T24 - Libyalı isyancıların başkent Trablus'a girişi, yabancı basında birçok gazetenin manşetinde yer aldı. Gazeteler, Kaddafi rejiminin sona ermesinin ardından, Libya'daki yeni dönemle ilgili ayrıntılı analizlere yer verdi.
Libyalı muhalifler, 6 ay süren iç savaşın ardından Kaddafi'ye bağlı güçlerin yönetimi altındaki başkent Trablus'un denetimini ele geçirdi.
Guardian başyazısında, Libya'yı belirsizliklerle dolu bir dönemin beklediğine dikkat çekerek, "Libya'daki müdahaleye İngiltere ve Fransa öncülük etti. Paris ve Londra, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer gönülsüz NATO ülkelerini ikna etti. Bunun kolay bir savaş olacağı, Tunus ve Mısır'daki ayaklanmalarda kararsız davranan Batılı ülkelerin Libya'daki isyana destek vermesinin büyük siyasi menfaatler sağlayacağı düşünüldü. Ama uzun bir savaş yaşandı."
Tunus ve Kahire'deki değişim coşkusunun azalması ve Arapların Batı'nın niyetleri konusundaki şüphelerinin artmasıyla birlikte, Arap devrimine destek vermenin getireceği sözde faydalar havaya gitti. Dahası ittifakın hava desteğinin zafer getireceği beklentisi yerini zaferden sonra Libya'nın geleceğiyle ilgili kaygılara bıraktı." analizine yer verilmiş.
'IRAK'TAKİ HATALAR TEKRARLANMAMALI'
Bu endişenin isyancıların komutanı Abdülfettah Yunus'un öldürülmesi ve ardından isyancıların kabinesinin feshedilmesiyle daha da arttığını belirten Guardian, "Bu bir istikrarsızlık göstergesi miydi, yoksa komutanın ölümünden sorumlu olabilecek İslamcı güçleri devre dışı bırakmayı amaçlayan bir manevra mı?" diye soruyor:
"Son haftalarda, yeni dönemin ne getireceği sorusu, rejimin sonunun ne zaman ve nasıl geleceği sorularının önüne geçti. Irak kabusu da ortadaydı. Batı'nın tavsiyesiyle Geçici Ulusal Konsey'in türlü planları vardı. Kaddafi'nin güvenlik güçlerinin bazı bölümleri muhafaza edildi. Irak'taki gibi silahlı kuvvetlerin feshedilmesi hatasına düşülmedi. Bununla birlikte Irak ordusu Libya silahlı güçlerinin bazı bölümlerinin yaptığı gibi halkın üzerine sürülmedi. Bu yüzden ikisi arasında paralellik kurmak doğru olmayabilir. Ayrıca Libya'da Irak'taki gibi bir Batılı askeri güç olmayacak. "
Guardian yazısını Libyalıların geleceğinin yine Libyalıların elinde olduğunu vurgulayarak noktalıyor.
Bu endişenin isyancıların komutanı Abdülfettah Yunus'un öldürülmesi ve ardından isyancıların kabinesinin feshedilmesiyle daha da arttığını belirten Guardian, "Bu bir istikrarsızlık göstergesi miydi, yoksa komutanın ölümünden sorumlu olabilecek İslamcı güçleri devre dışı bırakmayı amaçlayan bir manevra mı?" diye soruyor:
'LİBYA'DA BATI ASKERİ GÜCÜ OLMAYACAK'
"Son haftalarda, yeni dönemin ne getireceği sorusu, rejimin sonunun ne zaman ve nasıl geleceği sorularının önüne geçti. Irak kabusu da ortadaydı. Batı'nın tavsiyesiyle Geçici Ulusal Konsey'in türlü planları vardı. Kaddafi'nin güvenlik güçlerinin bazı bölümleri muhafaza edildi. Irak'taki gibi silahlı kuvvetlerin feshedilmesi hatasına düşülmedi. Bununla birlikte Irak ordusu Libya silahlı güçlerinin bazı bölümlerinin yaptığı gibi halkın üzerine sürülmedi. Bu yüzden ikisi arasında paralellik kurmak doğru olmayabilir. Ayrıca Libya'da Irak'taki gibi bir Batılı askeri güç olmayacak. "
Guardian yazısını Libyalıların geleceğinin yine Libyalıların elinde olduğunu vurgulayarak noktalıyor.
Financial Times'ta yer alan habere göre İngiltere Başbakan Yardımcısı Nick Clegg bugün yapacağı bir konuşmada, Irak'tan gerekli dersleri aldıklarını ve Kaddafi sonrası dönemde kalıcı barışın sağlanmasına yönelik planlar yaptıklarını söyleyecek. Clegg konuşmasında, NATO'nun Libya'nın yeniden inşası konusunda hiçbir planı olmadığını savunan ve uluslararası toplumun yardım etmemesi durumunda bu ülkenin kaosa sürükleneceği uyarısında bulunan muhalefete yanıt verecek.
Başbakan yardımcısı, Birleşmiş Milletler öncülüğünde atılan adımların Libya'da onbinlerce kişinin hayatını kurtardığını, ayrıca İngiltere'nin Kuzey Afrika'da ekonomik çıkarları bulunduğunu; geçen yıl bu bölgeye yaklaşık 40 milyar dolarlık mal ve hizmet ihraç ettiklerini vurgulayacak.
Daily Telegraph da başyazısında Libya'da Kaddafi sonrası dönemde Irak'takine benzer hataların yapılmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Yazıda özetle şöyle deniyor:
"Bundan sonraki süreçte Geçici Ulusal Konsey ve NATO, Irak'ta yapılan hataları akılda tutacak. Üst kademedekiler şüphesiz gidecek ancak daha alt seviyedekilerin kazanılmaya çalışılması tercih edilmeli. Irak'ta devlet kadrolarının Baas partisi üyelerinden ayıklanması gibi bir yanlışa düşülmemeli."
'DEMOKRATİK SEÇİMLER YAPILMALI'
"Bingazi merkezli konsey, son zamanlarda aralarındaki husumet artan ülkenin iki yarısını uzlaştırmak zorunda. Konsey ayrıca, Kaddafi'nin, iktidarını garanti altına almak için istismar ettiği aşiretler arası ayrılıklara çözüm üretmeli. Tüm demokratik kurumların yıkıldığı ülke demokratik seçimlere hazırlanmalı."
"Dış dünya ise bu sürece tavsiye ve donanımla destek vermeli, farklı güvenlik yapılanmalarını birleştirmeye ve Libya'nın gelirlerinin yüzde 90'dan fazlasını oluşturan petrol sektörünü yeniden işler hale getirmeye yardım etmeli. Libya'nın dondurulan malvarlıkları bir an önce çözülmeli ve Kaddafi'nin gidişini görmekten menmun olacak Arap ülkeleri mali yardımda bulunmalı. Çünkü Libya ya müreffeh bir demokrasi olacak ya da kaosa sürüklenecek."