İstanbul’da 2013 yılındaki 1 Mayıs gösterileri sırasında polisin attığı biber gazıyla ağır şekilde yaralanan ve o dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tarafından, elindeki sirke şişesi molotof kokteyli sanılarak ‘marjinal’ ilan edilen Dilan Alp’in açtığı tazminat davasında, tartışılacak nitelikte bir savunma yapıldı.
İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, savcılıkca Dilan Alp için takipsizlik, arkadaşları hakkında ise beraat kararı verildiği halde İstanbul Valiliği adına gönderilen savunmada genç kız bir kez daha ‘terörist’ ilan edildi. Savunmada, Alp’in yasal olarak çıkan ‘Söz Dergisi’nin üyesi olduğu ve yaralandıktan sonra örgütlerce sahiplenildiği öne sürüldü. Alp ve arkadaşlarının “Barışçıl bir amaç için gelmedikleri, aynı tip kıyafet giyerek ve yüzlerini tanınmayacak şekilde kapatmak suretiyle emniyet güçlerine taş, sapan, bilye, molotofkokteyli ve fişek attıkları” ileri sürüldü. Savunmada, Alp ve arkadaşları için, “Polis güçlerinin saldırısına uğramamışlar, tam aksine polis güçlerine saldırmışlardır” denildi. Ayrıca, Alp’in polisin biber gazıyla vurulduğuna ilişkin görüntüler olduğu halde “marjinal grup üyeleri ya da başka bir tarafından atılan cisimle yaralandığı” ileri sürüldü.
17 yaşındaki Alp, 2013 yılındaki 1 Mayıs kutlamaları sırasında Tarlabaşı’nda polisin attığı biber gazıyla başından vurularak ağır şekilde yaralanmış, buna rağmen Alp ve arkadaşları hakkında işlem yapılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Alp hakkında verdiği takipsizlik kararında, genç kızın elindeki eşyanın molotof kokteyli değil sirke olduğunu, bunu gaz bombasının etkisinden kurtulmak için bulundurduğu, bez parçasını da yüzünü kapatmak için değil, gazın etkisinden kurtulmak için taşıdığını vurgulamıştı. Kararda, gençlerin taş, molotof, sair eşya attıklarına kanıt bulunmadığı, katıldıkları toplantının da yasal olduğu, polisin uyarısına uymadıklarını gösteren delil olmadığı kaydedilmişti. Alp’in bulunduğu evde gözaltına alınan sekiz arkadaşı da İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat etmişti.
'Polisin vurduğu belli değil’
Alp’in avukatı Gülizar Tuncer, karar sonrası İstanbul Valiliği aleyhine İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde tazminat davası açtı. Valilik avukatı Ahmet Özten’in 7 Kasım’da gönderdiği savunmada, Alp’i ‘terörist’ ilan etti. “Alp’ın Halkların Demokratik Kongresi bileşenlerinden ‘ Türkiye Gerçeği’ üyesi olduğu, ‘Söz Dergisi’ (Türkiye Devrim Partisi) ile hareket ettiği, yaralanması sonucunda örgütler tarafından sahiplenildiği ve yakın zamanda örgüt içerisinde faaliyet gösterdiği” ileri sürüldü. Alp ve arkadaşları hakkında, “olayın olduğu yere barışçıl amaç için gelmedikleri, aynı tip kıyafet giyerek, yüzlerini tanınmayacak şekilde kapatmak suretiyle emniyet güçlerine taş, sapan, bilye, molotofkokteyli ve fişek attıkları görülmektedir” iddiası dile getirildi. Alp’in yere düştüğü anda bir arkadaşının kendisine ismiyle seslendiği belirtilerek, “Buradan polise taş, bilye atan grubun üyelerini tanıdığı, onlar tarafından tanındığı ve eylemci grupla hareket ettiği sonucuna varılmaktadır. Haliyle polis güçlerinin saldırısına uğramamışlar, tam aksine polis güçlerine saldırmışlardır” denildi. Görüntülerde, Alp’in biber gazı fişeğiyle vurulduğu belli olduğu halde savunmada, “Alp emniyet güçlerine her türlü araç gereçle saldıran örgüt üyelerinin bulunduğu binaya girince, binada bulunan marjinal grup üyelerinin mi, yoksa başka biri tarafından mı atıldığı belli olmayan bir cisimle yaralanmıştır” ifadesi kullanıldı.
Vali, ‘kızımız’ diyerek ‘içselleştirmiş’
Savunmada savcılığın genç kız hakkındaki takipsizlik kararı eleştirilerek, Alp’in elindeki cismin molotofkokteyli değil, sirke de olsa bunun suça delil oluşturduğu iddia edilerek, “Başsavcılık Alp’in kanunsuz bir gösteriye katılacağını bilmesi nedeniyle yanına sirke şişesi aldığı hususunu değerlendirmemiştir. Bu kararın doğruluğu konusunda ciddi şüpheler vardır” denildi. Vali Mutlu tarafından dile getirilen “marjinal” ifadesinin “sayıca taraftarları fazla olmayan az sayıda eylemci kişi” anlamında kullanıldığı, “tehlikeli ve anormal anlamına gelecek şekilde kullanılmadığı” kaydedildi. Vali Mutlu’nun 1 Mayıs 2013’teki açıklamasında hem İstanbul halkından, hem de Alp’in ailesinden özür dilediği belirtilerek, “Hatta Vali, Alp için ‘Dilan kızımız’ ifadesini de kullanarak kişiye yönelik dışlamayan, aksine içselleştiren beyanda bulunmuştur” denildi. Bu açıklamanın ‘giderim biçimi’ olarak kabul edilip tazminat talebinin reddini istedi.