T24 - Balyoz duruşmasında emekli Tuğgeneral İzzet Ocak, FB maçında Büyükanıt’ın sevinç gözyaşları dökmesini hatırlatarak, “Yüzlerce silah arkadaşı Hasdal ve Silivri cezaevinde yattığı için evinden çıkamayacak duruma gelmesi gerekirken tuttuğu futbol takımının skoru karşısında ağlayan kişiyi de gördük, yazıklar olsun” dedi.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Balyoz davasının 27. duruşması dün yapıldı. Davanın başından beri duruşma savcısı olarak görev yapan Savcı Savaş Kırbaş’ın önceki gün avukatlarla yaşadığı tartışmanın ardından duruşmaya katılmaması dikkat çekti. Savcı Kırbaş’ın yerine Gölcük Donanma Komutanlığı’nda döşeme altından çıkan ve Poyrazköy davasının devamı niteliğindeki belgelere ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Hüseyin Aksoy görev yaptı.
Duruşmada savunmasını yapan emekli Tuğgeneral İzzet Ocak’ın avukatı Muammer Küçük, soruşturma ve yargılama aşamasının adil olmadığını savunarak, mahkemenin cezaevi koşullarında faaliyet gösterdiğini ileri sürdü. Müvekkilinin savunma hakkının kısıtlatıldığını iddia eden Küçük, “Bu dava dijital bir davadır. Müvekkilime ve diğer sanıklara bilgisayar verilmediği için savunma hakkı kısıtlaması vardır. Mahkeme salonu cezaevi koşullarındadır. Buraya ne bir su, simit hiçbir şey sokamıyoruz. Bütün bu nedenlerle sözümü kesiyor savunmamı yapmıyorum” dedi.
Duruşmada çapraz sorgusu yapılan emekli Tuğgeneral İzzet Ocak’a, üye hâkim Murat Üründü “Seminerlerde bulunduğunuz dış çalışmalarla ilgili evrakın konusunun 7 bin 30 sayısı olduğunu söylediniz. Şu an sıkıyönetim ile ilgili bir evrak düzenleseydiniz buna hangi numarayı verirdiniz?” sorusunu yöneltti.
‘12 dosyada 174 hata var’
Savunmasında anlattığı 17 dosyanın 12’sinde 175 hata yapıldığını söyleyen Ocak, “Hataların 95’i hakkında açıklamada bulundum. Şimdi fasulyenin, mercimeğin numarasını sormayın bana. Ben sıkıyönetim ile ilgili bir evrak düzenlemedim. Ben dersime iyi çalıştım. Çapraz sorguda faraziye soru sorulmaz” diye konuştu.
Savunmasına birkaç cümle eklemek istediğini belirten Ocak, şunları söyledi:
“TEM şube görevlilerinin hazırladığı raporları bir inceleyin neler göreceksiniz. TEM şube görevlileri, 1000 yıllık düşman gibi rapor hazırlamış. Bu kişilerin dinlenilmesini talep ediyorum. Bu raporların netice ve kanaat bölümünde yer alan bilgilerde 1000 yıllık TSK düşmanlığını bir görün. Bunları nasıl kaleme aldılar? Ayrıca yüzlerce silah arkadaşı Hasdal ve Silivri cezaevinde yattığı için evinden çıkamayacak duruma gelmesi gerekirken tuttuğu futbol takımının skoru karşısında ağlayan kişiyi (Büyükanıt) de gördük, yazıklar olsun.”
“Ünlü Türk hainleri” kitabını örnek gösteren Ocak, sözlerini şöyle bitirdi:
“20-25 yıl sonra bu komployu hazırlayanlar bu kitap gibi benzer kitaplara konu olacak. Unutmayın, kahramanlar bir kez ölür, korkaklar bin kez. Biz bu davadan beraat edeceğimize inanıyoruz. Siz hâkim ve savcılar da vicdanınıza düşeni yapın.”
‘Özkök, Yalman, Başbuğ ve Büyükanıt dinlensin’
Savunmasını yapan tutuklu sanıklardan emekli Albay Bülent Tunçay, 2005 yılına kadar soyadının Tuncay olduğunu, daha sonra nüfus memurunun imla hatasından dolayı “Tunçay” olduğunu belirterek “11 ve 17 No’lu CD’lerde soyadım Tunçay olarak yazılmış. Ancak ben 2003 yılında Tuncay soyadını kullanıyordum” diye konuştu. Dava konusu belgelerin varlığını Ocak 2010’da basından öğrendiğini belirten Tunçay, emekli orgeneraller Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ ile askeri bilirkişi Ahmet Erdoğan’ın tanık olarak dinlenilmesini istedi.
Sarıışık: TSK’da her görev kutsaldır
Tutuklu sanıklardan emekli Albay Halil Yıldız ise savunması sırasında suç isnadı yapılan 2003 tarihinde 1.Ordu’da Denetleme ve Değerlendirme’de görev yaptığını söyledi. Yıldız, o dönem devir teslim törenleri, 10 Kasımlar ve bazı bayramlar dışında 1. Ordu Komutanı ve diğer komutanlar ile karşılaşmadığını ve herhangi bir belge imzalatmadığını söyledi. Yıldız, Balyoz Planı eklerinde kendisine verildiği iddia edilen görevle ile ilgili kimsenin kendisine emir vermediğini ve herhangi bir tebligat almadığını söyledi.
Avukatı Armağan Güner ise, “Halil Yıldız’ın isminin listeye sehven yazıldığını düşünüyorum. Bazı subaylar hedef haline gelmelerine neden olan bazı davranışlarda bulunmuş olsalar da Halil Yıldız kendi halinde bir personel subaydır” dedi. Denetleme albaylarının etkin görevleri olmadığını belirten Avukat Güner, emekliliği yaklaşmış albayların bir odada görev yaptıklarını, her personele bir masa dahi düşmediğini iddia etti.
Avukat Güner’in bu sözleri üzerine eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık söz alarak, “TSK’da bütün görevler kutsaldır. Doğrudur, 5 albay bir masada toplanabilirler. Ama bu deneyimle albaylar, çok önemli olan TSK’nin denetleme görevini yaparlar. Bir savaş durumunda hangi subayın nerede ve nasıl çalışacağını belirlerler” şeklinde açıklamada bulundu.