Gündem

İyi Partili Dikbayır'dan infaz paketine tepki: Tasarı, küçük ortak tarafından 1.5 yıl önce masaya getirilmişti, Korona da bahane oldu

13 Nisan 2020 17:46

İYİ Parti Mali İşler Başkanı Ümit Dikbayır, Meclis'te görüşülen İnfaz yasasına tepki göstererek, "Bu tasarı küçük ortak tarafından 1.5 yıl önce masaya getirilmişti. O zamanlar Korona mı vardı? Böylesi bir melaneti bile, siyasi kurnazlığa malzeme edecek kadar basit davranıyorlar" dedi. Koronavirüs'ün bahane olarak kullanıldığını kaydeden Dikbayır, "Ne olduysa oldu, Korona da bahane oldu, 1.5 yıl önceki af sevdası yeniden peydah oldu. Korona Affı diyor.. Bunun adı Korona Affı falan değil. Bu affın adı açık ve net, torbacı ve cani affı" dedi.

Dikbayır'ın konuşması şu şekilde:

Aziz milletimiz; değerli basın mensupları;

Tüm dünyayla birlikte, ülkemizin de amansız bir mücadele yürüttüğü Covid-19 salgını dolayısıyla tedavi gören vatandaşlarıma şifa dileklerimle başlamak istiyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum..

Şunu biliyoruz ki bu günler geçecek. Geçecek ama ardında yorgun bir millet bırakacak. Acıdan yorgun.. Endişeden yorgun.. Hayat şartlarından yorgun.. İşte yorgun, aşta yorgun.. Belki de en önemlisi, ülkeyi yönetenlerin ve ortaklarının yalanlarından yorgun bir millet bırakacak. Ama müsterih olun, bunu da atlatacağız..

Aziz vatandaşlarımız, Türkiye böylesine büyük bir mücadele içindeyken, iktidar ve ortağı, kimlere ne söz verdiyse, yüce meclisi örtülü af meselesiyle meşgul ediyor. Yangından mal kaçırır gibi salgın hastalığı bahane ederek tam da bu zamanda meclis genel kurulu bu konuya odaklandı. Salgın gerekçesiyle, sağlık gerekçesiyle yeniden masaya sürülen infaz yasasıyla ilgili olarak, İyi Parti’nin görüşleri kamuoyunun malumudur.

"Bir dediği bir dediğini tutmayan fikri fakirler, kırmızı çizgilerimizden rahatsız oldu"

En başından beri altını çizdiğimiz gibi biz, kadına şiddet uygulayanların, çocuk istismarcılarının, uyuşturucu baronlarının, Devletimize baş kaldıran gençliğinin baharında ki evlatlarımıza mermi atan alçak teröristlerin, Cumhuriyete ve Mustafa Kemal Atatürk’e dil uzatanların affına kesin ve net bir dille ve şiddetle karşıyız.

Başından bu yana bu fikrimizi açıkça ilan ettik, hala da kapı gibi arkasındayız.Ancak, bir dediği bir dediğini tutmayan fikri fakirler, kırmızı çizgilerimizden rahatsız olmuş olacaklar ki, damarları şişinceye ve yüzleri kızarıncaya kadar yalan söylemeye devam ediyorlar. Bakın, fikrini bu kadar açıkça ifade eden bir siyasi partiyi, terör örgütleriyle ve olmayan ittifaklarla yan yanaymış gibi göstermeye kalkmak, söyleyecek sözleri olmadığının en net ispatıdır.

"İktidar partisi ve küçük ortağı milletimizi canbaza baktırıp kandırmaya çalışıyor"

İyi Parti, ortaya çıkan sağlık şartları bahane edilerek yeniden ısıtılan bu kanun tasarısında hiçbir boşluk bırakılmaması gerektiğini, başta terörirstlere, uyuşturucu baronlarına, torbacılara, çocuk istismarcılarına, Ceren’lerin katillerine de yaramaması için enine boyuna konuşulması gerektiğini ısrarla ve net bir dil ile söyledi. İktidar partisi ve küçük ortağının sözcüleri de bülbül gibi şakıyarak utanmadan-sıkılmadan yalanlar söyleyerek milletimizi canbaza baktırıp kandırmaya çalışıyor.

