Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AKP’den istifa eden ve yeni parti kurma hazırlıklarını sürdüren eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti.
Karamollaoğlu, “Türkiye’nin Geleceği İçin Lider Ziyaretleri” programı kapsamında, 64. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti. Davutoğlu’nun Ankara Beysukent’teki çalışma ofisinde gerçekleştirilen görüşmede, Türkiye’nin temel meseleleri üzerine görüş alışverişinde bulunuldu.
Karamollaoğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la başladığı lider ziyaretlerini, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve yeni parti kurma hazırlıklarını sürdüren eski başbakan yardımcısı Ali Babacan’la sürdürmüştü.
İkili görüşme sonrasında basın açıklaması düzenlendi.
Davutoğlu: Bulunduğumuz dar kalıplardan çıkarak yüz yüze konuşmaya ihtiyacımız var
Davutoğlu'nun açıklamasından satır başları şöyle:
"Bulunduğumuz dar kalıplardan çıkarak yüz yüze konuşmaya ihtiyacımız var."
"Hayatımızın değişik aşamalarında zaten görüştüğümüz bir dostumuzdur. Bugün de Türkiye ile ilgili vizyonumuzu istişare ettiğimiz güzel bir sohbet oldu buluşmamız. İnşallah daha birçok buluşmalara vesile olmasını diliyorum."
Karamollaoğlu: Yeni fikirlere, yeni oluşumlara ihtiyaç var
Karamollaoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Sağ olsunlar bize güzel bir hüsnükabul sergilediler. Yeni mekanları da hayırlı olsun diliyorum. Güneydoğu'da da TSK'nın başlattığı harekâttan da en kısa sürede netice alınmasını temenni ediyorum. Bütün dünya badireli günlerden geçiyor."
"İçimizde bulunduğumuz şartlarda en önemli konu çok farklı kanaatlere sahip olan kişilerin sık sık bir araya gelerek bu meseleleri mütala etme alışkanlığını kazanması gerekiyor. Türkiye'yi ilgilendiren bir konudur harekât, herkesin ittifak içinde olmaya ihtiyacı var ve bilgilenmeye de ihtiyaç var. Sayın Cumhurbaşkanı bütün parti başkanlarını bilgilendirerek ittifakın güçlenmesine katkı sağlar diye düşünüyordum. Bundan sonra olur inşallah. Sadece askeri harekâtta değil her sahada bu istişarelere ihtiyaç var. ben bu yakınlığı Sayın Davutoğlu'nu eskiden beri biliyorum. Ailecek birbirimizi biliyoruz. Bu görüşmelerimiz devam edecek mutlaka. Sağ olsunlar attığımız adımlarda bizimle büyük bir konuda kanaatlerini paylaştıklarını ifade ettiler. Ülkemiz sıkıntılı dönemlerden geçerken yeni fikirlere, yeni oluşumlara ihtiyaç var. Kendileri de yeni bir hareketin başındalar. İnşallah bu ülkeye faydalı olacak adımları atarlar. "
"Yeni çalışmalarında kendilerine başarılar diliyorum. Biraz önce ifade ettiğim gibi kapımız her zaman açık. İnşallah bu çalışmalarda zaman zaman bir araya geleceğiz."
Soru-Cevap
Harekât başladı. CHP'den de bir öneri dile geliyordu, Esad yönetimiyle bir araya gelinmesi konusunda. Görüşleriniz nelerdir?
Karamollaoğlu: Bu bölgenin problemlerini bu bölgede başka menfaatler içinde olan ülkelerle bir araya gelerek çözmek mümkün değil. Bu bölgede bulunan ülkelerin bir araya gelmesi gerekir. Başka bir çare yok. Türkiye'nin de Irak'ın da, İran'ın da hatta civarda başka katkı sağlayabilecek ülkelerin bu konudaki görüşlerinden faydalanılmalı.
Davutoğlu: Türkiye'nin başlatmak zorunda kaldığı harekât bir günde ortaya çıkmadı. Suriye her zaman barış içinde yaşamayı talep ettiğimiz, ilişkilerimizi en üst seviyeye çıkarmaya çalıştığımız bir geçmişe sahibiz. Ama maalesef Suriye rejimi kendi halkıyla yürüttüğü mücadelede milyonlarca insanın Suriye'den mülteci olarak başka yerlere gitmesine, şehrin yıkımının önünü açtı.
