Kültür-Sanat

İyi ki doğdun Müzeyyen Senar...

Kiminin kafasında vazo kırdığı, kimi için kendini camdan attığı üç koca devirdi; iki çocuk, beş bin plak yaptı.

16 Temmuz 2011 03:00

T24- Kiminin kafasında vazo kırdığı, kimi için kendini camdan attığı üç koca devirdi; iki çocuk, beş bin plak yaptı. Çıkmadık sahne bırakmadı. Kekeme Hikmet’ten diva Müzeyyen Senar, bugün 93 yaşında...

Elif Türkölmez'in Radikal'de yayımlanan (16 Temmuz 2011) haberi şöyle:
 





Hiç unutmuyorum, bir söyleşisine “50 yıldır belim ağrıyor” diye başlıyordu. Ah, uh derken bel ağrısının sebebine gelince sıra, “E, üçüncü katın penceresinden attım kendimi aşağıya, kömürlüğe düştüm, genceciktim hem de. Ne yapayım kurtulmak istedim, hayattan da, o adamdan da, ailesinden de...” diyordu. “Kim o adam?” sorusuna, yanında oturan kızı Feraye’yi gösterip “Bunun babası işte, Ercüment. Galatasaray’da top oynardı. İki sene Ankara’da dolaştık, sonra İstanbul’a yollamaya kalktı beni, ailesi istememişmiş güya, ben de kıydım canıma” diyordu. ‘Kıydım canıma’yı, ‘E, attım kendimi aşağıya’yı, ‘Tuzluğu uzatır mısın?’ der gibi söylüyor, başkasıymış gibi anlatıyordu: “Ben bir kez âşık oldum aslında, o da Suudi Arabistan sefiriydi. Evlendik, sefire oldum. Ama şarkıcı olduğum için hükümeti istemedi, ayırdı bizi, muhteşem bir adamdı...”

Böyle dobra, müdanasız, cesur bir kadın. “O gece defterim Atatürk’te kaldı” gibi bir cümle kurabilecek kadar acayip bir hayatı var. Kıskanç kocanın kafasına çekinmeden vazo geçiriyor, Atatürk’le dans etti diye arıza çıkarınca boşuyor, İstanbul’a film gibi tahta bavulu kapıp tek başına geliyor, kekeme Hikmet’ten diva Müzeyyen yaratıyor...


Güzel ses anneden...


Babası Cerrah Mehmet lakaplı kıraathane işletmecisi, annesi güzel Kuran okuması ve bülbül sesiyle ünlü köylü kızı Zehra. 1909’da evleniyorlar. Ertesi yıl Senar’ın ablası İsmet, 1915’te de abisi Hilmi dünyaya geliyor. Aile İsmet ve Hilmi’yi, Zehra Hanım’ın İstanbul’da oturan ve çocuğu olmayan kız kardeşine veriyor. Fakat iki çocuğu yolladıktan hemen sonra yeniden hamile kalıyor.

16 Temmuz 1918’de Bursa’nın Pınarbaşı Köyü’ndeki evin oturma odasında Senar dünyaya geliyor. İsmini Hikmet koyuyorlar. Nüfus cüzdanı çıkarması için şehre gönderdikleri enişte, ‘Yapamadım’ diye dönüyor, “Bu çocuğun adının Hikmet olmasına gönlüm el vermedi, yakıştıramadım, Müzeyyen yazdırdım.”

Müzeyyen altı yaşındayken mevlitlerde annesine eşlik etmeye başlayınca millet hayrete düşüyor. Herkes ‘güzel sesli küçük kız’dan bahsedip sonuna ‘maşallah’ eklemeyi unutunca nazar değiyor, Müzeyyen bir sabah kekeme olarak uyanıyor. Ama şarkı söylemede sorun yok, o günleri “Tuzluğu bile nağmeli isterdim” deyip gülerek anıyor.

1920’lerin başında Yunan işgali yıllarında Cerrah Mehmet, Yunan askerlerin ‘cinsel hastalıklarını’ tedavi ederek çok para kazanıyor. Sonra kandili her gece başka yerde söndürmeye başlıyor. Müzeyyen dokuz yaşındayken annesi evi terk ediyor.

Üç yıl sonra Müzeyyen, babasından aşırdığı iki lirayla evden kaçıp İstanbul’a gidiyor, adresini bile bilmediği annesini buluyor. Okula başlıyor. Müzik hocası sayesinde Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne kaydoluyor. 1932’de Radyo Evi’nde işe başlıyor. Sonra gelsin ‘ekstralar’... Belvü Gazinosu’nda sahne alıyor. Sahneye çıkmak için getirdiği ‘solo’ şartı ile Senar, Türk gazino tarihinde solistlik müessesesini başlatan ilk sanatçı oluyor.