"Çıkan Korona değil torbacı ve cani affı"

Bir defa tasarının adını Korona Affı koydular. Bu büyük bir yalandır. Bu tasarı küçük ortak tarafından 1.5 yıl önce masaya getirilmişti. O zamanlar Korona mı vardı? Böylesi bir melaneti bile, siyasi kurnazlığa malzeme edecek kadar basit davranıyorlar. Hatırlayın, küçük ortak af tasarısını gündeme getirdiğinde, 23 Eylül 2018 günü sayın Cumhurbaşkanı ne dedi: "Bu konudaki temel ilkemiz şudur; eğer bir suç devlete karşı işleniyorsa, devletin bunu af yetkisi olabilir. Fakat şahıslara karşı işleniyorsa, bunun af yetkisi devlette değildir. Bunu affedebilecek merci, o şahısların, mazlum, mağdur insanların ta kendisidir" Aynen böyle dedi. Ne olduysa oldu, Korona da bahane oldu, 1.5 yıl önceki af sevdası yeniden peydah oldu.

"İnfaz yasasında bazı eksiklikler var düzeltilmeli"

Evet, bir kere daha net ve altını çizerek söylüyoruz. İnfaz Yasası’nda bazı eksikler var. Düzeltilmeli. Ancak bunu, torbacının, canilerin, ahlaksızların da faydalanabileceği bir hale dönüştürmek, o torbacıya ortaklık, o caniye yataklık ve o ahlaksızlığa ortaklık olur. Az önce de ifade ettim. Çıkan Korona Affı diyor.. Bunun adı Korona Affı falan değil.. İlk ortaya çıktığında korona mı vardı da bu adı kullanıp, algı operasyonu yapıyorsunuz. Bu affın adı açık ve net, torbacı ve cani affı.

Hala, o suç yok bu suç yok diye yalan söylüyorlar. Herkes hukukçu değil elbette. Ama hukukçular biliyor ki, iktidar ve ortağının getirdiği haliyle yasalaşırsa, o torbacılar da, o caniler de, o ahlaksızlar da bundan faydalanacak. Ama öyle faydalanacak ama böyle faydalanacak.

İşte İyi Parti bu noktada açık ve net bir tavır sergiliyor. Buna engel olmak için mücadele ediyor. Daha önce de attıkları iftiralar boyunların da asılı dururken iktidar bülbülleri bir kere daha zavallı bir halde utanmadan yalan söyleyip, İyi Parti’nin adını terör örgütleriyle birlikte anma ahlaksızlığına düşüyorlar.

Beyler, hatırlatayım; Kırmızı çizgilerimiz arasında, Teröristler de var. Cumhuriyet düşmanları da var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e dil uzatmaya cüret eden nankörler de var. Dolayısıyla, ne kadar yalan söylerseniz söyleyin, İyi Parti kumaşından, yalanlarınızdaki işbirliği çıkmaz. Çünkü, o öyle bir kumaştır ki, İyi Parti, üç-beş oy için teröristin mesajını devletin televizyonunda yayınlatmaz. İyi Parti, ortağına şirin görünmek için bu saçmalığı savunmaz. Çünkü İyi Parti’nin kumaşı, devletin kırmızı bültenle aradığı teröristi devletin televizyonunda konuşturmaz. Çünkü İyi Parti’nin kumaşı, bu milletin evlatlarına kıyan alçak canilere kol kanat germez. Çünkü İyi Parti’nin kumaşı, hiçbir ferdinin, milletin evlatlarını zehirleyen çetelerle yan yana gelmesine müsaade etmez.

