcı olurdu.
Üstelik şimdilerin İslam’ın istismar edildiği izlenimi de zemin bulmazdı.
Bence sorulması gereken şey şudur: Şeriatın gelmesi gelmemesi bir yana kimin hayatında ne kadar İslam var?" ifadelerini kullandı.
Yazının tamamı için tıklayın...