İyi Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "Pandemiyi durdurmanın tek yolu sokağa çıkma yasağı iken göz göre göre seyirci olan bu hükûmettir" dedi.
İyi Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Türkkan, elindeki Sağlık Bakanlığı tarafından 2019 yılında hazırlanan Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı'nı göstererek, "Salgın Suudi Arabistan’da boy gösterirken umre ziyaretlerine izin vererek hastalığın hızla yayılmasının sorumlusu, pandemiyi durdurmanın tek yolu sokağa çıkma yasağı iken göz göre göre seyirci olan bu hükûmettir" ifadelerini kullandı.
"Genelgeyi hazırlayanlara, milleti kaderine terk edenlere, halkına yardım etmesi gerekirken halkından yardım dilenenlere iki çift lafım var" diyen Türkkan, "Bugün dükkanların kapanmasının, yüzbinlerce insanımızın işsiz kalmasının, ödenemeyen kiraların ve faturaların, her gün işe gitmek zorunda kalırken hastalığa yakalanan insanların sorumlusu bu hükûmettir" ifadelerini kullandı.
Türkkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Meclisi devre dışı bırakarak çıkarılan, Saray’ın çalıp oynadığı bu genelgenin konusu; Küresel Grip Salgını yani pandemi. Ne diyor genelge; İnfluenza virüslerinin genetik yapısında meydana gelen değişikliklere bağlı yeni tipte bir influenza virüsü ortaya çıkabiliyor ve insandan insana kolayca geçiş yeteneği kazanıyor."
"Madem bir planınız vardı, hastalığın Türkiye’de yayılmasını neden beklediniz?"
"Nüfusun büyük çoğunluğunu etkileyebilecek böyle bir pandemi ihtimaline karşı kamu kurum ve kuruluşlarınca alınması gereken tedbirler sıralanıyor genelgede. Sağlık Bakanlığı’ndan "Pandemik İnfluenza İl Hazırlık ve Faaliyet Planı" hazırlanması isteniyor.
"Yaklaşık 1 sene önce yayınlanmış bu genelge. Uzun zamandır devam etmekte olan bir influenza pandemisi tehlikesine karşın Dünya Sağlık Örgütü üye ülkelerle birlikte Türkiye’yi de zamanında uyarıyor. Tüm bu uyarılar üzerine konuyla ilgili 12 Nisan 2019 tarihli Küresel Grip Salgını (Pandemi) konulu bu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayımlanıyor.
"Milletvekili kimliğimi bir kenara koyarak, çocuklarına ve ailesine sorumluluğu olan, onlar için endişelenen bir baba, bir eş olarak Hükûmet’e sormak istiyorum. Madem salgının geleceğini biliyordunuz, madem bir planınız vardı, hastalığın Türkiye’de yayılmasını neden beklediniz? Neden toplumu bilinçlendirmediniz, neden önceden hiçbir ekonomik hazırlığınız olmadı?
"Bu uyarıları ciddiye mi almadınız yoksa inanmak mı istemediniz?"
"Ortada olan bir gerçek var ve bu gerçek karşısında halkına dürüst olamayan bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız. Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte, konunun uzmanları ve bilim insanları yaklaşmakta olan bir influenza salgını hakkında yıllardır ilgili kurumları uyarıyordu. Bu uyarıları ciddiye mi almadınız yoksa inanmak mı istemediniz? Cumhurbaşkanı Genelgesi ile hazırlatılan Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı’na baktığımızda Türkiye’nin İtalya yolunda ilerlediğini, planı temin eden herkes görebilir.
"Planı hazırlayanlar arasında birbirinden değerli bilim insanlarımızın katkıları yadsınamaz, ancak Dünya Sağlık Örgütü “beterin beterine hazır olun” derken, tüm dünyayı ekonomik bir yıkımın beklediği ifade edilirken bu raporun sadece hekimlerin bakış açısıyla hazırlanılması kabul edilemez. Planda pandeminin ekonomik, sosyal ve sektörel etkilerinin planda kapsamlı biçimde yer almadığı, yaşanılacak pandemi sonucu ortaya çıkan sorunların çok boyutlu etkilerinin hesaplanmadığı görülmektedir.
"Bugün salgınla mücadelede göreceli de olsa başarı örneği gösteren Almanya; sahip olduğu dünyanın önde gelen sağlık enstitülerinden Robert Koch Enstitüsü başkanlığında Alman İnşaat ve Yerleşim Planı Müsteşarlığı, Halkı Koruma ve Doğal Felaketlere Yardım Müsteşarlığı, güvenlik ve bilgilendirme bölümüne bakan müsteşarlık, tarım ve beslenmeyle ilgili müsteşarlık, Teknik Yardım Ulaştırma Birimi Başkanlığı, Özel Komando Birlikleri, Alman Ordusu uzmanları ile rapor hazırladı. Bu rapor 8 yıl önce Alman Meclisi'ne sunuldu. Orada enine boyuna tartışıldı ve bir rehber hazırlandı. Bugün o rehberi uyguluyorlar."
"Bütün ülkeyi ilgilendiren küresel bir tehdide karşı alınması gereken önlemlerin Saray düzeninin insafına bırakılmasının bedelini ödüyoruz"
"Türkiye için ekonomiden güvenliğe, tarımdan diplomasiye kadar makro ölçekli bir plan dahilinde nitelikli bir kurul oluşturmanın elzem olduğu ortadayken bu işi sadece sağlık uzmanlarıyla yönetmek sürecin sonunda ülkemize sadece yıkım getirir.
"Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı plan; Parlamenter Sistem’de Meclis Genel Kurulu’na gelmiş olsaydı, tek adam sisteminin “yaptım oldu” anlayışına mahkum olmayacaktı. Bugün bütün ülkeyi ilgilendiren küresel bir tehdide karşı alınması gereken önlemlerin Saray düzeninin insafına bırakılmasının bedelini ödüyoruz. Salgın uzadıkça bu bedel daha da ağırlaşacak. Dünya Sağlık Örgütü küresel ekonominin çöküşünden bahsediyorken, siz hazırlanan planda iki satırlık bir paragraf ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın salgın sırasındaki görev tanımına yer veremezsiniz.
"Bakın dünya ekonomisinin en iyi ihtimalle yüzde 5'ini yerle bir edebilecek güçte, hızla yayılan, öldürücülüğü yüksek bir pandemi tehlikesine işaret edilirken elimdeki Plan’ın 49. sayfasında Hazine ve Maliye Bakanlığı için ne deniyor: Pandemi döneminde ortaya çıkan ihtiyaçlara yönelik mali düzenlemeler yapılması, gerekli ödeneklerin sağlanmasına yönelik planların hazırlanması. Hazine ve Maliye Bakanlığı da o ucu açık iki satırlık yazıyı yanlış anlamış doğal olarak!
"Yapılması gereken hazırlığı her zamanki gibi yine yandaş müteahhitlere kaynak yaratmak olarak anlamış ki, açıkladıkları önlem paketinde pandemiyle mücadelede 500 bin liranın altında ev kredileriyle salgını yenebileceğini düşünmüş."
"Devlet iyi günde değil kötü günde belli olur"
Salgın riskinde gösterdiğiniz ciddiyeti tek bir A4 kağıdına sıkıştırmasaydınız bugün sokağa çıkma yasağı ilan edebilirdiniz. Çünkü biliyorsunuz ki sokağa çıkma yasağı getirdiğinizde böyle olağanüstü bir durumda vatandaşınıza sosyal devletin gereği olarak bakmak zorundasınız. Yani insanlara evde kal çağrısı yapıyorsanız, o evlere ekmek götürmek, yardım götürmek, faturasına, kirasına destek olmak zorundasınız.
"Devlet iyi günde değil kötü günde belli olur. Hükümet Sağlık Bakanlığı dışında çok kötü bir sınav veriyor. Böyle bir salgının etkileri biliniyorken ekonomi alanında bir kriz planının olmaması ya da hazırlanan bir planda ekonomi uzmanlarının aktif rol almaması büyük bir sorumsuzluktur.
"Eğer o plan hazırlanırken ekonomi ve iktisat uzmanlarının görüşleri yer alsaydı, bugün salgına karşın ayrılması gereken bir bütçemizin olması gerekirdi. Eğer pandemi tehlikesi ciddiye alınmış olsaydı 2020 yılı merkezi yönetim bütçesinde salgınla mücadele için bir ödeneğimizin olması gerekirdi.
"Hazırlıklı olsaydınız, bu salgını bir şişe kolonya ve duayla yeneceğinizi düşünemezdiniz"
"Eğer salgın riski ciddiye alınsaydı Nisan’da pandemiye karşı hazırlık genelgesi yayınlayıp, böyle durumlarda kullanılması gereken ihtiyat akçesini Temmuz – Ağustos aylarında kendi açtığınız bütçe açığını kapatmak için hazineye aktarmazdınız.
"Sizin için Türk milleti önemli olsaydı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinden sonra kim Merkez Bankası’ndaki ihtiyat akçesine dokunmaya cesaret edebilirdi? Eğer salgın riski ciddiye alınsaydı yandaşların yarım kalan inşaat projelerine destek çıkılmaz, Varlık Fonu’nun içi boşaltılamazdı.
"Eğer salgın riski ciddiye alınmış olsaydı “Suriyelilere 40 milyar dolar harcadık, bir 40 milyar dolar daha onlara helal olsun” demezdiniz. Eğer önlem alsaydınız ve hazırlıklı olsaydınız, bu salgını bir şişe kolonya ve duayla yeneceğinizi düşünemezdiniz. Ve sürecin geldiği noktada IBAN numarasıyla krizi yöneteceğiniz fikrine kapılmazdınız."
"Sağlık Bakanlığı'na göre, orta şiddetli bir senaryoda 16 milyon vaka görülebilir; 59 bin 200 kişi hayatını kaybedecek"
"Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarılarını ciddiye almadınız. Peki Sağlık Bakanlığının hazırladığı ulusal hazırlık planına hiç mi göz atmadınız? Hiç mi yaklaşan tehlikenin farkına varmadınız? Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlatılan planda o kadar ciddi ifadeler var ki;
"Planın 130.sayfası; yaklaşan pandemi durumunda hastaneye başvuranların yüzde 15’inin yoğun bakıma yatacağı öngörülüyor. Orta şiddetli bir senaryoda 16 milyon vaka görülebileceği, 8 milyon klinik başvurusu olacağı, 160 bin kişinin normal serviste, 24 bin kişinin ise yoğun bakıma yatacağı öngörülüyor. 59 bin 200 kişinin ise hayatını kaybedeceği belirtiliyor."