Anlayın artık. İşte bu nedenledir ki Benim Genel Başkanım “Megri megri” diye ağlamadı. Benim Genel Başkanım, Çadır mahkemelerinden teröristler rahatsız olmasın diye ülkemizin kurucu lideri M. Kemal Atatürk’ün resmini ve Türk Bayrağını indirtmediği gibi indirenlere de avazı çıktığı kadar bağırdı. Benim Genel Başkanım tam da 29 Ekim günü evlatlarımıza mermi sıkan PYD’yi bu topraklardan geçirip yemek lahmacun ısmarlamadı. Benim Genel Başkanım, Barzani’nin başındaki konfetileri temizlemedi. Benim Genel Başkanım, teröristlerle masaya oturmadı. Buradan iktidara ve küçük ortağının borazanlarına sesleniyorum; Bu gerçek apaçık ortadayken; Caniye yataklık, torbacılara ve ahlaksızlığa ortaklık için aralık kapı bırakan tasarınıza itirazımız üzerinden, haksız-hayasız ve hadsiz ithamlarda bulunamazsınız. Biri çıkıyor; İyi Parti uyuşturucu baronlarının affını istiyor diye yalan söylüyor, Ortağı çıkıyor, teröristlerin affını istiyor diye yalan söylüyor. Hayatlarında ve siyasetlerinde kırmızı çizgisi kalmamış, hayatları ve siyasetleri pembeleşmiş adamlar, İyi Parti’ye ve onun saygıdeğer Genel Başkanı’na dil uzatıyor.

Önce şunu şuraya bırakayım, Meral Akşener’in milliyetçiliğinin, vatan sevgisinin zekatı bile size bir ömür yeter. Sonra da hatırlatayım ki Genel Başkanımızı ve partimizi anmadan önce, ağzınızı-yüzünüzü, varsa vicdanınızı ve yüreğinizi de iyice dezenfekte etmeniz lazım.

"Kızılay'ın kendisi ortada yok maskeleri Kandil'de ortaya çıkıyor"

Ama dezenfektan bulamazsanız da, ben size yolunu göstereyim. Açılım ortaklarınızdan Barzaniler var ya, muhtemel ki onlarda mevcut. Bunu neden söyledim biliyor musunuz? Bakın, Türkiye, Kızılay aracılığıyla Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetime, maske ve gıda kolilerinden oluşan yardım malzemesi gönderdi. Sonra ne oldu biliyor musunuz? PKK’nın lider kadrosundan bir terörist, ajanslara demeç vererek, Barzani yönetimine, tıbbi malzeme yardımları için teşekkür etti. Yani bizim yardımların bir bölümü Kandil’e gitmiş. Sağlık ordumuzun neferleri maske bulamazken, dolaylı olarak PKK’lılara maske mi gönderiyorsunuz? Bunu hiç mi hesap edemiyorsunuz?

İyi Parti'yi teröristlerle birlikte anmak kolay. Ortağınıza sorsanıza; “Siz o maskelerin PKK’ya gideceğini hiç mi düşünmediniz?” desenize. Kızılay’ın kendisi ortada yok, maskeleri Kandil’de çıkıyor. Bu ayıp da size yeter. Bu millet de bunu unutmaz. O yüzden, bari utanın da, susup oturun.

"Milletin bu kadar derdi varken, torbacının derdine düşmek siyasetçiye yakışmaz"

Türkiye Büyük Millet Meclisi kimsenin egosunu tatmin edeceği, psikolojik ve sosyal komplekslerini bastıracağı yer değildir. Meclisimiz, milletin derdine derman bulma yeridir. Şu an tarlasını süremeyen çiftçilerimize, İşsiz kalan vatandaşlarımıza, Yevmiyesiz kalan çalışanlarımıza, İşyeri kapanan, borcun altında ezilen esnafımıza, Çare aramamız gerekirken, torbacının derdine düşmek siyasetçiye yakışmaz.

