Politika

Kadim dostumuz ABD...

17 Haziran 2010 03:00

T24 - Yeni Şafak'ta Yasin Doğan takma adıyla köşe yazan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan, "AK Parti iktidarı açısında hâlâ ABD en öenmli müttefiktir" görüşünü dile getirdi.


Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan'ın Yeni Şafak gazetesinde Yasin Doğan takma adı ile kaleme aldığı "Kadim dostumuz ABD..." başlıklı (17 Haziran 2010) tarihli yazısı şöyle:



Kadim dostumuz ABD...



Türkiye'nin dışpolitikada en önemli partnerlerden biri hiç şüphesiz Amerika Birleşik Devletleri'dir. Halihazırda yürütülen çok boyutlu dış politikada Avrupa Birliği elbette en önemli ayaklardan biridir. Ortadoğu'yla, Balkanlar'la, Kafkaslar'la, Türk dünyasıyla ilişkiler dışpolitikanın önem taşıyan farklı halkalarını oluşturur. Bu ilişkilerden hiçbiri diğerine tercih edilemeyeceği gibi, dışpolitika da artık mutlak teslimiyet ve tek boyutlu bir angajmanla yürümüyor. Değişen dengeler, dinamikler, şartlar, artık politik tutumun olay bazında belirlenmesini gerektiriyor.


ABD'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşadığı dönüşümde büyük bir etkisi vardır. Özellikle çok partili hayata geçiş sonrasında, Türkiye'nin siyasal, askeri, sosyal, ekonomik yaşamı üzerinde ABD'nin gözardı edilemeyecek etkileri olmuştur. Diğer bir çok ülke insanı gibi, Türk insanı için de ABD hep gündemin ilk sıralarında yer almıştır. Elbette ABD'de yaşayan insanlar aynı derecede Türkiye'yi bilmezler, tanımazlar. ABD halkı için Türkiye'nin taşıdığı önem çok gerilerde olabilir. Ancak, Türkiye, ABD halkı için olmasa da ABD devleti için önemli bir ülke olmuştur. Bugün dünyanın farklı bölgelerinde ABD-Türkiye işbirliği yaşanmaktadır. ABD'nin bir çok bölgesindeki çıkarları açısından Türkiye'nin oynayacağı rol önem taşımaktadır.


İlişkinin mahiyeti, karmaşıklığı, derinliği ve çok boyutluluğu bir iki olayla ortadan kalkmayacağı gibi, bir çırpıda da silinemez, gözden çıkarılamaz.


Özellikle son yaşananlar nazara alındığında daha serinkanlı bir yaklaşım içinde olunması gerektiğini görüyoruz. Türkiye, yaptırım oylamasında ret oyu verirken ABD'ye ve ABD ile ilişkilere "hayır" dememiştir. Türkiye'nin herhangi bir ülkeyi karşısına almak veya herhangi bir ülkenin yanında durmak gibi bir niyeti de yoktur. Türkiye'nin makul gerekçeleri vardır ve bu gerekçeler Obama'nın seçim öncesi ortaya koyduğu Ortadoğu politikaları açısından da anlaşılabilirdir. Artık dışpolitikada "ya hep ya hiç", "siyah-beyaz" gibi ayrımlara gidilemiyor. Vizyon ve amaçlar aynı olmakla birlikte yöntem farklılıkları ortaya çıkabiliyor. Bazen "hatır", bazen ulusal menfaatler öne çıkarılabiliyor.


AK Parti iktidarı açısından hala ABD en önemli müttefiktir. Bu müttefiklik, dünyanın dört bir yanında da somut örneklerle yaşanmaktadır. Nitekim Başbakan Erdoğan, grup konuşmasında bu gerçeğin altını şöyle çizdi: "Türkiye'nin misyonunu, anlam ve önemini en iyi idrak edebilecek ülkelerden biri şüphesiz ki kadim dostumuz ve Sayın Obama'nın ifadesiyle model ortaklığı kurduğumuz Amerika Birleşik Devletleri'dir. ABD, Türkiye'nin sadece kağıt üzerinde kalan bir model ortağı, eski ifadesiyle stratejik müttefiki değildir. Onlarca yıldır dünyanın dört bir yanında bu müttefikliğin yansımaları var. Çok boyutlu bir işbirliği ve ilişki ağı var. Bugün halen bu dostluğun ve işbirliğinin örneklerini birçok bölgede görüyoruz. Bugün birçok bölgedeki ABD hedefleri ve vizyonuyla Türkiye'nin hedefleri ve vizyonu örtüşmektedir. Zaman zaman ortaya çıkan farklılık, kullanılan yöntemlerden veya öncelik sıralamasından kaynaklanan bir farklılıktır. Başkan Obama'nın liderliğindeki ABD Yönetimi, Türkiye'nin sergilediği dış politika duruşunun bu işbirliğini azaltacak değil daha da etkin hale getirecek bir mahiyet taşıdığını çok iyi anlamalıdır, değerlendirmelidir."


ABD'nin Bush dönemindeki bir kısım politikaları sadece dünya genelinde değil, ABD içinde de tepki çekmiştir. Obama'nın yönetime gelmesinde bu yanlışlıkların ve oluşan tepkinin belli bir etkisi olmuştur.


AK Parti'nin ortaya koyduğu dışpolitika, esasen Obama'nın seçimlerde takdim ettiği anlayışa son derece uygundur. Başbakan Erdoğan, Irak'ta, Afganistan'da, Lübnan'da, Filistin'de çekilen acılara, yapılan yanlışlıklara hep vurgu yapıyor, insani açıdan endişelerini dile getiriyor. Bu yanlışlıklar Bush yönetiminin farklı yöntemlerine yönelik bir serzenişi ifade ediyor. Neticede Türkiye, Irak'a yönelik tezkereyi geçirdi, ABD yönetimi yardıma ihtiyaç hissetmedi. Ama Afganistan'dan Lübnan'a kadar birçok bölgede Türkiye, hayati katkısını vermekten geri durmuyor.


Türkiye, oyunu bozan, ayak direyen, ön kesen bir yaklaşım sergilemiyor, tam aksine insani ve vicdani uyarılarını yapıyor, ulusal menfaatlerini gözeterek verebileceği katkıyı vermeye çalışıyor.