01 Eylül 2013 21:54
Demokrasi ve Barış Platformu tarafından "Gezi'den Lice'ye barış için mücadeleye" sloganıyla Kadıköy İskele Meydanı'nda düzenlenen 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi için binlerce kişi Kadıköy İskele Meydanı'nda toplandı.
Evrensel gazetesinin haberine göre, aralarında BDP, ESP, EMEP SDP ve SYKP'nin de bulunduğu Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bileşeni binlerce kişi, Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde toplandı. Kadınların çoğunun barışın simgesi beyaz kıyafetler giymesi dikkat çekerken, Kürt kadınlar beyaz elbiselerini sarı, kırmızı, yeşil şallarla renklendirdi. Binlerce kişilik kortejin önünde HDK imzalı, "Gezi ruhuyla Rojava devrimini selamlıyoruz" ve "Emek demokrasi eşitlik ve barış için Gezi'den Lice'ye birlikte yürüyoruz" pankartları açıldı. LGBT bireyler ise ellerinde taşıdıkları gökkuşağı renklerinden oluşan bayrakları ile kortejin en ön saflarında yer aldı.
Tepe Natuilus önünde bir araya gelen ve aralarında Halkevleri, ÖDP, Çağrı Dergisi, EHP, İşçi Cephesi, İHD İstanbul Şubesi, Öğrenci Kolektifleri, Liseli Genç Umut, KESK, TTB, TMMOB, Mücadele Birliği, Vicdani Ret Derneği gibi birçok platform ve meslek örgütü üyesi binler ise alkışlar ve sloganlarla yürüyüşe hazırlanmaya başladı. Ana pankart olarak ise "Gezi'den Lice'ye barış için mücadeleye" yazılı pankart açıldı.
DİSK ise alanda "Kardeşliğin dünyasını emekle kuracağız" pankartını açarak, korteje destek verdi.
Vicdani retçiler "Askere gitme" pankartı açarken, İHD İstanbul Şubesi ise "Savaşa hayır Kürt sorununa demokratik çözüm" dedi.
Barış İçin Kadın Girişimi de "Barış için söyleyecek sözümüz var, barışı getirecek gücümüz var" pankartı açtı. Gençler ise duvarlara, "Gerçek barış devrimle gelecek", "Rojava devrimini selamlıyoruz" yazılamaları yaptı. Binlerce kişi iki koldan "barış" ve "özgürlük" isteyen sloganlarla Kadıköy İskele Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti.
Kadıköy İskele Meydanı'nda "Gezi'den Lice'ye barış için mücadeleye" sloganıyla düzenlenen 1 Eylül Dünya Barış Günü Mitingi'nde binlerce kişinin alanı doldurmasının ardından sinevizyon gösterimi ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşunun ardından tertip komitesi adına açılış konuşması İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe tarafından yapıldı. Efe kitleyi, "Bu ülkenin onuru rengi namusu adına barış için bu alanı dolduranlar hepiniz hoş geldiniz. Bugün 1 Eylül barışa dayanışmaya özlemimizi haykırmak için sokaklara çıktık" diyerek selamladı. Gezi direnişinin özgürlük ve adalet uğruna yürütülen mücadelelerinin hiçbirisinin boşa gitmeyeceğini gösterdiğini ifade eden Efe, "Yaşanan bu karanlıktan halklar sorumlu değildi. Barış AKP'ye emanet edilemeyecek kadar ciddi bir meseledir. Barışın kazanılması sorumluluğu omuzlarımızdadır" dedi. Ardı ardına katliam haberleri geldiğini anımsatan Efe, "Halklar ve inançlar için nefret tohumları ekilmeye çalışılıyor. Bugün coğrafyamız kanıyor halklar barışa ve kardeşliğe her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyor. Yanı başımızdaki savaşı kışkırtan Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Davutoğlu savaşa çağrı yapıyor. Halkların hayatlarını riske atıyor. Yapılacak askeri müdahaleler Suriye'deki savaşın Ortadoğu'yu ateş çemberini haline gelmesi riskini arttırıyor" dedi.
Halkların her zamankinden daha fazla barışa ihtiyacı olduğu bir dönemden geçildiğine işaret eden Efe, Kürt sorunun çözümü açısından da kritik bir eşikten geçildiğini söyledi. Efe, "Gerillaların sınır dışına çekilmeye devam etmesine rağmen devletin tavrında değişim söz konusu değil. Başbakan hala yüzde 10 seçim barajına sığınıyor. Hala Kürt sorunu yok çizgisindeler. Anadilde eğitim hakkı hala büyük bir taviz gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Hükümetin Kürt sorununda tutarsız politikası Rojava'da katliama dönüşüyor" diye konuştu.
