6 ülkenin uzmanları kadının işgücüne katılımını tartışmak için İstanbul’a geliyor: İş yaşamında eşitliğe giden yol, ev içinde eşitlikten geçiyor.
27 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirilecek ‘İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Doğru:
İş ve Aile Yaşamını Uzlaştırma Politikaları’ Konferansı’nda uzmanlar diğer ülkelerin deneyimlerinden öğrenmek ve Türkiye için çözüm önerilerini tartışmak üzere buluşuyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü’nde gerçekleştirilecek Konferans Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği (KİH- YÇ) ve Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu (KEİG) ortaklığında, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü işbirliği ile İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilecek.
Konferansta, Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği tarafından yürütülen, Türkiye dahil 7 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen uluslararası araştırmanın bulguları paylaşılacak, işgücü piyasasında eşitliğe yönelik çözüm önerileri tartışılacak.
İş ve Aile Yaşamını Uzlaştırma Politikaları’nın AB’de uygulanan örnekleri için İsveç, Hollanda, Fransa ve İspanya modelleri incelenirken, gelişmekte olan ekonomilerdeki uygulaması içinse Güney Kore ve Meksika örnekleri ele alınacak. Türkiye’deki mevcut durum ve mekanizmalar ise Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi üyeleri araştırma koordinatörü Doç. Dr. İpek İlkkaracan Ajas (İstanbul Teknik Üniversitesi) ve Doç. Dr. Kadriye Bakırcı (İstanbul Teknik Üniversitesi) ile Prof. Dr. Yıldız Ecevit (Orta Doğu Teknik Üniversitesi) tarafından aktarılacak.
Türkiye Modeli oluşturmayı hedefliyorlar
Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ) kurucu üyesi ve yönetim kurulu başkanı Doç. Dr. İpek İlkkaracan Ajas, araştırma kapsamını ve konferansın amacını şöyle açıklıyor: ‘‘Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği olarak, 2008 yılı başında başlattığımız araştırma sonucunda, iş ve aile yaşamını uyumlaştırmaya yönelik yasal ve kurumsal politika ve mekanizmaların diğer ülkelerde nasıl işlediğini, bu politika ve mekanizmalardan hangilerinin cinsiyet eşitliğini sağlama yönünde daha etkin olduğunu ortaya koymak ve Türkiye’ye ilişkin bulgular ışığında, değişik politika ve mekanizmaların ülkemizde uygulanabilirliklerini tartışmaya açmak istiyoruz.
Araştırmanın ilk atölye çalışması olan ve Güney Kore, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç ve Meksika’dan araştırmacıların katılımıyla Temmuz 2008’de gerçekleştirilen toplantıda bu ülkelerdeki uygulamalar ve kadınlar üzerindeki etkileri tartışıldı. 27 Mayıs’ta, Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu ile birlikte düzenlenen konferansta ise araştırmacılar, kendi ülkelerindeki politikaları ve bu politikaların etkilerini içeren araştırma bulgularını sunacaklar. Yasa yapıcılar ve karar mekanizmalarının temsilcileri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, işveren ve sivil toplum örgütleri, sendikalar ve araştırmacıların katılacağı bu konferansta, uluslararası örnekler ışığında Türkiye’de ne tip politikaların ve uygulamaların geliştirilebileceği konusunda bir tartışma ortamı yaratabilmeyi hedefliyoruz.’’
Tüm dünyanın gerçeği:
Toplumsal cinsiyete dayalı
işbölümü, kadın - erkek eşitliğini engelliyor
Tüm dünyada bu sorun farklı boyutlarda yaşanıyor. Toplumsal cinsiyet bakış açısı ile yapılan saha araştırmaları ve veri analizleri, Türkiye’de kadın işgücü arzının önünde temel bir engel olarak cinsiyete dayalı toplumsal işbölümünü işaret etmekte. Çocuk, yaşlı, engelli ve hasta bakım hizmetleri başta olmak üzere, aile bireylerinin ve evin bakım işlerinin büyük ağırlıkla kadınların ücretsiz emeği üzerinden ev içinde tedarik ediliyor. Cinsiyete dayalı bu toplumsal işbölümü ile karşılıklı etkileşim halindeki toplumsal cinsiyet rolleri ‘kadın eve, aileye bakar; erkek dışarda çalışır, para kazanır’ görüşünü güçlendirirken kadınları kamusal alanın dışına itiyor. Bu temel engeller sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok ülkesinde kadınların iş yaşamına katılımını etkiliyor. Erkeğin çalışıp kadının evde oturması, zamanın para, paranın iktidar kaynağı haline dönüştüğü piyasa ekonomilerinde kadın-erkek eşitsizliklilerini pekiştiren önemli bir kaynak teşkil ediyor. Parayı kazanan düdüğü çalıyor... Kadın - erkek eşitliğine giden yol ise toplumsal cinsiyete dayalı işbölümünün kırılmasından geçiyor. Bu da ancak Aile ve İş Yaşamını Uzlaştırma Politikaları ile sağlanabiliyor.
