Gündem

'İstanbul'da taş atanlar terör suçlusu sayılmıyor'

Şırnak, Cizre'de 15 Şubat 2008 tarihinde yaşanan olayların çocuk mağdurları konuştu.

14 Ekim 2009 03:00

Şırnak, Cizre'de Öcalan'ın yakalanmasının yıldönümü dolayısıyla şehirde protesto gösterileri gerçekleşti.15 Şubat 2008 tarihinde gerçekleştirilen gösterilerde polislere taş attıkları gerekçesiyle gözaaltına alınan çocukların aileleri konuştu. 'Taş atan çocuklar ilk kez konuşuyor' isimli yazı dizisinin Akşam gazetesinde bugün (14.10.2009) yayımlanan bölümü:

Büronun kapısını çalıyoruz. Kapıyı Serhat Bey açıyor. Bizi gözaltında kalan iki çocukla tanıştırıyor. Sohbet etmemiz için yalnız bırakıyor. Çocukların hikayelerini dinledikten sonra artık sıra sorunun nedenleri ve çözüm önerilerini dinlemeye geliyor.

Yine terör suçlusu olacak

Eren öncelikle Cemil Çiçek'in bahsettiği değişiklikten giriyor konuya. Pek de umutlu değil.  'Çiçek ceza yerine tedbirler dedi, iyi güzel de bu ne demek? Muğlak ifadeler bunlar!' diye eleştiriyor hükümet sözcüsünün sözlerini ve ekliyor: ' Çocuk mahkemelerinde yargılansalar bile hala siyasi suçlu kapsamında bu çocuklar. Yine terör suçlusu muamelesi görecekler. Bunda bir değişiklik yok. Bu nedenle cezalarda azalma olmayacaktır. Yapılan değişiklikle sağlanan tek fark psikolojik. Çocuklara daha uygun bir hakimin karşısına çıkacaklar, hepsi bu.'

'Siz ne öneriyorsunuz?' diye soruyorum. Yanıtı net: 'Biz 220. maddenin değişmesini istiyoruz. Bu madde, örgüt üyesi olmamakla beraber o örgütün amacını gerçekleştirmek için faaliyet göstermeyi kapsıyor. Oysa bu çocuklar adi suçtan yargılanmalı..'

Eren'in anlattığına göre 220. madde 2005 yılında yapılan değişikliklerle çocuklar için çok dezavantajlı hale geldi. Eskiden örgüte yardım, yataklık suçları vardı. 2005'ten sonra hepsine örgüt üyesi dendi.

Evet, mahkemelerde siyasi suçlu olarak ağır cezalar aldıklarını görüyoruz bu çocukların. Tam bunu düşünürken Eren giriyor araya: 'Mesela, İstanbul'da, Ankara'da bu tarz gösterilerde etrafa zarar veren çocuklara ne yapılıyor, biliyor musunuz? Onlar adi suçlu muamelesi görüyorlar. Oysa eylem aynı. Neden taşı burada atınca terör kapsamında yargılanıyorlar? Bu ne anlama geliyor?'

Soru düşündürücü. Hakikaten Taksim'de, Çağlayan'da gösterilere karışan çocuklar aynı kapsama girmiyorlar. Neden?

'Cezaevine devlete karşı suç işlediği psikolojisi ile giren çocuklar birbirlerini etkiliyorlar' diyor Avukat Serhat Eren. 'Bu yaklaşım işe yaramıyor. Bakın, cezalar arttığı halde içerideki çocuk sayısı da artıyor. Oysa bu çocuklar cezaevi yerine bir eğitim kurumuna gönderilse? Devlet bu çocuklara eğitim verse, fena mı olur?'

Güzel olur tabii. Ofisten çıkarken kafamızı kurcalayan, cevap bulamadığımız bir soru var aklımızda: ' O çocuklar neden sokakta?'

Taş attıkları gerekçesi ile terör suçlusu muamelesi gören çocuklarla ilgili sorun nasıl çözülecek? Henüz bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz ki Güneydoğu'da bu sorunla ilgili uzun zamandır kafa yoran ve çocukları kurtarmak için mücadele eden isimler var. Bunların başında Diyarbakır Baro Başkanı Yardımcısı Avukat Serhat Eren ve çocuğunun hikayesini dün yayınladığımız, Çocuklar için Adalet Girişimi'nin Başkanı Kadir Akkaya geliyor. Çocuklar ve ailelere kulak verdikten sonra, kendilerini konuyu çözmeye adamış bu isimleri de dinledik.

Kızlar pek sokağa çıkmaz

Avukat Serhat Eren çocukları kurtarmak için mücadele veren isimlerden biri. Yapılan değişikliğe rağmen çocukların halen siyasi suçlu kapsamında yargılandığını söyleyen Eren, yapılması gerekenin adi suçtan yargılanmaları olduğunu savunuyor 'Hepsi' demişken bu çocukların arasında kızlar da var mı?' diye soruyorum, 'Var ama tek tük. Buralarda kızlar pek sokağa çıkmaz, o yüzden' diyor Serhat Eren. Ve ekliyor: 'Biliyor musunuz? Taş atma bir refleks. Bu çocuklar ailelerden devlete karşı refleks göstermeyi öğrenmişler. Yoksa örgütün bu çocukları toplayıp, organize ettiği yok. Çocuklar kendi kendilerine gösterilerde en öne geçiveriyorlar. Üstelik bu refleksi ailelerinden öğrendikleri halde aileler çocukların gidip taş atmasından korkuyor. Neden korkmasın? Taş atma gerekçesiyle toplanan çocukların akıbetini görüyoruz.'

Dört koldan çalışıyorlar

Bunu bilmiyoruz ama çocuğu sokakta olduğu için tutuklanan H.'nin babasının o çocukları sokaklardan ve cezaevlerinden kurtarmak için çırpındığını biliyoruz. Kadir Akkaya, Çocuklar İçin Adalet Girişimi'nin Başkanı. Bu girişimin bünyesinde İnsan Hakları Derneği, barolar, İnsan Hakları Ortak Projesi, Çağdaş Hukukçular Derneği gibi kurumlar var.  Girişimin yanı sıra yazarlar, çizerler,  akademisyenler, tiyatroculardan oluşan Adalet Çağrıcıları da çocukları kurtarmayı hedefleyen bir diğer oluşum. 2008 Ekim'inde başlayan çalışmalar halen devam ediyor. Ama henüz bir sonuç yok.

DTP'nin de adım atması gerekiyor

Evet özellikle DTP'nin sesini pek kimse duymuyor ama duymamakta partinin yer yer oynadığı provokatif rolün de etkisi var. Gösterilerin çoğu DTP mitingleri ya da basın açıklamaları sırasında çıkıyor. Parti bunu önlemeye çalışmadığı gibi, zaman zaman da kaostan beslendiği izlenimi yaratıyor. Bu nedenle buradan DTP yetkililerine sesleniyoruz: Çocuklarınızın zarar görmesini önlemek için siz ne yapıyorsunuz? Onlar terör suçundan yargılanmasın diye provokasyonları önleme girişimleriniz var mı? Yoksa sesinizi duyurmak isterken kendi çocuklarınızın zarar görmesine göz mü yumuyorsunuz? Bölgedeki gergin eylemlerin son bulması resmi değiştirmek için olumlu bir adım olmaz mı? Bu sorularla yazı dizimizi bitiriyoruz. Çocuklar, aileler ve girişimcileri dinledik. Gördüğümüz kadarıyla  sorunu çözümü için çok yönlü bir mutabakat  şart. Ama henüz böyle bir mutabakat ufukta görünmüyor maalesef.