Efe'nin ardından konuşan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise kitleyi selamlamak için platforma çıkarak "Savaşa devletler hükümetler ordular karar verir onların niyeti budur ama barışı halklar yoksullar emekçiler sosyalistler sağlar. Bize bunu açık şekilde gösteren Gezi direnişinde hayatını kaybeden yoldaşlarımızı selamlıyorum. Sizin hesabını sormazsak, bu dünya bize haram olsun" dedi
HDK adına konuşan İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, barış kavramının sadece bugüne sığdırılabilecek bir şey olmadığını belirterek, "Yıllardır bedel ödeyen başta Kürt özgürlük mücadelesi veren halkımız olmak üzere tüm halkımızı bunu çok iyi biliyor. 2013 yılı hem Ortadoğu hem ülkemiz için yılın başından beri çok daha önem kazandı. ABD ve onun yanındaki savaş koalisyonu, egemenler, AKP hükümeti utanmasalar belki de bugün Suriye'yi bombalayacaklar ama Amerika halkı, İngiltere halkı, Fransa halkı 'Savaş istemiyoruz' dediler ve hükümetlerini uyardılar. Türkiye halkları olarak Suriye halkının yanında olacağız. Bugünkü mitingimiz savaş isteyenlere yanıttır" dedi. Tüzel, "Ne dünya efendisi Amerika'dan ne peşinden Osmanlı hayali ile gidenlerden zerre kadar beklentimiz yok. Barış bizim mücadelemizle gelecek. Haziran ayında tüm halk ayaktaydı. Geleceğine sahip çıktı. Bu direnme geleneği ile halkların barışını da kazanacağız. Bu buluşmamız önemli. Gezi şehitlerine sahip çıkan halklar 1 Eylül ile yeni bir mücadelenin adımlarını atacak" dedi. Tüzel, sözlerini "An azadi an azadi" diyerek tamamladı.
Mitingde konuşan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ise, "Savaşı biz emekçiler durdurmalıyız çünkü savaşta biz ölürüz. Savaş ortamında, ırkçılık pompalanan ortamda emeğe karşı savaş yürütülür. Bugün bu ülkeyi taşeron cumhuriyetine çevirmeye çalışan AKP iktidarının yaptığı emekçilere açık bir savaş ilanıdır. Roboski'de 13 yaşındaki çocuklara bomba yağdıranlarla, fabrikalarda, madenlerde, tersanelerde, atölyelerde gencecik işçilerimizi ölüme sürenler aynıdır. Savaşı durduracağız, barışın ve kardeşliğin ülkesini kuracağız" dedi. TMOBB adına konuşan Süleyman Solmaz'da savaş yanlısı hükümetin azınlıkta olduğunu vurgulayarak, "Mazlum halklarla dayanışma duygusu içindeyiz. Özgür bir dünya için el ele veren Gezi ruhuna selam olsun. Hepimize kolay gelsin" dedi. Barış İçin Kadın Girişimi'nden Seher Kalkan ise, "Yıllardır savaşa ve erkek egemen şiddete karşı mücadele ediyoruz. Her savaşta biz kadınlar en çok mağdur olduk. Aynı zamanda en çok örgütlenen en çok sokakları dolduran da biz kadınlar olduk. Biz kadınlar barış için hep ısrar ettik. Şimdi de ediyoruz. Biz kadınların barış ısrarı barış mücadelesini güçlendirir. Kadınları sürece katmayan barış sürdürülebilir olmaz" diye konuştu. Kalkan'ın konuşmasının ardından ise Gezi tutsaklarının aileleri platforma çıkarak kitleyi selamladı. Ailelerin selamlaması, kitle tarafından alkışlarla, ıslıklarla karşılandı.
Ailelerin ardından konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Bugün gönül isterdi ki gerçekten bir kutlama ruhu ile 1 Eylül'ü karşılayabilseydik. Ne yazık ki bir festival havasında karşılayamıyoruz. Hem ülkemizde hem de sınırların ötesinde halkların birbirine kırdırılması dünyanın bütün emperyal güçlerinin hevesleri nedeniyle coşku ile kutlayamıyoruz. Ama bugün savaşa dur diyen bu irade barışı getirecek olan iradedir. Bir gün 1 Eylül'ü bayram gibi kutlayacaksak bunun teminatı sizlersiniz. Asıl biz sizlerle gurur duyuyoruz" dedi.