Bu araştırma projesi ile bu konuda başarılı sonuçlar elde etmiş 6 ülkenin deneyimlerinin ışığında Türkiye için yeni somut politika önerileri geliştirilmesi hedefleniyor.
Çalışmak kadının hakkı, cezası değil!
Kadının İş Yaşamına katılabilmesi
için Evdeki Sorumlulukları Dengelenmeli
Gelir kazanabileceği bir işte çalışmak, kadının insan haklarından sadece biri. Kadın aynı zamanda anayasal bir hak olan (Madde 49) çalışma hakkını kullanmak istese bile toplumun kadına yüklediği ‘cinsiyete bağlı sorumlulukları’ndan kaynaklanan ev içi iş yükü yüzünden ev dışında çalışması mesaisini ikiye katlıyor. Kadının iş yaşamına katılabilmesi için önce önündeki engeller kaldırılmalı; evdeki sorumlulukları dengelenmeli. Gelir karşılığı bir işte çalışmak kadının ev içi sorumluluklarının üzerine binen ekstra bir yük olmamalı, iş yaşamı ile aile yaşamı arasında çatışma yaratmamalı.
AB standartının çok altındayız
Türkiye, bu cinsiyetçi iş bölümünün, kadınların işgücü piyasasından dışlanmasının en somut olarak yaşandığı ülkelerden biri. Türkiye’de ortalama olarak bir kadın ev ve hanehalkı bakımına günde ortalama 5 saat 17 dakika ayırırken (yani haftada 37 saat), ortalama erkek sadece 51 dakika ayırmakta. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2008 ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre Türkiye, kadının işgücüne katılımında 130 ülke arasında 125’inci sırada yer alıyor.
Dünya bu sorunla nasıl baş ediyor?
Kadınlar da çalışsın demekle
olmuyor; İş ve Aile Yaşamının
Uzlaştırılması şart
Kadın istihdam oranlarını bize göre çok daha artırmış olan AB ülkelerinde ve ABD, Kanada, G.Kore, Japonya gibi ülkelerde bile kadınlar gene de erkeklerin arkasında kalmaktan şikayetçi. Son 10 yıl içerisinde bu ülkelerde kadın hareketi tarafından gündeme getirilen temel politika taleplerinden biri de Aile ve İş Yaşamını Uzlaştırma politikaları ile kadın ve erkeklerin özel yaşamdaki ailevi yükümlülükleri eşit olarak paylaşarak, işgücü piyasası ve politikaya da daha eşit koşullarda katılımın sağlanması. Aslında bu bir yandan erkeği de özgürleştiriyor.
İş ve Aile Yaşamının
Uzlaştırılması Politikaları nedir?
İş ve aile sorumluluklarının uyumlaştırılması, çocuk sahibi eşlere tanınan izinler (analık, babalık ve ebeveyn izni), aile sorumlulukları olanlar için esnek ancak güvenceli çalışma düzenlemelerinin öngörülmesi; çocuk bakım ve okul öncesi eğitim hizmetlerinin sağlanması ve yaygınlaştırılması; yaşlı ve engellilerin bakımına yönelik hizmetlerin sağlanması ve yaygınlaştırılması gibi politikaları içermektedir. İş ve aile sorumluluklarının uyumlaştırılması, kadının istihdama katılımının artırılması, kadınların temel bir hak olan gelir karşılığı çalışma hak ve özgürlüklerini, maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını kullanabilmeleri, ayrımcılığa uğramamaları ve dolayısıyla kadın-erkek eşitliğinin sağlanması açısından son derece önemlidir.