Karadenizli zekâsıyla hayatın daha eğlenceli olduğunu belirten Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu'nun başından geçen en komik hatırası...
Ağaoğlu, Türkiye gazetesinden Özlem Yılmaz'a başından geçen komik bir hatırası şöyle aktardı:
Lise yıllarında kızlara kendimizi beğendirmek en önemli şeydi. Fenerbahçe sahilinde falcı kadınlar olurdu. Onlara önceden gider, kız arkadaşlarımızın adını, nelerden hoşlandığını söylerdik. Bu bize biraz pahalıya patlardı ama, yanımızdaki kızlara öyle şeyler söylerdi ki falcı, kızlar onu bekleyen kısmetin biz olduğuna kanaat getirirdi neredeyse...
Her şeyi var tatili yok
Hayatı boyunca hiç 2 gün üst üste tatil yapmadığını, söyleyen ve işine her sabah 7’de başlan Ağaoğlu'nun Türkiye gazetesinde yayımlanan röportajı:
Ali Ağaoğlu... Ağaoğlu Şirketler Grubu Başkanı... Karadenizli, inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir ailenin çocuğu... Babası Bağdat Caddesi ve Kadıköy’de yaptığı binalarla tanınıyordu... Yapmadığı inşaatların da malzemesini veriyordu Ağaoğlu ailesi... Baba Ağaoğlu, lise son sınıfta okurken, Ali Bey’e okulu bırakıp işin ucundan tutmasını söyledi. O da hiç ikiletmeden babasının yükünü omuzladı. Ancak 1977’de şimdi adına ‘kuşak çatışması’ dediği bir sebeple babasıyla işlerini ayırdı. Bir süre sonra yaptığı işlerle adı anılmaya başlayan Ali Ağaoğlu, 1980’lerde Anadolu yakasının en yüksek apartmanlarını inşa etmesiyle tanındı. Pek bilinmeyen yönlerini görmeye çalıştığımız Ali Ağaoğlu, çok çalıştığını, şu sözlerle ifade ediyor:
“Hayatım boyunca hiç iki gün üst üste tatil yaptığımı bilmem. Hep çalıştım, hep işimin başında oldum. Bugün de öyledir, iş veya tatil günü olsun hepsi birdir benim için, her sabah 7’de güne başlarım. İşlerimi yakından takip ederim, kontrol ederim. Her şeyim var gibi görünse de, bunların tam gün tadını çıkaracak bir hayat tarzım yoktur. Çünkü bunları sonradan bulmadım ben hayatımda. Hep vardı benim için.
Yirmili yaşlarınızda da aynı prensipleriniz ve sorumluluklarınız var mıydı?
Dünkü Ali Ağaoğlu ile bugünkü Ali Ağaoğlu arasında fazla fark olmadığını düşünüyorum. Sadece sorumluluklarım daha fazla arttı diyebilirim. Şöyle özetlemek gerekirse; daha çok insana istihdam sağlayarak yatırımlar yapmak, işlerin kârlılığı için çok çalışmak, sizinle birlikte çalışan insanların da sorumluluğunu sırtınızda hissetmek. Buradan bakarsanız, günde 18 saat çalışan bir işadamı olarak söylüyorum; dün hayata karşı ne kadar sorumlu idiysem, şimdi ondan daha fazla sorumluyum.
Bu kadar başarılı olabileceğinizi hayal ediyor muydunuz?
Ülkem için önemli işler başardığımızı düşünüyorum. Örnek vermem gerekirse 2001 yılında herkes kriz var diye otururken, biz 5 ayrı projeye birden kazma vurarak yapımına başladık ve sahiplerine teslim ettik. Bundan ülke kazandı, bizden alan kazandı, bizimle çalışanlar kazandı, biz kazandık... Bu iş o zaman krizden beli bükülmüş bir Türkiye için tam anlamıyla hayaldi. O günün şartlarında 5 projeye başlayacağımı açıkladığım zaman bana deli gözüyle bakmışlardı. Demek ki bu kadar başarılı olacağımızı hayal etmişiz ki, yapıp başarabilmişiz de... Bu krizde de frene basmak yok, yola devam edeceğiz.
Siz her zaman mizah duygunuzu da iş dünyanıza yansıtıyorsunuz?
