TV5'te Serbest Görüş programına katılan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dile getirdiği "Türkiye ittifakı"na ilişkin değerlendirmede bulunurken bu ittifakın parlamenter sisteme dönme arayışı olabileceğini ifade etti. AKP'nin kurucularının yüzde doksanının rahatsızlık duyarak gittiğini söyledi. Karamollaoğlu, "Onun için çok zor bir durumdalar. Buradan nasıl çıkacaklarını bilemiyorlar" dedi.
Karamollaoğlu'nun konuşmasından başlıklar şöyle:
"Adalet olmazsa devlet yok demektir. Adalet mülkün temelidir. Cenab-ı Hak insanı yaratmış benim inancım gereği. İnsana akıl vermiş, bundan dolayı mesul tutmuş. Ama dinde zorlamamış. Serbest bırakmış. Cenab-ı Hakkın serbest bıraktığını ben nasıl zorlayacağım ille de bana gel, benim gibi inan diye. Bundan hareketle insan haklarına, liyakâta önem vermemiz gerekiyor.
Bizim inançlı olan kesime de diğer kesime diyorum ki; bunlar bizim inancımıza ters, şekle takılı kalmayın. AK Parti'nin az önce söylediğim prensiplerin tamamını çiğnediğini düşünüyoruz. İnanç açısından ben bir şey diyemem. Müslümanım diyen hata etmez mi, günah işlemez mi, işler buyuruluyor. Yalan söylemez ama müslüman.
Biz bu noktaya geldiğimizde sıkışıyoruz. Çünkü bize karşı yalan söyleniyor, iftira atılıyor. En üst mertebede bu söylendiği taktirde biz nasıl bir araya geleceğiz? Biz bu ülkenin içinde farklı görüşlere sahip insanlar ve topluluklar olarak bir araya gelebiliyorsak bu ülkeyi kurtarırız. Temel meselelerde farklılıklarımızı koruyarak ittifak yapmalıyız.
Demin söylediğim temel meselelerde şurasını azıcık bükelim, azıcık işkence olsa ne olur olmaz, azıcık zulüm olsa ne olur olmaz. Hukuku da çiğnesek olmaz. Kamu malına zarar vermek, yetim malı yemek, kul hakkına tecavüz etmek hiç kimse buna cevap veremez. Nerede anlaşayacağız o zaman biz. Bunları tam olarak terk ederiz demedikleri için aynı kefeye giremeyiz. İktidar bu noktayı ciddi olarak ele almalı.
"Kendisini buna hazırlamazsa kendisi sıkıntıya girer"
Türkiye ittifakı şu anda havada kalıyor. Ben sayın Cumhurbaşkanının bunu iyi niyetle söylediği kanaatindeyim. Şunu görüyor; Türkiye ortadan ikiye bölünmüş gibi. Kendilerinden olmayanı vatan haini ilan ettiler. Böyle bir anlayış olur mu? Öyle olunca siz insanları nasıl bir araya getireceksiniz? Cumhurbaşkanı bunu düşündü. Ama Bahçeli'nin sert çıkması birdenbire müpenlik oluşturdu.
Sayın Cumhurbaşkanı sorgulanmak istemiyor. Hâlbuki yarın bu halk beni istemezse ben zorla burada kalma çabasına düşmemem icap eder. Kendisini buna hazırlamazsa kendisi sıkıntıya girer. Herkes geçicidir. Gelir, gider. Yani demokratik sistem de bunu gerektirir.
"Çok zor durumdalar"
AK Parti'nin içine bakıyorum. Başlangıçta yola çıktıkları arkadaşlarının yüzde 90'ı gitti. Benim söylediğim gerekçeleri öne sürerek. 'Adalet kalmadı' diyorlar. İstişâre kalmadı, farklılıklar hoş görülmüyor. Öyle noktaya geldi ki yolsuzluğa cevaz veriyorlar. Siyasi partinin ilçe başkanı çıkıp "Bizim başkanımızı ben korurum" nasıl der ya! İkinci gün ihraç edilmesi icap eder. Onun için çok zor bir durumdalar. Buradan nasıl çıkacaklarını bilemiyorlar.
"Yeniden parlamenter sisteme dönüştürme arayışı olur"
Burada ben sanki ne kadar isabetli bilmiyorum ama Türkiye İttifakı ile kastedilen yeniden bir parlamenter sisteme dönüştürme arayışı da olabilir. Nihayet yüzde 50+1 kaybederseniz yerinize biri gelecek. Bütünüyle iktidarı terk etmek zorunda kalacaksınız. Bunu birileriyle anlaşarak da yapabilirsiniz. Pazarlık gerekecek. Bütünüyle iktidarı kaybetmekten daha uygun olabilir. Bu Cumhurbaşkanlığı sisteminin devamı ile de olur. Cumhurbaşkanlığı sistemi kalkıp eski sisteme de dönmek mümkün olabilir. Yalnız şunu görüyoruz; Amerikan sistemininde de benzer şeyler var. avrupa2nın çoğu krallığı tuttu. Niye tutuyor? Hiç yetkisi yok, bir özelliği var, vatandaşın hepsini kucaklıyor. Hiçbir meseleye müdahale etmiyor ama var. Herkes, herkesi kucaklayacak birisine ihtiyaç duyuyor. Çünkü taraf değil. Hâlbuki siz hem partinin genel başkanı hem de Cumhurbaşkanısınız. Ama Cumhurbaşkanı benim Cumhurbaşkanım değil. Niye, siz hainsiniz diyorlar. Kendisine oy vermeyen herkesi hain ilan ettikten sonra Türkiye'de Cumhurbaşkanı sadece yüzde ellinin Cumhurbaşkanı oluyor. O zaman bölen oluyor, olmaz. Onun için bir arayış içinde olma ihtimali var. Bu böyle devam ettirilemez. Bütün yetkiyi bir araya topladığınız zaman maalesef o bizim sıkıntımız.