Bu gerçeği perdelemek için, “Cambaza bak” numarası yapıp, üzerine de yalanlar ekliyorsunuz. Kendini bilmezlerin ithamlarını boşverin. Bizleri bu çatı altına gönderen, milletimizin iradesi ve güvenidir. Ve bizde bu sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz.

"Ak Parti devlet değil hükûmettir"

İktidar ve ortağına siyasete dair de bir hatırlatma yapmak isterim;

Birincisi, Ak Parti devlet değil hükümettir. İkincisi, Ak Parti’ye ve politikalarına karşı çıkınca terörist olunmaz. Muhalefet etmek terörizmin değil, demokrasinin konusudur. Üçüncüsü de ülkede beğenmediğiniz her şeyin sorumlusu hükûmettir, muhalefet değil. Dolayısıyla, ortağına laf edecek cesareti gösteremeyenler, buldukları her mikrofona şakıyıp, icraatla ilgili hiçbir sorumluluğu olmayan muhalefete çamur atmayı siyaset zannediyor.. Rahatsızsanız, az cesaret edip, ortağınızın kulağını çekin.

"Kara cumadan Cumhurbaşkanı'nı sıyıtan şovmenlere sorun"

Mesela, ülkede yanlışları işaret eden muhalefetle uğraşacağınıza, Kara Cuma’nın sorumlusu iktidara iki laf edin arkadaş. Yasağa iki saat kala duyuru yapıp, milyonlarca insanımızı sokağa döküp, salgını büyüten sorumsuzluklara, beceriksizliklere laf edin. O rezalete sebep olan kararı ‘’Sayın Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla‘’ ilan ettiğini söyleyip, sonra da Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğunu perdelemek için istifa tiyatrosu sahneleyenlere iki çift lafınız olsun

Salgınla mücadele süreci mükemmel yürüyordu diye yalan söyleyip, Kara Cuma’dan da Cumhurbaşkanını sıyıran şovmenlere,‘’ İyi de milletimizin sağlığıyla, canıyla oynadınız. Ne olacak şimdi? Bu ciddiyetsizliğin sorumlusu kim diyebilin"

Aziz milletimiz, kamuoyuna önce infaz yasası, sonra da korona affı diye pazarlanan bu yasa, kasıtlı olarak yarattıkları boşluklarla, bir infaz yasası olmaktan çıkıp, torbacı, cani ve ahlaksızların affına dönüşüyor.

Milletimiz adına itirazımız bunadır. Suyu bulandırmaya çalışan iktidar ve ortağına önerimiz şudur: Dürüst olun, ve bu işi birbirinizin kucağına atmaktan vazgeçin. Bir gece yarısı, yasağa iki saat kala vatandaşlarımızı sokaklara dökerek, bu sorumsuz ve acemi hatanızı da Valilerimizi suçlayarak hayatıyla oynadığınız milletimizin sinir uçlarıyla da daha fazla oynamayın.

O canileri, o ahlaksızları ve torbacıları yeniden aziz milletimizin arasına sokmayın. Teröristlerle ilgili duruşumuz da gayet açık. Milletin ömrüne bir virüs gibi, bir ur gibi yapışmış alçakların, virüsle olan mücadelesi onların sorunudur, bizim değil. Bizim mücadelemiz aynı zamanda, aziz milletimizin hayatına girmiş bu fikri virüslerledir. Yalan virüsüyledir. Canilik virüsüyledir. İhanet virüsüyledir.

Yalanlar söyleyeceğinize sayın Genel Başkanımızın 60 gün önceden başlayan uyarılarına kulak verin. Korkmayın sadece işiniz kolaylaşır. Onun devlet tecrübesine kulak verin, hem komik hallere düşmezsiniz, hem de yolumuz düzleşir. Korkmayın. Bunları yaparsanız yalnızca iyi olursunuz.

Toplantımıza katıldığınız için teşekkür ediyor, bu büyük mücadelede, sağlık ordumuza, çalışanlarımıza ve milletimize sabır, güç ve kolaylıklar diliyorum.