Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bugünkü köşesinde İyi Parti Kurucular Kurulu üyesi emekli mülki idare amiri Bilal Karaca’nın Millet İttifakı’na mektubunu aktardı. Karaca, son gelişmeleri değerlendirdiği mektubunda, “Bütün bunlardan daha vahim olanı ise bir ‘dehşet’ senaryosunun masada hazır tutulmasıdır. Son gelişmeler kaos planının, organize suç örgütü liderleri, iktidar bağlantılı paramiliter yapılar, devletin kirli çamaşırlarını ifşa etmeye hevesli istihbaratçı eskileri ile bir kısım yargı ve güvenlik bürokrasisi eliyle icra edileceğine işaret etmektedir” dedi.
Takan’ın aktardığı mektup şöyle:
“Ülkemizde son günlerde meydana gelen siyasal hadiseler, Türkiye’nin bizzat iktidar eliyle ‘şizofrenik’ bir siyasal iklime sokulmaya çalışıldığını göstermektedir. Muhalefet partilerinin halkla bir araya geldikleri her ortam, iktidar güdümlü yapılar tarafından provoke edilmekte, muhalefet panikletilerek paralize edilmek istenmektedir.
Lütfi Türkkan olayında olduğu gibi, kışkırtmalara kapılıp tezgâha düşen muhalefet yetkililerinin üzerine bir anda resmi-sivil tüm güçleriyle topyekûn çullanılmakta, siyasi ve toplumsal bir linç pratiği geliştirilmektedir. Muhalefetin kendisini sürekli bir taciz ve tehdit altında hissederek sokaklardan çekilmesi, sürekli savunma pozisyonunda kalması istenmektedir. Öyle ki; ‘Şeytan taşlamaktan hac yapmaya fırsat bulamasınlar.’
★★★
Seçim rüzgârlarının çok güçlü esmeye başladığı bu günlerde psikolojik hatta siyasal üstünlüğü ele geçirmiş olan Millet İttifakı’nı dağıtmak için tezgâh üstüne tezgâh kurmaktadır. Mevcut ekonomik ve politik koşullarda seçmen desteğini yeniden kazanmanın imkânsıza yakın olduğunu gören iktidar, çareyi siyaset mühendisliğinde aramaya başlamıştır. Sistemin politik aktörlerinin mevcut pozisyonlarını ‘kaba tehdit ve zor’ kullanarak yeniden belirlemeye çalışmaktadır.
‘Havuç-sopa’ siyasetiyle HDP’ye şantaj yapılırken, medya kalemşörlerinin sözde ‘fantezileri’ ile Cumhuriyetin kurucu partisi kapatılmakla, ‘150’likler listesi’ ile tehdit edilmektedir. İYİ Parti’nin payına ise, ideolojik kökenlerine vurgu yapan şehitlik gibi milli ve manevi değerler üzerinden hırpalanmak düşmüştür.
İYİ Parti’ye yönelik tüm bu taciz, sataşma ve provokasyon girişimleri ile hem Erdoğan’ın ifadesiyle, Akşener’in ‘sokağa çıkamaz hale getirilerek’ halkla temasının kesilmesi sağlanacak, hem de AK Parti’den kopan milliyetçi muhafazakâr seçmenin İYİ Parti’ye yönelmesi engellenmiş olacaktır. Bir taşla adeta kuş katliamı.
Anlaşılan o ki; tezgâh geçmişte olduğu gibi bugün de Türk toplumunun kültürel fay hatları üzerinden işleyecektir. Bir yandan terör ve HDP’lilerin kışkırtıcı açıklamaları üzerinden milliyetçi duygular körüklenirken diğer yandan ‘dini fetva’ kisvesi altında mezhepsel gerilimlere zemin hazırlanmaktadır.