Suriye rejimi hem kendi halkındaki meşruiyetini kaybetti hem de milyonlarca insanın Suriye’yi mülteci olarak terk etmesine, şehirlerin yıkılmasına yol açan bir yıkımın yolunu açtı. Suriye’de terör örgütlerinin mevcudiyeti bu istikrarsızlıkların sonucunda ortaya çıktı. Daha önce 2011 itibariyle, Türkiye Suriye ilişkileri en üst seviyedeyken karşılıklı güven ilişkisi içinde omuz omuza bir güven ilişkisi inşa ederken Türkiye’nin o zaman da görevde bulunan bir devlet adamı olarak söylüyorum bütün hedefimiz, gayretimiz Suriye halkıyla birlikte Orta Doğu’da büyük bir birliğin temelini dokumaktı. Hep bu mantıkla yaklaştık. O zaman da hiçbir zaman Suriye içindeki herhangi bir kesimin içinde olmamaya özen gösterdik. Ancak maalesef Suriye rejiminin kendi halkına karşı yürüttüğü acımasız savaş, bir milyona yakın insanın ölümüne yol açtı. Ve DEAŞ, PKK gibi terör örgütlerinin de Suriye’deki boşluğu kullanarak sadece Suriye halkına değil Türkiye’ye de tehdit oluşturmasına sebebiyet verdi. Bugün kahraman Mehmetçiğimiz sınır ötesine bir harekât yapmak zorunda kaldıysa bütün bu geçmişin sonunda ortaya çıkan bir tablodur bu. Dolayısıyla öncelikle Suriye’de kalıcı barışın tesisi için uluslararası toplumun ve Suriye’deki bütün tarafların ittifak ettiğin bir Anayasa ve siyasal çözümün ortaya çıkması lazım. Böyle bir Anayasa, siyasal çözüm ortaya çıktıktan sonra tabii ki herkes herkesle görüşmeli, bölgede kimsenin muhatap bulma sorunu yaşamadığı bir şartı ortaya çıkması lazım. Ancak bütün bunlar ortadayken ve Suriye rejimi ile oradaki terör örgütleri, bu rejimle de iş birliği yapan geçmişte PKK-PYD ile rejim arasındaki temaslar söz konusu edildiğinde bütün bu konular askıdayken sadece tek bir tarafla görüşme suretiyle bir netice elde edilmesinde zorluklar var. Bütün taraflarla görüşülmeli, BM içinde ciddi bir barış süreci başlatılmalı, ve bu konuda da Türkiye’nin de görüşleri ile kaygıları dikkate alınarak yeni bir Ortadoğu ve Suriye perspektifi çizilmelidir. Her şeyden önce bugün Fırat’ın doğusunda başlatılan harekâtın başarıyla neticelendirilmesi lazım. İlk hedefimiz bu olmalı.
Bu harekâtın başarısı için dualarımızı paylaşırken birkaç hususa dikkat çekmek isterim; harekâtın başarısı açısından Türkiye Suriye sınırı kasabaların dahi kendi içeriden bölündüğü bir anlaşmaya dayanır. Güvenlikle ilgili bütün tedbirleri almak yanında, oradaki kardeşlerimiz, ki onlar da bu terör örgütlerinin baskısı altında inlemişleridir, onların kalbinin kazanılmasına özel bir özen gösterilmelidir. Burada yürütülen harekât ne Suriye'nin toprak bütünlüğüne ne de Suriye'deki herhangi bir toplum kesimine, hele hele Kürt kardeşlerimize yönelik olduğu intibasını vererek Türkiye'yi etnik bir çatışması haline getirmek isteyenlere karşı askeri harekâtımız yürürken bütün sivil kesimlerle görüşerek oradaki halkın tek birinin bile kalbinin kırılmamasına özen göstermek büyük önem taşır. Bu harekâtın sağlığı için önemlidir.
Uluslararası basında dikkatimi çekti; bu harekâtın meşruiyetini tartışmaya açan çevrelere karşı ciddi bir kamuoyu diplomasisinin başlatılması lazımdır. Bu harekâtın bir sonraki aşamadaki sivil barışa katkıda bulunacağına yönelik anlatıda bulunulması büyük önem taşıyor. Şu anda mesele mehmetçiğimizin kayıp vermeden başarıya ulaşmasıdır."
Partileşme çalışmalarınızla ilgili nasıl gelişmeler beklemeliyiz?
Davutoğlu: Bizim öncelikli hedefimiz her zaman Türkiye'nin geleceğine ümitle bakmasını sağlayacak bir siyasi vizyon ortaya koymaktır. Biz bunun AK Parti içinde olmasını arzu ederdik ve bunun için çok çaba sarf ettik. Ancak ihraç talebiyle disipline sevk edilmemizle birlikte yeni bir hareketin başlatılmasını zaruret olarak gördük. Geçmişteki tartışmalar geride kalmıştır.
Türkiye yeni bir vizyon ortaya koyacak ve her kesime hitap edecek bir vizyon çalışmamız var. Ayrıca, yoğun bir şekilde her kanattan, aydınlarla yoğun görüşmeler yapıyoruz. Hepsinden istifade ediyoruz. Bu tek bir grubun meselesi değildir. Farklı kesimlerden kişilerle görüşmelerle geçiriyoruz bu günlerimizi.
Erdoğan, "Adı Millet İttifakı'nın parçalanması çok çok önemli" açıklaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Karamollaoğlu: İfadeleri hakikatten beni üzüyor. Diyalog ortamını bütünüyle ortadan kaldırıyor. Sizin gibi düşünmeyenler haindir denirse Ak parti bu söylemlerinin içinde boğulup gider. Davutoğlu neden orada değil? Kendileri gibi düşünmeyen herkesi dışlayan yöneticiler başarılı olamazlar. İşin tabiatına aykırıdır bu. Biri de çıkıp bu yanlış diyebilmeli ki bu yanlışlar düzeltilmeli. Ama kendi partisi için, 'Burada fitne kokuyor' dedi. Kendi partisine böyle dedikten sonra bize bunları demesine bir şey diyemiyorum.
Ayrıntılar geliyor.