Politika

Karaman: Kılıçdaroğlu'na 'Aleviliğini açıkla' diyen Erdoğan'ın niyeti birlik, beraberlikti

'İktidarı 'ayrımcı, bölücü, mezhepçi' diye itham etmeK tefrikayı körüklemekten başka bir işe yaramaz'

08 Ağustos 2014 16:38

Yeni Şafak'ın ilahiyatçı yazası Hayrettin Karaman, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tartışmaya yol açan "Sen Alevisin açıkla bunu" sözlerine ilişkin, "Bu sözleri peşin hükümsüz ve saptırma amaçsız okuyan herkesin anladığı mana 'etnik ayrımcılık olmasın, herkes ne olduğunu açıkça söyleyebilsin, ama bir olalım, birlik olalım' şeklindedir" dedi.

Karaman'ın Yeni Şafak'ta "Tefrikaya kürek çekenler" başlığıyla yayımlanan (8 Ağustos 2014) yazısı şöyle:

 

Tefrikaya kürek çekenler karanlık ve dalgalı denizlerde yalnız kalır, boğulup giderler. 'Siz gövdeyi parçalayın, biz sizi yalnız bırakmayız' diyenler, kötü emellerine ulaşınca onları unutur, kendi hallerine terk ederler.

Allah korusun, bazen tefrikacılar amaçlarına ulaşır, gövdeyi (milleti) fırkalara ayırır, fırkaları çatıştırır, ülkeyi büyük zararlara uğratırlar.

Bu meseleye ümmet çerçevesinde baktığımda İslam coğrafyasının şurasında burasında, 'gerçek İslam, hilafet, cihad, mezheb...' adına, bunları kullanarak ortaya çıkan ve ümmeti parçalayarak birbirine düşüren grupları görüyorum. Bunları bir başka yazıda ele alacağım.

Ülkemizde hem de birlik, beraberlik, çoğulcu sosyal hayat, insan hakları adına ortaya çıkan –daha doğrusu bu kavramları istismar eden- bazı grupların tefrikaya kürek çektikleri oluyor; işte bunlara diyorum ki, 'karanlık ve dalgalı denizlerde yalnız kalmaya kürek çekmeyin!'.

Başbakan bir konuşmalarında bakın ne demiş:

'Alevisiyle, Sünnisiyle 77 milyon bir olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız... Kılıçdaroğlu sen Alevi olabilirsin. Ben buna saygı duyarım. Bunu açık açık söyleyebilirsin. Ben de Sünniyim. Ben de bunu açık açık söylüyorum. Milleti aldatmaya gerek yok.' 

'Kılıçdaroğlu sen Alevi'sin ben Sünni. Bunu söyle. Demirtaş sen de Zaza'sın. Bunu söylemekten korkma' sözlerinin hatırlatılması üzerine:

'Bırakın Türkiye'de Türk, Türk olduğunu Kürt Kürt olduğunu söylesin. Bunda ne var? Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Benim için neler söylediler...'

Bu sözleri peşin hükümsüz ve saptırma amaçsız okuyan herkesin anladığı mana 'etnik ayrımcılık olmasın, herkes ne olduğunu açıkça söyleyebilsin, ama bir olalım, birlik olalım' şeklindedir.

Alevi Bektaşi Federasyonu'nun girişimi ile bir bildiri hazırlayan 40'a yakın Alevi derneği ise yaptığı basın açıklamasında şöyle diyor:

'...Yeter artık! Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kemal Kılıçdaroğlu Alevi, Selahattin Demirtaş Zaza, Ekmeleddin İhsanoğlu yerli değil, ben ise Sünniyim' diyerek, hedef gösterdiği bir ortamda dost güçler arasında yaşanan saldırılar ve çatışmalar biz Aleviler için tam bir züldür. Bu ülkede AKP zihniyetine inat, kini, nefreti, mezhepçiliği, ayrımcılığı ortadan kaldırmak için, farklı etnik ve inançsal kimliklerin eşit koşullarda kardeşçe yan yana yaşayacağı örnek mahaller oluşturmak varken, mahallelerimizin iktidarın istediği gibi şiddetin öne çıktığı mahallere dönüşmesi de bizim için bir zuldür'.

Bu yanlı ve insaf dışı anlayışın bütün Alevîleri temsil etmediğini biliyoruz. Ama bir grup da olsa bazılarının, Alevî-Sünnî, Kürt-Türk kardeşliğinin yeniden tesisi için bunca gayret sarf etmiş bir iktidarı 'ayrımcı, bölücü, mezhepçi' diye itham etmesi tefrikayı körüklemekten başka bir işe yaramaz. İyi niyetli, birlikçi, kardeşliğe talip olanların sözleriyle fiil ve maksatları arasında tutarlılık olması şarttır.

'Ne olursanız olun, gelin bir olalım, kardeş olalım' diyen bir Başbakan'ı ve onun partisini böylesine dışlamak, karşısına almak, milyonları karşısına almak demektir. Bu davranışın hayırlı bir sonucu olmaz.