★★★
Kabuk bağlamaya yüz tutmuş yaralarımız kaşınarak tekrar kanatılmak istenmektedir. Kurgulanan bu mezhepçi kirli tezgâhın manivelası olarak Kılıçdaroğlu seçilmiş gibi görünmektedir. Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olması halinde, peydahlanacak bir Alevi-Sünni çatışması ile milliyetçi muhafazakâr seçmenin Cumhur İttifakının ‘Sünni’ adayına yöneleceği hesaplanmaktadır.
İktidarın itikadî fay hattımız üzerinde yarattığı şiddetli gerilimin, Millet İttifakı’nın milliyetçi muhafazakâr nitelikleri baskın olan İYİ Parti tabanında şiddetli bir politik depreme yol açması mukadderdir. Kimlik odaklı siyasal çatışma ortamında, ağırlıklı olarak milliyetçi ve Sünni damardan beslenen İYİ Parti’nin Millet İttifakı’ndan koparılarak Cumhur İttifakı’na eklemlenmesi veya en azından diğer muhafazakâr partilerle üçüncü bir ittifak bloğu oluşturması hiç şaşırtıcı olmaz.
Bütün bunlardan daha vahim olanı ise bir ‘dehşet’ senaryosunun masada hazır tutulmasıdır. Son gelişmeler kaos planının, organize suç örgütü liderleri, iktidar bağlantılı paramiliter yapılar, devletin kirli çamaşırlarını ifşa etmeye hevesli istihbaratçı eskileri ile bir kısım yargı ve güvenlik bürokrasisi eliyle icra edileceğine işaret etmektedir.
Bizzat suçun failleri tarafından mafya-devlet ilişkilerinin ifşası ile devlet itibarsızlaştırılmakta, toplumun devlete olan inancı ve güven duygusu yerle bir edilmektedir. İktidarın halk ve muhalefet üzerindeki baskısı giderek derinleşmekte, ‘hiç kimsenin kendisini güvende hissetmediği’ bir korku iklimi yaratılmaktadır. Siyasi ve toplumsal muhalefet sürekli kışkırtılmakta, kitleler sokağa çekilmeye çalışılmaktadır. Kaos üretmek için gerekirse muhalefet partilerinin liderlerinin terörle ilişkilendirilerek tutuklanması dahi gündeme alınmaktadır. Adeta OHAL’e giden yolun taşları hoyratça döşenmektedir.
★★★
Türkiye’nin siyaset mühendislerince planlanan vahim sonuçlarla karşı karşıya kalmaması için başta Millet İttifakı olmak üzere bütün muhalefetin sağduyu ve ferasetle hareket etmesine ihtiyaç vardır. İktidarın değirmenine su taşımaktan geri durmalıyız. Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin öncelikli hedefinin İYİ Parti ve tabanını Millet İttifakından koparmak olduğu unutulmamalıdır. Bu yüzden Akşener ile Millet İttifakı/CHP arasına örülmeye çalışılan duvarlara, kışkırtıcı söylemlerle tuğla taşımak yerine, İYİ Parti tabanının hassasiyetlerine itina gösterilmelidir. Akşener’in daha öz güvenli ve güçlü biçimde siyaset üretmesine, kirli tertiplere karşı daha dirençli hale gelmesine katkı sağlanmalıdır.
Kılıçdaroğlu’nun demokrasi adına İYİ Parti’nin 2018 seçimlerine katılması için gösterdiği fedakârlık hatırda tutulmalı, diğer yandan Akşener’in, özellikle 2019 yerel seçimlerde, milliyetçi muhafazakâr seçmen nezdinde CHP’ye sağladığı ‘makuliyet’ kredisi çar çur edilmemelidir.
Rasyonel siyasal malzemesini tüketen iktidar, ‘beka’ söylemi ve HDP karşıtlığı üzerinden yeniden iktidar devşirmeye çalışmaktadır. Millet İttifakı bileşenleri iktidarın hazırladığı mayınlı ve tuzaklı bir arazide yol almak zorundadır.”