Yaşam

'İstiklal Marşı travması yaşayan kızcağız büyüdüğünde seri katil olur'

Roni Margulies: İngilizce bilmeyen çocuklara İngilizce ders verince İngilizce eğitim olmuyor ki!

20 Haziran 2012 19:34

Roni Margulies
(Taraf, 20 Haziran 2012)

 

İngilizce 'eğitim' nasıl denir

 

Kendim eğitim görürken bile eğitim konusu pek ilgimi çekmemişti.

Bu sayede, resmî eğitimden mümkün olan en az zararı görerek çıktığımı sanıyorum, ama hiç zarar görmemek imkânsız tabii.

Beni eğitimli zannedip zaman zaman soranlara hep söylerim, üniversitede ne okuduğun önemli değil, ister iş idaresi gibi anlamsız bir şey olsun, ister nükleer fizik gibi fazla anlamlı bir şey. Önemli olan şu: Ömründe bir daha bu kadar çok boş zaman bulabileceğin, tek işinin okumak, spor yapmak, karşı cinsle ilgilenmek, kafayı çekmek ve dünyayı anlamaya çalışmak olduğu bir dönem olmayacak. Bu dört yılı bu açılardan değerlendir, sonra pişman olursun.

Eğitimle ilgili görüşlerim aşağı yukarı bunlardan ibaret.

Ama bu hafta, tamamen tesadüf, konuyu bilinç düzeyime çıkaran bir iki olay oldu.

Yakın bir arkadaşımla yemek yiyoruz, laf lafı açıyor, anaokulundaki kızına İstiklal Marşı’nın ezberlettirildiğini söyledi. Kadehim elimden düşüyordu, zor tuttum. İnanmadım tabii. “İnanmazsan youtube’a ‘anaokulu’ ve ‘İstiklal Marşı’ yaz, görürsün” dedi.

Gördüm.

Vallahi gördüm.

Önce altı yaşında bir çocuğu izledim. Videonun altında şöyle yazıyor: “Çocuk daha 6 yaşında olmasına rağmen ne kadar da hissederek okuyor... 23 Nisan etkinliklerinde açılış olarak başladığı program...”

Daha da altında izleyicilerin yorumları var:

“Bu vatanın böyle evlatları oldukça Allah’ın izni ile hiçbir şey olmaz bu vatana. Dinlerken tüylerim diken diken oldu. Tebrik ediyorum.”

“Süper çocuk. Ama öğretmenlerini kınıyorum.. Ezan okunurken neden beklemediler?”

Sonra beş yaşında bir çocuk.

Şöyle yazıyor altında:

“İstiklal Marşı 5 yaşında bir kız çocuğu tarafından bu kadar güzel söylenir.
Sivas Halide Edip Adıvar Anaokulu 5 yaşında Civcivler Sınıf öğrencisi XXX YYY, İstiklal Marşı’nın on kıtasını içten okuyarak okulumuzun taktirini kazanmıştır.”

Benim bulabildiğim rekor, üç yaşında bir çocuk.

Bu küçücük kızcağız tıka basa dolu kocaman bir salonda, dev bir Türk bayrağının altında sahneye çıkıp okuyor İstiklal Marşı’nı.

Bu kadar erken yaşta yaşanan böylesi bir travmadan sonra, bu kızcağız büyüdüğünde ya ilk Türk astronotu gibi önemli bir şey olur ya da seri katil. Sıradan bir kadın olma ihtimali yok.

İzleyici yorumları şöyle:

“Maşallah.. Allah nazarlardan saklasın”.

“Seni Yaradana Kurban oliiiim”.

“Maşallah Supanallaaah”.

Nerede okumuş, tahmin etmek ister misiniz?

Vaktiniz doldu.

Türkçe Olimpiyatları’nda! Dört yıl önce.

Anladığım kadarıyla, Cemaat artık kendisine “Cemaat” değil, “Hizmet” diyormuş. Herhâlde Türklüğe, Türk devletine ve Türk yayılmacılığına hizmet etmek anlamında kullanılıyor.

Allah bu kıza kelimelerini bile anlamadığı bir Marş ezberleten kişilere akıl fikir versin. (Aslında akıl fikir vermekten öte şeyler yapacağını umuyorum, somut önerilerim de var, ama O ne yapacağını bilir herhalde). Allah hepimizi insan olmaktan önce Türk olmayı, millî olmayı önemseyen Müslümanlardan korusun.

Eğitim hakkında düşünmeme yol açan ikinci olay da şöyle oldu. Bir arkadaşım İngilizce eğitim veren bir üniversitede hoca. Dönem sonu ya, çantasında öğrencilerin sınav kâğıtları var, çıkardı, okumaya başladı. Aldım, kâğıtlardan birine baktım. Cevaplar İngilizce, ben İngilizce bilirim. Okuduklarımda hiçbir şey anlamadım!

Çünkü cevap aslında İngilizce değil, cevabı yazan çocuk belli ki hiç İngilizce bilmiyor.

Niye? Çünkü bütün İngilizce tedrisatlı üniversiteler gibi arkadaşımın üniversitesi de çocuklara bir yıl İngilizce hazırlık okutuyor. Sonra normal derslere başlıyorlar.

Sekiz ayda İngilizce öğrenilir mi? Öğrenilir. “Hello, my name is Nurullah” diyecek ve bakkaldan iki paket sigara alacak kadar öğrenilir. Fazlası bile öğrenilir belki.

Ama fenomenoloji veya arz talep dengesi veya kuantum teorisi hakkında ders dinleyip soru cevaplayacak kadar öğrenme ihtimali yoktur.

Eğitimin İngilizce olmasına hiç itirazım yok. Günümüz dünyasında makul buluyorum.

Ama İngilizce bilmeyen çocuklara İngilizce ders verince “İngilizce eğitim” olmuyor ki! Hiçbir anlamda eğitim olmuyor.

Türk maarif gelenekleri uyarınca, küçük çocuklara anlamadıkları şeyler ezberletiyoruz, büyük çocuklara anlamadıkları bir dilde ders veriyoruz.

Tümüyle yanılıyor olduğumu umar, hoca ve öğrencilere başarılar dilerim.