CHP'nin İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP'de özeleştiri yapmanın gerekliliğini vurgulayarak, "Düşünün ki bir partinin 18 genel başkan yardımcısı var. Böyle şey olur mu? 15 yıldır buradayım hâlâ genel başkan yardımcılarının bazılarını tanımıyorum. Ekonomik sorunlardan, tarım politikasından dış politikaya kadar yaşları 25 ile 40 arasında olan, dünyayı bilen danışmanlarla çalışılması gerekiyor" dedi.
İzmir’de Eşref Paşa’dan bu yana en fazla belediye başkanlığı yapan ve üçüncü dönemde de belediye başkanlığını kazanan Kocaoğlu, Hürriyet'ten Deniz Sipahi'ye konuştu. "Yerel seçimler oldu ama partide hâlâ bir değerlendirme yapmadık" diyen Kocaoğlu, "Seçimlerden sonra büyükşehir belediye başkanlarının yuvarlak masa etrafında bir araya gelmesi gerekir. Nerede hata yaptık, nerede kazandık, gerekirse birkaç gün konuşmalıyız. Ama büyükşehir belediye başkanları ayrı, büyük ilçeler ayrı, beldeler ayrı toplanmalı" önerisinde bulundu.
Aziz Kocaoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
'Dünyayı bilen danışmanlara ihtiyaç var'
"Mesela bizim sorunumuz nedir? Düşünün ki bir partinin 18 genel başkan yardımcısı var. Böyle şey olur mu? Ben 15 yıldır buradayım hâlâ genel başkan yardımcılarının bazlarını tanımıyorum. Örgütteki arkadaş nasıl tanısın. Bir de işler o kadar çok bölünmüş ki kimin sorumluluğu nerede bitiyor, kimin sorumluluğu nerede başlıyor karışık durumda."
“CHP’nin bana göre en büyük meselesi mutfak meselesidir. Yani bir konu üzerinde bir siyaset üreteceksiniz. Bunu genel başkan yardımcıları mı, yoksa o konunun uzmanları mı yönetmeli. Ekonomik sorunlardan, tarım politikasından dış politikaya kadar yaşları 25 ile 40 arasında olan, dünyayı bilen danışmanlarla çalışılması gerekiyor. Ve bu danışmanlar örneğin Türk meselesi konusunda, tarım sorunu konusunda, hangi konu olursa olsun bilimsel ve tutarlı çalışmalar yaparlar. Sosyal demokrat partinin mutfağı böyle olur. Ben daha önce Genel Başkan’a söylemiştim, bu kadar çok genel başkan yardımcısı olmaz demiştim. Genel başkan yardımcılarının büyük bölümünün danışma statüsüne alınmasını önermiştim. Tabii bunlar benim görüşüm. Bizdeki bir başka mesele de, ‘CHP insanlara ne vaat ediyor’ sorusudur."
'Vatandaşın meselesi konuşulmalı'
"Şimdi düşün ki biz gidiyoruz vatandaşa laiklik diyoruz, hukuk diyoruz, adalet diyoruz, demokrasi diyoruz, yani CHP’nin zaten varlığında olan şeyleri tekrar ediyoruz. Somut konuşmuyoruz. Kavramlarla konuşuyoruz. Oysa benim çiftçi vatandaşım kendisi ile ilgili somut şeyleri bekliyor. Yani 850 lira maaşla taşeron işçi mi olur? İstihdamı konuşacaksın, ekonomiyi konuşacaksın. İnsanın ihtiyaçlarına yönelik doğrudan konuşmayı gerektirir. AKP’nin karşına model olmak o noktada zor değil. Bana bazen soruyorlar ‘Sen konuşmalarında neden laiklik, demokrasi, sosyal adalet demiyorsun?’ diye. Ben de diyorum ki onlar zaten bizim kendimizde olan temel şeyler. Ben vatandaşın kendi meselelerini konuşmaktan yanayım."