İstanbul AKM bakıma alınırken Devlet Opera ve Balesi temsillerini AKM’ye göre hayli küçük olan Süreyya Operası’nda veriyor.
Serhan Bali'nin Radikal'deki yazısına göre; 2008 yılı herhalde son aylarında patlayan ekonomik krizle birlikte anılacak gelecekte ama geçen yılın özellikle son altı ayı, Türkiye’nin çoksesli müzik ortamında olumlu gelişmelere de sahne oldu. Ankara ve İzmir’in birbiri ardına açılan salonları, bu iki şehrimizin konser izleyicisine rahat bir soluk aldırdı. Ne diyelim, darısı İstanbulluların başına... İstanbul’daki AKM’nin, yapılan onca tartışmanın ardından, yıl sonunda kamuoyuyla paylaşılan tadilat planları doğrusu pek çok kişinin yüreğini ferahlattı. AKM’ye bu yıl kazma darbelerinin vurulduğunu görmek ve 2010 yılında İstanbul Müzik Festivali kapsamında dünyanın en prestijli filarmoni orkestralarından birini, ana salonunda dinlemek için sabırsızlanıyoruz. Orkestranın adını, vakit daha erken olduğu için söylememiz doğru olmaz ama haydi şimdilik, yeni yıl konserleriyle ünlü bir şehrin orkestrası olduğu ipucunu verelim.
Gencer’in kaybı üzdü
Klasik müzik dünyasında 2008’in en önemli olayı, hiç kuşku yok, soprano Leyla Gencer’in 10 Mayıs’taki vefatıydı... Sadece Türk operası için değil hatta ondan da önce, dünya operası için çok büyük bir kayıptı Gencer. Ve emin olun, yaşarken değerini iyi bilemediğimiz Leyla Gencer’in ne kadar büyük bir opera yorumcusu olduğunu ancak öldükten sonra zamanla daha iyi anlayacağız ve (son birkaç yılı hariç) yaşarken ondan esirgediğimiz ilgi ve yakınlığı yokluğunda göstermek için ne gerekiyorsa yapacağız gibime geliyor. Gencer yaşarken yapması ve ona da dinletmesi gereken radyo programını ancak ölümünden sonra hazırlamak aklına gelen bu satırların yazarı da bu özeleştiriden öncelikli olarak nasibini alıyor elbette. Gencer’i kamuoyuna sanatıyla, geride bıraktığı yüzlerce kaydıyla tanıtabilmeyi, hiç olmazsa külleri serpildikten sonra yapabilmeliyiz... Borusan Sanat’ın sanatçımızın sahne kayıtlarını kütüphanesinde bir araya getiren arşiv çalışması, Gencer adına geçtiğimiz yıl yapılmış en önemli işti belki de, vefatının ardından yapılan ve ilk kez bir Türk şancının birinci geldiği şan yarışmasını saymazsak. Bu yıla da, A.K.Müzik’in Gencerimizin Myto etiketli kayıtlarından ilk üç derlemeyi bahara doğru piyasaya vermesi damgasını vuracak gibi gözüküyor.
Göçebe orkestra
AKM’nin tadilat amacıyla geçici olarak kapatılmasından en çok zarar görecek iki kurum İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) ile İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) olacaktı, beklenen gerçekleşti... İDSO, çaresiz, göçebe orkestra kimliğine bürünüp, nerede boş yer varsa, oraya sığınıp konser verir oldu. Kurum ilk aylarda alternatif mekânlar konusunda hayli sıkıntı çekerken birkaç gazete haberi sayesinde önceden kapanmış kimi kapılar kendisine açılıverdi. İDOB’un işi daha zordu tabii, ne de olsa tüm teçhizatıyla bir opera kurumundan bahsediyoruz. Ama neyse ki, onun da imdadına Kadıköy Belediyesi yetişti. Bu ilçemizin gözbebeği Süreyya Operası, Avrupa’daki o şatafatlı opera salonlarının biblolaştırılmış halini andıran içyapısıyla, sahnedeki eser için doğal bir dekor görevi görüyor. İDOB 2010’a kadar, ‘Aida’ gibi büyük sahne gerektiren opera prodüksiyonlarını mecburen ertelemek zorunda kalacak.