Bizim işimizin eğlenceli bir tarafı yok ki... İnşaatlar, şantiyeler, kamyonlar, vinçler derken insan gülmeyi unutur! Bütün gün işlerin içinde koştururken, çabalarken, gülmeye fırsatımız olmuyor. Bu nedenle, olaylara espri ile yaklaştığımda hem kendim huzurlu ve mutlu oluyorum, hem de etrafımdaki çalışma arkadaşlarımı huzursuz etmiyorum. Hayata arada bir eğlenceli tarafından bakmak lazım. Yoksa sabahtan akşama kadar zaten keyfimizi kaçıran ufak tefek olaylar oluyor. Bir de işlerin yoğunluğu ve küresel kriz içinde, hafif bir mizah olmazsa bu yoğunluk çekilmez hale gelir.
Yemek yapamam ama bulaşık yıkarım
Karadeniz’in o meşhur yemek kültürü, hiç değişmeden Ağaoğlu ailesinde devam ediyor. Ali Bey’in annesi, mısır ekmeğini çok iyi yaparmış. Kuymak adlı bir yemek... Ali Bey’in sevgili annesi, yemeği hâlâ tencereyle gönderirmiş. Böyle olunca yemek yapmayı öğrenememiş ama, çok iyi bulaşık yıkarmış Ali Bey...
Seneye 6 bin 500 konutlu projemiz var
Krizde işleri yavaşlatmayıp hızlandırdıklarını söyleyen Ali Ağaoğlu, 2009’da 6500 konutluk yeni projeyi tanıtacaklarını, büyük bir heyecanla anlattı. İşte bu projeler: “2009’un ilk yarısında İstanbul’un farklı semtlerindeki projeleri tanıtacağız. Ocak ayında Bahçelievler’deki projemiz satışa çıkacak. Sonra Seyrantepe’de Galatasaray’ın yeni stadyumunun bitişiğine yapacağımız ve henüz projelendirilme aşamasındaki çok katlı tek bloktan oluşan ve bünyesinde otel, rezidans, kongre merkezi bulunan bir projemiz var. Yine 2009’un ilk çeyreğinde tanıtacağımız Ayazağa’da bir kentsel dönüşüm projesi var. Doğu Ataşehir’de ilk etapta 1000, daha sonra ise 3 bin konuta tamamlanacak projeyi 2009’un ilk yarısında satışa çıkarmayı hedefliyoruz.
Finansal yapımız güçlü
Henüz projelendirilme aşamasında olan ve 2009 yılında gerçekleştirmek istediğimiz bir başka proje ise Yeniköy’de inşa edeceğimiz rezidans. Bizim işimiz ev yapıp satmak değil, biz kendimize “yaşam mimarı” dedik. Her projemizde insanları nasıl daha rahat yaşatırız, bunun planlarını yapıyoruz. Bunun yanı sıra; bizim güçlü bir finansal yapımız olduğu için, müşterlerimizin bundan faydalanmasını sağlamaya gayret ediyoruz. Bankalarla özel anlaşmalar yaparak, konut kredisi oranlarını, piyasa oranlarının altına indirerek yeterli birikimi olmayanların daha uygun şartlarla borçlanmasına yardımcı oluyoruz. Ali Bey’in araba merakı dillere destan...
Biz de “Ayıp olmazsa kaç arabanız var? En çok hangi arabanızı seviyorsunuz?” diye sorduk. Şöyle dedi Ağaoğlu:
Arabalarımı çok severim
“Ayıp olur. Sayısını söylemeyelim ama arabalar benim özel merakım. Ben babamdan ayrıldıktan sonra kendi yaptığım işten ilk kazandığım parayla bile bir otomobil almıştım. Bugün de birçok arabam var; biri üstü açık iki Bentley, Maserati, Lamborghini, Jaguar, Mercedes bunlardan bazıları. Hepsini ayrı ayrı severim.
İspanya seyahat neden?
Bir dönem İspanya’ya çok sık seyahatler yapan Ali Ağaoğlu, bunların sebebini de şöyle anlattı: Bodrum’da yapacağımız 10 bin konutluk projemizin satışını yabancılara yapmayı düşünüyoruz. İçinde golf sahaları ve 4 de oteli olan çok büyük bir proje bu. İspanya’nın uyguladığı modelleri, kanunları inceledik. Daha sonra dosyayı Maliye Bakanımıza ulaştırdık. Ülkemiz turizm gelirlerini doğru mantıkla ve doğru projelerle rahatlıkla katlayabilir.