10 Ocak 2015 17:09
İzmir'in Kemalpaşa ilçesi Akalan köyüne taş ocağı yapılmasına karşı çıkan köylüler yaklaşık 1 haftadır soğukta nöbet tutuyor. Taş ocağı kurulması halinde temel geçim kaynağı olan kiraz ve zeytin ağaçlarının meyve veremeyeceğini söyleyen Akalanlılar, "Bir haftadır bekliyoruz. Taş ocağı istemiyoruz. Gece gündüz bu soğukta bekliyoruz. Yaptırmayacağız" dedi.
Zaman’da yer alan habere göre, İzmir'in Kemalpaşa ilçesi Akalan köyüne taş ocağı yapılmasını istemeyen ve direnişlerine devam edeceklerini söyleyen vatandaşlar milletvekillerini ağırladı. Bütün olumsuz hava şartlarına rağmen, direnmeye devam edeceklerini belirten köylüler iş makinelerini yağmura tuttu. Ateş başında nöbet tutan köylü kadınlar, yaptıkları pişileri dağıttı.
Avukat Şehrazat Mercan, "Burada 'ÇED kapsam dışı' kararının iptali için davamızı çarşamba açtık, yürütmeyi durdurma istedik. Ruhsatların iptali için pazartesi günü dava açıyoruz." dedi.
Taş ocağı istemeyen köylüler, geçen çarşamba günü bölgeye giderek tepki gösterdi. Bir kepçenin taş ocağına doğru hareket etmesiyle gerginlik iyice arttı. Geçirmek istemeyen, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu birçok köylü iş makinesini taş yağmuruna tuttu. Kepçenin durmasının ardından köylüler, yola devam etmemesi için önüne siper oldu. Atılan taşlar sebebiyle kepçe, TIR ve taş ocağına ait şantiye binalarının camları kırıldı. Jandarmanın sağduyulu yaklaşımı sayesinde olaylar büyümedi. Köylüler, kepçe geri çekilene kadar soğuk havaya rağmen saatlerce önünde bekledi. Daha sonra kepçe operatörü olan bir köylü, iş makinesini şantiye alanına götürdü. Köylüler de daha sonra bekleme alanlarına geri döndü.
Taş ocağı kurulması halinde kiraz ve zeytin ağaçlarının tozlanmadan dolayı meyve vermeyeceğini söyleyen Akalanlılar, tek geçim kaynaklarının da ellerinden alınmış olacağını belirtti. CHP İzmir milletvekilleri, Musa Çam, Mustafa Moroğlu, Alaattin Yüksel ve Hülya Güven ile DSP İl Başkanı Selçuk Karakülçe de destek için köylülerin yanına gitti. Mücadelelerini sürdürmeye devam edeceklerini belirten Çam, otoyol yapımına karşı olmadıklarını, bunlar yapıldığı sırada doğaya, tarıma ve köylüye zarar verilmesine karşı olduklarını, taş ocaklarının yerleşim alanlarının yakınına kurulmasına karşı olduklarını belirtti. Ateş başında nöbet tutan köylü kadınlar ise, "Bir haftadır bekliyoruz. Taş ocağı istemiyoruz. Gece gündüz bu soğukta bekliyoruz. Yaptırmayacağız diye uğraşıyoruz. İnşallah olmaz." diye konuştu. Köylü kadınlar, bir yandan hamur açıp pişi yaptı, diğer yandan da gelenler için çaylar demledi. Milletvekilleri, nöbet tutan köylülerle taş ocağı bölgesine giderek incelemelerde bulundu. Burada konuşan Akalan Köyü Muhtarı Mustafa Çaktuğ, "Yılbaşından sonra kepçeler geldi, tepki gösterdik. Avukat hanım, gerekli yerlere dava açtı. Şu anda yargı aşamasında. Eylemimize devam edeceğiz." dedi.
ÇED Yönetmeliği'nin emrettiği süreçleri yapmadan girerlerse insanların da kendi yaşam alanlarını savunacağını söyleyen Av. Mercan, "Burası aynı zamanda mera. Meraya dokunulamaz. Zeytinliklere 100 metre mesafede, okula 400-500 metre, daha fazla değil. Çocukların can güvenliği bile yok." dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanı'nın, kendisine cevap vereceğini söylediğini fakat hala dönmediğini belirten Milletvekili Moroğlu ise, "Belli ki bu işler, danışıklı dövüşlü yapılıyor. Hiç kimsenin haberi olmadan buraya ruhsat verilmiş değil, çünkü onlar için yaşam alanı önemli değil, orman önemli değil, çocuklar önemli değil. Onlar için sadece önemli olan, ceplerine koyacakları paralar ve yandaşlarına aktaracakları paralar." şeklinde konuştu. Milletvekili Yüksel de, "Köylü korkaktır, çabuk siner diye düşünenler, köylünün aşına ekmeğine göz dikersen, kirazına, zeytinine göz dikersen, köylünün çocuğunun sağlığı ile oynarsan dünyada her ana panter kesilir, panter." dedi. Milletvekili Güven, ''Köylüler 24 saat nöbet tutuyor, soğuğa aldırış etmeden. Neden tutuyorlar bu nöbeti? Çocuklarının geleceği için." diye konuştu.
Köylülerden Leyla Ay ise, ''Biz daha önce de aynı senaryoları yaşadık. Burada tren yolu için çalışmalar başladığı zaman patlayan dinamitler yüzünden evimizin çatıları uçtu, duvarlarımız çatladı. Hala çatlak duvarların içerisinde yaşıyoruz. Aynı şeyleri bir daha yaşamak istemiyoruz.'' dedi.
© Tüm hakları saklıdır.