DÖKH aktivisti Neslihan Harman'ın katledilmesini lanetleyen Demirtaş, "Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları 1 Eylül Barış Günü'nde en önemli meselemiz olmalı. Kadınların katledildiği bir ortamda hiç kimse barıştan söz edemez. Kadını boyun eğdirilmesi gereken olarak gören zihniyet bu topraklarda barınamayacak. Bunun adı şeref namus olamaz. Bunun adı namussuzluktur. Erkeklik duygusu ile cinayet işleyen zihniyetten insanlık çıkmaz. Yüz yıllık işgalciye boyun eğeceksin, işgalciye baş kaldıran kadını katledeceksin. Bunun adı şerefsizliktir. Kadının yürüttüğü mücadele barışın teminatıdır" diye konuştu.
Demirtaş, Gezi direnişinde yaşamını yitirenleri anarken, Gezi tutsakları için de özgürlük istedi. Demirtaş, "Bugün savaşa karşı el ele vermemiş olsaydık şu an savaşın içinde olacaktık. Bunu siz durdurdunuz. Halk sokağa çıkmadığı müddetçe savaş isteyenler daha cesur olurlar. Arkasında halk desteği olmayan savaş lobisi savaşa cesaret edemez. Savaş naraları atarken halk desteği olmadığını bilmedikleri için korkak davranıyorlar" dedi. Demirtaş, yüreği barışla atan herkesin barışı kalıcılaştırmak için el ele vermesi gerektiğini ifade etti. Gezi ve Lice'deki direniş ruhunun buluştuğuna dikkat çeken Demirtaş, bunu her süreçte devam ettirmek gerektiğini söyledi. Demirtaş, "Bizim işimiz ezilen halkların yanında olmaktır. Savaşa karşı çıkacaksak ancak böyle çıkmalıyız. AKP iktidarı bunu beceremediği için Suriye'de de Mısır'da da akan kanın sorumludur. Hükümet suni bir politika izlemek yerine halkların demokratik haklarını savunsaydı, bugün Suriye bu hale gelmezdi ama onlar kendilerine yakın olanları toplantılara davet ettiler. Ceplerine para, ellerine silah verip Suriye'de savaştırdılar. Mezhepleri birbirine karşı öfkeyle karşı karşıya getiren politikaları desteklediler" diye konuştu. Hükümete seslenen Demirtaş, "Gelin beraber bombalayalım demekten utanmıyor musunuz?" diye sordu.
AKP'ye oy veren yurttaşlara seslenen Demirtaş, "Bakın AKP ne yapıyor? Mısır'da Arabistan ile iş tutarken, ABD ve İngiltere ile anlaşma yapıp müdahale edelim diyorlar. Niye oy verdiniz? İslami hassasiyetleri var, vicdanlı olur dediniz. Hesabını sormalısınız. Roboski'de Gezi'de Lice'de sormadınız, şimdi sormalısınız. Biz size bu yüzden mi oy verdik demelisiniz. Gücünü hala sizin verdiğiniz destekten alıyor" dedi. Demirtaş, "AKP'ye destek verenler insanlar ölsün sevdasında değiller, buna canı gönülden inanıyorum. Ortadaki ölüler hepimizin ölüsüdür. Kimyasalla ölen de, Gezi'de ölen de, Lice'de ölen de bizim ölümüzdür. Mısır da ölen de bizim ölümüzdür. Yoksa bizi bir yüz yıl daha savaştıracaklar" diye konuştu.
Başbakan'ın kendisini kastederek, "PKK'lilerin adresini versin" sözlerine tepki gösteren Demirtaş, "PKK'nin adresi belli, mekabın üstünde, gökyüzünün altında yaşıyorlar. Sen şimdi konuyu değiştirip çarpıtmak yerine, çetelerin desteklenmesi ile ilgili sorumluluğunu yerine getir" dedi. Demirtaş, Başbakan'a seslenerek, "Rojava devrimini selamlayabiliyor musun? Şimdi buradan nasıl bir kardeşlik çıkacak? Biz sınırları kaldıralım diyoruz. Sen hala oradaki devrimi nasıl boğabilirim hesapları yapıyorsun. Siz hala sandığın hesabını yaparsanız, gün gelir sandığı da alırlar kafanıza geçirirler" dedi."Biz Türkiye ve Kürdistan'ın barıştan yana tüm güçleri bu fotoğrafı koruyabildiğimiz anda Türkiye'nin rotasını savaştan yana kırmak isteyenleri durdurabiliriz" diyen Demirtaş, her günü 1 Eylül ruhu ile alanları doldurma sözü ile konuşmasına son verdi.
© Tüm hakları saklıdır.