Yaşam

'İstanbul depreme hazır değil, 1999'dan daha kötü durumda'

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki depremin 15. yılında İstanbul’un durumunu değerlendirdi

16 Ağustos 2014 14:22

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe, 17 Ağustos depreminin yıl dönümü yaklaşırken, beklenen büyük İstanbul depremi öncesi uyardı. Gökçe, “Deprem bahane edilerek yeni bir rant düzeni yaratıldı. 2000 yılından sonra kentsel dönüşüm yeni zenginler yaratmanın yolu olarak görüldü. Geldiğimiz noktada İstanbul 1999 yılından daha iyi daha iç açıcı durumda değil” dedi.

Cumhuriyet'te yer alan habere göre, 17 Ağustos büyük Marmara depreminin üzerinden 15 yıl geçti. Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde saat 03.02’de meydana gelen depremde resmi rakamlara göre 18 bin 373 kişi öldü ve 48 bin 901 kişi yaralandı. Yüz binlerce insanın evsiz kaldığı depremin acıları aradan geçen zamanda unutuldu. Her depremde yaşanan acı ve korku tazelenirken aradan geçen sürede yeterli önlemler alınmadı.

Yalova’da depremde 400 kişinin öldüğü ve ardından Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından imara kapatılan Hacımehmet Ovası, 5 yıl sonra 2004 yılında sadece alçak katlı kamu binalarının yapılmasına izin verilerek yeniden imara açıldı. TOKİ 2006 yılında kendi imar planını yaparak ovaya dört katlı konutlar inşa etmeye başladı. 2010 yılında imar planlarında yapılan değişiklikle yapılaşmaya acılan Hacımehmet Ovası, artık çok katlı binaların yükseldiği büyük bir şantiyeye döndü. Depremde en fazla yıkımın gerçekleştiği ve yaklaşık 500 kişinin yaşamını yitirdiği Malazgirt Caddesi’ne ilk yıllarda kat sınırlaması getirilirken, depremde yerle bir olan konutların yerinde son 2 yılda çok katlı binalar yükselmeye başladı. Gazipaşa Caddesi Sema Sokak’ta 10 kişiye mezar olan, onlarca kişinin yaralandığı binanın arazisine son birkaç yılda özel bir hastane yapıldı. Depremde enkaz haline gelen Rüstempaşa Mahallesi Çeşme Sokak’taki blokların bulunduğu alan bir süre otopark olarak kullanılırken buraya da dershane ve alışveriş merkezi yapıldı.

Yalova Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Recep Hayri Eren ise Yalova’nın depremlerden çok fazla etkilenmesinin en önemli nedeninin zemindeki sıvılaşma olduğuna dikkat çekti. Mevcut haliyle kentte yapılaşmaya uygun hiçbir alan bulunmadığına dikkat çeken Eren, “Yalova’da alüvyon dediğimiz gevşek zemin var. Atmosferik etkilerden dolayı yerleşime uygun alan bulunmuyor. Yalova’da bina yapılmadan önce kesinlikle iyileştirmelerin yapılması gerekiyor” dedi.

 

Bu yapılar depremi kaldırmaz

 

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki depremin 15. yılında İstanbul’un durumunu değerlendirdi. Şube Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul’daki binaların deprem güvenliğinin olmadığını vurguladı.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, düzenlediği değerlendirme toplantısında 17 Ağustos depreminin İstanbul’a 110 km. uzaklıkta meydana gelmesine karşın 30 bin binaya hasar verdiğini, 32’si Avcılar’da 50 binanın yıkıldığını belirtti. “Oysa 17 Ağustos İstanbul depremi değildi” diyen Gökçe, beklenen İstanbul merkezli depremde kentin daha büyük hasar göreceğini kaydetti. Gökçe, Türkiye’de binaların deprem olmadan bile yıkıldığını ifade ederek “Bu yapıların deprem yükünü kaldırma şansı yok. Maalesef arazi rantı ile ülkenin siyasi finanse ediliyor. Bu yüzden yık-yap anlayışı hâkim” dedi.

2007 Deprem Yönetmeliği’nin önemli bir kısmının binaların güçlendirilmesi ile ilgili olduğunu aktaran Gökçe, “Yönetmelik güçlendirmenin önemine işaret ediyor ama bugün müteahhit bakışıyla sadece yıkım yapılıyor. Burada mimar ve mühendis bakışı yok. Müteahhit bakışı ise sürdürülemez. Yık-yap anlayışı İstanbul’u ve kaynaklarını tüketiyor. Güçlendirme ve onarımda sınıfta kaldık” diye konuştu.

Çadıra yer yok Cemal Gökçe, depremden hemen sonra 1999-2002 yılları arasında İstanbul Valiliği tarafından 310’u kesinleşmiş toplam 470 adet toplanma ve çadır yeri belirlendiğini anımsatarak bugün bu alanların dörtte üçünün yapılaştığına dikkat çekti. Kentsel dönüşüm yasasını da eleştiren Gökçe, “Deprem bahane edilerek yeni bir rant düzeni yaratıldı. 2000 yılından sonra kentsel dönüşüm yeni zenginler yaratmanın yolu olarak görüldü. Geldiğimiz noktada İstanbul 1999 yılından daha iyi daha iç açıcı durumda değil” dedi.