T24- Yasadışı Devrimci Savaş üyesi olma iddiasıyla yargılanan Hamit Kapan, 1981'de işkence sonucu öldürülmesinin ardından 30 sene sonra mezarı açılacak Ali Ekber Yürek'le aynı dönem Maraş Eğitim Enstitüsü okul binasında işkence gördüğünü söyledi. Yapılan işkenceleri anlatan Kapan, "işkencelerin sorumlusunun dönemin Sıkıyönetim Komutanı Yardımcısı Tümgeneral Yusuf Haznedaroğlu"nu ileri sürdü.
"12 Eylül'de 'işkence'de ölen öğretmenin mezarı açılıyor" haberi için tıklayın
İsmail Saymaz'ın Radikal gazetesinde yayımlanan haberi (30 Nisan 2011) şöyle:
Afşin’de 1981’de işkence sonucu öldürülen Ali Ekber Yürek’in mezarının 30 yıl sonra açılacak olması dün Radikal’de yayımlandıktan sonra eski dosyalar birbir açılıyor. Yürek gibi aynı dönem Maraş Eğitim Enstitüsü okul binasında işkence gören ve Yasadışı Devrimci Savaş üyesi olma iddiasıyla yargılanan Hamit Kapan, 30 yıl önce gördüğü işkenceleri Radikal’e anlattı. Kapan, tüm bu işkencelerin sorumlusunun dönemin Sıkıyönetim Komutanı Yardımcısı Tümgeneral Yusuf Haznedaroğlu olduğunu iddia etti.
Yusuf Haznedaroğlu’nu tanır mısınız?
Tanımamak mümkün değil.
Nasıl hatırlarsınız?
İşkencecilerin elebaşıydı. Bizzat kendisi yapardı.
Size uyguladı mı?
Tabii ki. Hem de 210 gün.
Kendisi mi uyguladı?
Değil tabii, zaman zaman katılırdı. Zamana zaman seyrederdi. Bu da işkenceci olduğunu gösterirdi.
Nasıl hatırlıyorsunuz? Tarif edebilir misiniz?
İri yarı, tam bir askerdi. Ama orduya yakışmayan bir askerdi.
Yaklaşımı neydi size karşı?
Özellikle Maraş Katliamı’nı ters yüz etme çabasını görev edinmiş bir mantıkla saldırırdı.
Ne tür bir tersyüz etme?
Tam o dönemde MHP’lilerin davaları sonuçlanmak üzereydi. Yargıtay aşamasına gelen bir dava vardı. O davayı durdurmak için bütün katliamın sorumluluğunu bize yüklemeye çalıştı. Bunun için de özel bir görev gibi bize saldırdı. Hatta tanık olmamasına rağmen hayali şeyler yaratıp bize saldırdı.
Kaç kişiydiniz?
Dava olarak 200 küsur kişiydik.
1 numaralı sanıktınız değil mi?
Evet.
Aynı zamanda Maraş’ın faili olarak mı itham edildiniz?
Edilmeye çalışıldık. İşkence sonucu alınan ifadelerimizde bunu işlemeye çalıştılar. Boş kâğıtlara imza attırıldı. Mahkemeye geldi. Biz öyle ifade vermedik desek de dava açıldı. 12 sene altı ay ceza aldım örgüt üyeliğinden. Dört sene fazla yatıp çıktım.
Siz nerede işkence gördünüz?
Maraş Eğitim Enstitüsü’nde.
Kaç gün sürdü?
Bir defasında 90, bir defasında 210. Toplam 300 gün. 79’un Aralık ayında yakalandım. 12 Eylül’den sonra Niğde Cezaevi’nden alınıp tekrar götürüldüm, 210 gün kaldım. Gidiş o gidiş...
Ne tür işkenceler yapıldı size?
Örneğin fosseptik çukuru diye bir işkence var. Dokuz gün orada kaldım. Kafam dışarıda kalmak kaydıyla... Çin işkencesi, falakası, filistinaskısı... Bütün işkenceler...
Bunu Yusuf Haznedaroğlu’nun kendisi yaptı mı?
Yapmaz olur mu! Onun özellikle kırbacı vardı. O kırbaçların acıları hâlâ yüreğimizi sızlatır. Benim sekiz ayak tırnağımı çektiler. Kırbaçla sayısız falakaya yatırmıştır.
Başka?
Mesela sessizce gelir dinlerdi işkence edilirken. En son sinirlenir, polisin elinde ne varsa, elektrik teli, cop, kendisi dayanırdı.
Yüzünü görebiliyor muydunuz?
Zaman zaman görüyorduk, evet.
Siz görseniz, kendisine ne sormak isterdiniz?
Sormak istediğim bir şey yok o adama.
Tüm eğitim enstitüsünde kalanlar Haznedaroğlu’nun işkencesinden geçti mi?
Özel bir merakı vardı. O seansları izlerdi.
Sizin gözünüzün önünde bir başkasını dövdüğü oldu mu?
En çok bunu yaparlar zaten. Onun bağırtısını, acısını dinletirler.
En çok hatırladığınız bunlardı...
Bir numaralı adamdı. Görevi işkence yapmak olan polislerin önüne geçerdi.
Bu işkencelerde hiç arkadaşınız öldü mü?
Yakın arkadaşlarım öldürüldü.
Kimler?
Fehmi Özarslan ve Mehmet Ceren. Örgüt arkadaşımdı. Öldürdükten sonra ölülerinin yanına beni koyup beni orada bıraktılar.
Ceset yanına mı koydular sizi?
Evet.
İşkence sırasında mı öldüler?
Birinin ciğeri ağzından geldi. Bir tanesinin boynu kırıldı öldü.
Bu isimler kaç yaşındaydı?
20-22 yaşlarındaydılar.
Yani bu işkencelerde öldüler.
Evet. Bu büyük bir acıydı. Daha korkunçtu...
İşkenceci polis Nokta’ya anlatmıştı
12 Eylül darbesinden sonra 1984’te dönemin Nokta dergisine itiraflarda bulunan ‘işkenceci’ polis Sedat Caner, Mehmet Ceren’in ölümünü şöyle anlatmıştı: “Mehmet Ceren isimli kişiyi kasap askısına almışlardı. Aynı zamanda erkeklik organına cereyan veriyorlardı. Kasap askısından indirilirken ayakları bağdan kurtuldu. Alt tarafta bulunan lastiğin kenarına boynu isabet edince boyun kemiği kırıldı. O sıralar Sıkıyönetim Komutanı Yardımcısı olan Yusuf Haznedaroğlu bu konuda bilgi sahibidir.” Fehmi Özarslan’ın ölümü tarihi de 21 Ağustos 1981 olarak geçiyor.