T24 - Türk Kızılayı Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Akkuyu'ya kurulması planlanan nükleer santral konusundaki tartışmalara ilişkin, ''Akkuyu, deprem açısından Türkiye'nin en sakin bölgelerinden biri'' dedi.
OYAK Renault'un Bursa'daki fabrikasında düzenlenen kan verme kampanyasına katılan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, burada yaptığı konuşmada, 70 yaşına geldiğini, ancak 65 yaşından sonra kan verilmediğini belirterek, tüm vatandaşların 65 yaşına gelmeden kan vermelerini istedi.
Prof. Dr Işıkara, deprem hareketliliği açısından, Bursa'nın, Kuzey Anadolu fay zonunun güney kolu denilen, Geyve, Mekece, İznik, Gemlik Körfezi'nden Marmara'ya dalan güney kolu içinde bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bu güney kol, 1753 yıllarından bu yana sessiz. Bu, çok iyi bir sessizlik değil. Bunun yanı sıra bir de aynı İzmit Körfezi'nde olduğu gibi Gemlik Körfezi'nde de küçük küçük depremlerin kümelendiği bir yer var. Bu kümelendiği yer, bir büyük depremin yeri olabiliyor. Dolayısıyla tabi bu koldan, yani bu güney kolundan en çok Bursa etkilenecek. Tabi tüm Marmara bu depremi hissedecek, aynı 17 Ağustos'taki gibi. Dolayısıyla bizim mutlak ve mutlak surette depreme hazır olmamız lazım.
Hepimizin depremden korunma konusunda bilgili ve bilinçli olmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Gördük ki Japonya'yı deprem vurmadı. Deprem hiçbir zarar vermedi, 9 büyüklüğünde olsa dahi, zarar veren tsunamiydi. Dolayısıyla buradan bizim çıkaracağımız, Türkiye'de 9 büyüklüğünde deprem olmaz, dolayısıyla depremden korunmanın ne kadar mümkün olduğu ortaya çıktı, yaşayarak gözleyerek.''
İbrahim Aybar'dan, OYAK Renault fabrikasının depreme hazır olduğunu memnuniyetle öğrendiğini dile getiren Işıkara, bunun çok önemli olduğunu, diğer sanayi kuruluşlarının da hazır hale gelmesi gerektiğini vurguladı.
''Deprem mazeret değil"
Işıkara, Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer santral ile ilgili tartışmalara da değinerek, şunları kaydetti:
''Akkuyu, deprem açısından Türkiye'nin en sakin bölgelerinden biri. Nereden biliyorum? Çünkü, tarihlerinde yanılabilirim, ama 1976'dan 1990-1991'li yıllara kadar orada ODTÜ ve İTÜ, yoğun bir deprem izleme ağı kurup, o yörenin depremselliğini izlediler. Ne amaçla? Çünkü, fikir düzeyindeydi 1970'li yıllarda ve deprem açısından en sakin bölge olarak düşünüldüğü için bu bölge hakikaten deprem açısından sakin mi? Bir gerçek ortaya çıktı. Dolayısıyla şöyle söyleyeyim; ben Türkiye'de yaşayan bir vatandaş olarak şunu savunabilirim, çünkü mazeret olarak deprem ortaya konuluyor. Deprem mazeret değil. Çünkü deprem açısından en sakin bölge. Bu ülkenin enerjiye ihtiyacı var, dolayısıyla bu enerji çok önemli. Bir de teknoloji de hızla gelişiyor. Dolayısıyla bu yeni gelişen teknolojiyi hepimizin dikkate alması gerektiğinin lazım geldiğini düşünüyorum.
Tsunamiden bahsediyorlar. En son verdikleri tarih 365 yılı. Yani bin 800 yıl tsunami olmamış, 'tsunami de bir tehlike' diyorlar. Şimdi benim söylediğim, tsunami kapalı denizlerde olmaz okyanuslarda olur. Dolayısıyla olsa olsa 2-3 metre büyüklüğünde bir deniz dalgası olabilir. Dolayısıyla Japonya olmaz.''