Üç kere evleniyor. İlki 1935’te, hayatı boyunca taşıyacağı soyadının sahibi Ali Senar. 1943’te Ercüment Işıl, 1953’te Suudi Arabistan sefiri Tevfik Hamza Bey. Ama “Ben kimseyi sevmedim, hep adamlar bana âşık oldu” diyor.


Paris’te konser


İlk yurtdışı konseri Paris’te. Memlekette sahneye çıkmadığı gazino yok. En çok ‘Haydar Haydar’, ‘Ormancı’, ‘Feraye’, ‘Benzemez Kimse Sana’yı söylüyor, sahnede rakı bardağını çevirmesiyle, çok iyi rakı içmesiyle ve elmayı çat diye ortadan bölmesiyle hatırlanıyor.

2004’teki 70. yıl konserinde Tarkan, Ajda Pekkan, Nilüfer gibi birçok sanatçıyla sahneye çıkıyor. Doktoru bir daha da sahneye çıkmasını yasaklıyor. Senar’ın son zamanları artık hep ‘çok hasta’ ya da ‘Sibel Can’la küs mü?’ gibi cümlelerle anılıyor. Bir de Bülent Ersoy’a kaptırdığı pırlanta küpelerle...

Ersoy, Senar’a bir çift küpe hediye ediyor. Kulağındakileri elleriyle çıkarıp kendi getirdiğini takıyor. Sonra anlaşılıyor ki hediye küpe imitasyon, Senar’ın kulağından çıkarıp çantasına attığı çift gerçek pırlanta. Senar küpelerini istiyor, Ersoy ‘Ne münasebet’ diyor.

Senar, beş binden fazla plak doldurdu, 2008’de Devlet Sanatçısı unvanı ve ‘Cumhuriyet’in divası’ lakabını aldı, Feraye ve Ömer adlı iki çocuğu var, Bodrum’da yaşıyor, sesini artık kaybettiği, sol tarafının felçli olduğu söyleniyor.

Biz onu dudağının üstündeki beniyle, çiçekli elbisesi, elindeki rakısı, elmasıyla, dilinde de bir ‘Kırmızı Gülün Ali Var’, bir ‘Huysuz ve Tatlı Kadın’la anıyor, seviyoruz. Tişörtü olsa giyeriz.


‘Diva’ya doğum günü mesajları 


Fatİh Erkoç: Yaşayan en önemli efsane olan Müzeyyen Senar’ın 93. yaş gününü kutluyorum. Onunla düet yapma şansı yakalamış bir müzisyen olarak kendimi çok şanslı hissediyorum. Efsaneye sağlık ve sıhhat diliyorum.

Levent Yüksel: Müzeyyen Senar’ın doğum gününü içtenlikle kutluyorum, daha nice nice yaşlar diliyorum.

Nükhet Duru: O, Türkiye’nin ilk ve gerçek divasıdır, ilk yorumcusudur. Bu konuya önem veren her şarkıcı onun ifade şeklini örnek almıştır ve almalıdır. Onu hem insan olarak, hem sanatçı olarak çok seviyorum.

Kubat: 93. yaş gününün Müzeyyen Abla’ya daha sağlıklı ve neşeli günler getirmesi en büyük dileğim. Kendisinin doğum gününü kutluyor, sağlık ve mutluluk diliyorum. Allah onu başımızdan eksik etmesin, Türkiye ve Türk müziği için çok önemli birisi, o bir duayen.

Müjdat Gezen: Müzeyyen Abla çok yakın aile dostumuzdur, hem ben onunla birlikte çalıştım, hem babam kendisiyle 40 sene birlikte çalıştı. Allah kendisine sağlıklı ömür versin. Ellerinden öpüyorum.

Sezen Aksu: Bitmeyen bir hayranlık ile koşulsuz ana-evlat sevgisi arasında bir yerde durur Müzeyyen Senar’a sevgim. Onu bir kez tanıdıktan, dinledikten sonra hiçbir şey aynı kalmaz. Bir asra yaklaşan efsanesiyle, herkesin ruhuna mutlaka bir ucundan dokunmuşluğu vardır; birçoğumuzun ruhunu delip geçmiştir hatta. Hepimizin ona borcu var bu yüzden. Bir mucize olsa da Allah onu başımızdan hiç eksik etmese…

Naim Dİlmener: Hepimizin hayatına, sesiyle ve şarkılarıyla anlam katmış bir divadır. Sağlık ve huzur içinde yaşamasını dilerim. Ömrüne bereket.

Ajda Pekkan: Sesi, sanatı ve en önemlisi sanat dünyasındaki duruşuyla bize her zaman örnek olan sayın Müzeyyen Senar’ın doğum gününü kutluyorum. Onunla aynı çağda yaşamış olmak, bizler için büyük onur. Onun sesini dinleyebilmiş olmak büyük mutluluk… Allah sağlık, sıhhat, afiyet versin. Ağzının tadını hiç bozmasın.